İSTANBUL – İstanbul’da “özgürlük” mitingi açıklaması sırasında darp edilerek, gözaltına alınanlardan Fince Akman, avukatları aracılığıyla polisler hakkında suç duyurusunda bulunarak, kamu dava açılmasını talep etti.
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılarak fiziki özgürlüğünün sağlanması ve Kürt sorununun demokratik çözümü talebiyle 13 Ekim’de Amed’de gerçekleştirilen “Özgürlük” mitingine katılımın engellendiği kentlerden biri de İstanbul idi. Mitinge katılıma izin verilmemesi üzerine Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM Parti), Kadıköy’de gerçekleştirmek istediği açıklamaya da izin verilmedi ve polis 30 kişiyi darp ederek, gözaltına aldı.
Gözaltına alınanlardan bazılarının “taciz”, “kötü muamele” ve “şiddete” maruz kaldığı belirtildi. “2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na Muhalefet”, “Örgüt Propagandası Yapmak” ile “Suçu ve Suçluyu Övmek” iddialarıyla haklarında işlem yapılan 30 kişi, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ndeki ifade işlemlerinin ardından serbest bırakıldı.
POLİS ŞİDDETİNE DAİR SUÇ DUYURUSU
Fince Akman’ın “Toplantı ve gösteri yürüyüşü” hakkı çerçevesinde açıklamaya katıldığı belirtilen başvuruda, polisin gerekçe göstermeden müdahale ettiği, ardından dağılmalarını engelleyerek, “ölçüsüz” müdahalede bulunduğu kaydedildi. Fince Akman’ın ters kelepçeli bir şekilde uzun süre gözaltı aracında bekletildiği vurgulanan başvuruda, “Bu süreçte müvekkilimiz ve gözaltındaki arkadaşlarına hakaret ve tehdit içerikli sözler sarf edilmiştir. Bir grup kolluk personelinin bu tutumunu diğer kolluk personelleri de gülerek desteklemiş, adeta suçu ve suçluyu övmüştür. Yine hastaneye saatler sonra ters kelepçeli bir şekilde götürülen müvekkilimizin, sağlık kontrolüne ilişkin işlemlerine dahi kolluk personeli müdahale etmek istemiştir” denildi.
‘İŞKENCE SUÇU İŞLENMEŞTİR’
Fince Akman’ın öğleden önce gözaltına alındığı, emniyete ise akşam saatlerinde götürüldüğüne dikkat çekilen başvuruda, “Söz konusu eylem açıkça ‘işkence suçunu’ oluşturmaktadır. İnsanlık onuru ile bağdaşmayan bir tutum sergilenmiş ve müvekkilimiz ile beraberindeki kişilerin tuvalet ihtiyacı dahi karşılanmamıştır. Yine müvekkil gözaltı süreci boyunca birden fazla kez hakarete maruz kalmış, kutsal değerlerine, kendisine ve ailesine karşı sinkaflı küfürler sarf edilmiştir. Kendisine ve ailesine sinkaf içerikli hakaretler edilerek gözaltı süreci müvekkil için çekilmez hale getirilmiştir. Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) m.125/3-b hükmünde ‘Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı’ açıklandığı üzere siyasi düşüncesi sebebiyle mağdura hakaret edilmesi cezayı artıran nitelikli hal olarak sayılmıştır” diye belirtildi.
KAMU DAVASI AÇILMASI TALEBİ
Fince Akman’ın gözle görülür şiddet izlerinin olduğu belirtilen başvuruda, ilgili Anayasa maddesine atıfta bulunularak, şu ifadelere yer verildi: “Müvekkilimiz, gözaltı süreci boyunca işkenceye ve kötü muameleye maruz kalmıştır. Anayasa’nın 17’nci maddesi gereğince devletin sorumluların tespitine ve cezalandırılmalarına imkan verebilecek nitelikte cezai soruşturmalar yürütme yükümlülüğü bulunmaktadır. Gözaltın işlemini gerçekleştiren kolluk personelleri müvekkile kötü muamelelerde bulunarak müvekkilin fiziksel ve ruhsal sağlına zarar vermişlerdir. Bu sebeple müvekkilin yakalama ve gözaltı işlemlerini gerçekleştiren kolluk görevlilerinin tespit edilerek ‘Kasten yaralama’, ‘İşkence’, ‘Görevi kötüye kullanma’, ‘Hakaret’ ile ‘Kamu görevlisinin suçu bildirmeme’ suçlarından soruşturma yürütülmesini ve kamu davası açılmasını talep ederiz.” denildi.
MA / Ömer İbrahimoğlu
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***