Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, bankacılık sektörü için en zorunun geride kaldığını belirterek, “Gelecek çeyreklerde faiz indirimlerinin de katkısıyla gelir büyüme momentumunun oluşabileceğini değerlendirmekteyiz.” dedi
Arslan, “Bankacılık Söyleşileri” kapsamında AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, Orta Vadeli Program’da (OVP) “para-maliye-gelir” politikalarında eş güdümlü politikalar uygulanacağının vurgulandığını söyledi.
Merkez Bankasının sıkı para politikası duruşunu makroihtiyati tedbirlerle desteklemesinin, enflasyon rakamlarının kademeli şekilde tarihsel ortalamasına yakınsamasını sağladığına işaret eden Arslan, küresel ekonomi yön ararken OVP’nin Türkiye için güvenilir bir yol haritası olduğunu vurguladı.
Osman Arslan, ekonomi politikalarındaki eşgüdüm, tüketimdeki ivme kaybına karşılık dış talebin ve yatırımların büyümeye daha fazla katkı vermesini sağladığını belirterek, “Bu büyüme kompozisyonu arzu edilen bir bileşim ve büyümenin kalitesinin arttığını açıkça gösteriyor. Türk lirası varlıklara yönelik talebin artması beklentileri olumlu etkiliyor. Ayrıca bankaların ve reel sektörün bilanço yapısı enflasyonla mücadeleye destek sağlıyor.” dedi.
2024’te ekonomi yönetiminin attığı kararlı adımların etkilerinden bahseden Arslan, cari denge, kredi risk primi ve Merkez Bankası rezervlerindeki iyileşmeye değinerek, gelecek dönemde Türkiye’ye kaynak girişinin hızlanacağı beklentisini güçlendirdiğini anlattı.
Arslan, ekonomi politikaların bankacılık sektörüne yansımalarına ilişkin şunları söyledi:
“Bankacılık sektörü, varlıklarını yeniden fiyatlama sürecini genel olarak tamamladı. Bu sebeple, sektör için en zorunun geride kaldığını ve gelecek çeyreklerde faiz indirimlerinin de katkısıyla gelir büyüme momentumunun oluşabileceğini değerlendirmekteyiz. Bankacılık sektörünün genel görünümü, finansal istikrarın korunmasına yönelik adımların etkisini açıkça gösteriyor. Bankaların faiz indirim süreci arifesinde, mevduatların ortalama vadesini düşürmek ve sabit faizli kredilerin toplam krediler içerisindeki payını artırmak gibi bilanço stratejileriyle uyumlu olarak 2025’te bankacılık bilançolarının çok daha güçlendiğini göreceğimiz bir yıl bekliyoruz. Bu güçlü görünüm, ekonomideki dengelenme ve kademeli toparlanma süreciyle doğrudan ilişkili.”
Osman Arslan, ekonomideki dengelenmenin büyük oranda sağlanmasıyla birlikte iç talebin kademeli şekilde toparlanmaya başlaması ve küresel merkez bankalarının faiz indirimlerinin desteğiyle dış talebin güçlenmesinin de firmaların bilançolarını iyileştirerek 2025’te sektörün varlık kalitesine olumlu yansıyabileceğini söyledi.
Baz senaryoda, varlık kalitesinin gelecek çeyreklerde kademeli şekilde iyileşmesi beklendiğine işaret eden Arslan, kredilerin dağılımında ticari ve bireysel kredi paylarının, ekonomik aktivitenin sektör üzerindeki etkisini anlamak açısından önem taşıdığını anlattı.
Arslan, sektörün uluslararası düzeydeki güçlü konumunun, finansal istikrarı desteklemeye devam edeceğini belirterek, “Bankacılık sektörü, uluslararası finans sektörünün güçlü mimari yönlerine sahip. Yenilikçi, dayanıklı ve güvenli yapısıyla da ekonomimizin güçlü bir destekçisi olmaya devam edecek. Sektörün sermaye yeterlilik oranı yüzde 18 seviyesinde bulunuyor ve öz kaynakların GSYH içindeki yüzde 7’lik payı ile finansal istikrarın sürdürülmesine önemli katkı sağlıyor.” şeklinde konuştu. (AA)