Günaydın efendim. İyi bir hafta diliyorum.
Tabii, Suriye ile başlayacağız. Hakan Fidan, Suriye’ye gitti. Zannediyorum, Suriye hükümeti bizim terörist addettiğimiz YPG konusunda bir adım atacak gibi görünüyor. Bütün milisler ve silahlar toplanacak; onlar orduya dahil edilecek. Bizim istediğimiz, Kuzey Suriye’de güvenli bir bölge oluşturulması. Bu, anlaşılır bir şey.
Suriye meselesi, Türkiye’yi dünya politikasında ön plana çıkardı. Türkiye, Katar’la birlikte hareket ediyor. Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan ise biraz daha Batılılar gibi, HTŞ’nin nasıl bir pozisyon alacağını ve neye dönüşeceğini bekliyorlar. Suriye’nin işi kolay değil. Yani biz heyecana kapılıp “oldu bitti” demeyelim. Esasında Suriye’nin elinde bir yol haritası da var. Bu harita, 1919’da Atatürk’ün yol haritasına benzer olacak, tabii Suriye’ye mahsus bir şekilde. Kaybedenler belli: Rusya ile İran. İsrail’in tutumu ise net değil. İsrail, toprak tırtıklamaya çalışıyor ve bir de Kuzey Suriye’deki Kürt varlığının devam etmesini istiyor..
Geçelim Avrupa’ya ve Ukrayna Savaşı’na. Artık Avrupa’da, ateşkes meselesi Trump’ın gelişiyle birlikte açıkça görüşülmeye başlandı. Şimdi Orban, Putin’le görüşüyor. Bir ara Alman Başbakanı da görüşmüştü. Şimdi ise Slovakya… Yani, Rusya’dan veya Sovyetler Birliği’nden kurtulan ülkeler, Rusya’yı tamamen unutmuş değiller. Tabii, bu duruma Baltık ülkelerini ve Polonya’yı hariç tutmak lazım. Ancak bu savaşın böyle devam etmesini Avrupalılar hoş karşılamıyor. Zaten Putin de bunu istemiyordu.
Avrupa Birliği için ikinci sıkıntı, Avrupa Birliği’nin iki temel dinamiği olan Fransa ve Almanya’da kriz yaşanması. Fransa’da ciddi bir kriz var, çünkü Macron çoğunluğunu kaybetmiş durumda. Almanya’da ise Scholz’un bir daha seçilemeyeceği konuşuluyor.
Öte yandan, Biden yerine Trump’ın söylediklerine kulak veriliyor. Amerika’da, 5 Kasım’da seçim yapılıyor ve 20 Ocak’ta göreve değişim gerçekleşiyor. Ancak Amerika’nın dünya siyasetindeki bu kadar sakıncalı tutumu göz önüne alındığında, değişim imkanı varsa bunun yapılması gerektiği düşünülüyor. Nitekim, Biden’ın söylediklerine pek dikkat edilmediği ortada. Trump ne diyor? Trump ne düşünüyor? Herkes onu dikkate alıyor.
Dünya, 2025’e girerken açlık ve savaşlarla mücadele ediyor. Sudan’da çok büyük bir açlık yaşanıyor; bunun, Gazze’dekinden daha büyük olduğu söyleniyor.
2.Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan sistem büyük ölçüde yıpranmış durumda. Yenisi nasıl kurulur? Kurulacak mı? Bu belli değil, ancak yeni bir sisteme ihtiyaç duyulduğu açık. Farklı bir sisteme ihtiyaç var. Artık dünya iki kutuplu değil; çok kutuplu bir dünyada yaşıyoruz.
Hepinize, inşallah gelecek hafta yeni yılı kutlama fırsatı buluruz. Ama şimdiden iyi bir 2025 diliyorum. Saygılar sunuyorum.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***