AMED – Türkiye’nin Suriye’de çözüm istemediğini belirten DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk, Ortadoğu’nun geleceğini Kürt halkının gücü, yarattığı ve yürüttüğü sistem belirleyecek” dedi.
Suriye’deki son gelişmeleri değerlendiren Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Berdan Öztürk, “Arap Baharı” olarak nitelenen süreçle birlikte Suriye halkının Beşar Esad rejimine karşı hoşnutsuzluğunu dile getirdiğini hatırlattı. Bas rejiminin taleplere katliamlarla yanıt verdiğini belirten Öztürk, DAİŞ’in bu durumun yarattığı kaosta kendine yaşam alanı bulduğunu söyledi.
DAİŞ’in kadınlar öncülüğünde Kobanê’de durdurulduğunu anımsatan Öztürk, Türkiye’nin ise bu süreç boyunca “çeteler” eliyle Kürt halkının kazanımlarına saldırdığını dile getirdi. Türkiye’nin, Kürtlerin bedel vererek elde ettiği kazanımları yok etmek amacında olduğunun altını çizen Öztürk, ancak istenilen amaca ulaşılmadığını kaydetti.
‘KOBANÊ TARİH YAZDI’
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 2014 yılında Kobanê’ye dönük saldırılar sırasında sarf ettiği, “Kobanê düşütü, düşecek” sözlerini hatırlatan Öztürk, “Kobanê düşmedi, tarih yazdı. Bu tarih nasıl yazıldı? Farklı farklı kimlikler orada direndi. Bu farklı kimlikler insanlığın hakkını, onurunu savundu. DAİŞ’in gücü kırıldıktan, durdurulduktan sonra, Rojava’da yeni bir sistem yaratıldı. Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın ideolojisine göre, yaratılan sisteme bakıldığında, en örgütlü yer, Suriye’nin kuzey ve doğusudur” ifadelerini kullandı.
‘TÜRKİYE SURİYE’DE ÇÖZÜM İSTEMİYOR’
Türkiye’nin başından beri Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırılar geliştirdiğine dikkati çeken Öztürk, “Sivil yerleri, kurumları hedef alıyor, sivilleri katlediyor. SİHA’ları, İHA’ları oradaki insanlarımızı katletti. Sistem tam oturmasın diye, orayı boşaltmak istedi. Bugün yine çetelerin eliyle orada rahatsızlık yaratmak, yürüyen sistemin önünü almak, en sonunda da yok etmek istiyorlar. Bu bize şunu gösteriyor; Türkiye Suriye’de çözüm istemiyor. Kürt halkının kazanımlarını, Kuzey ve Doğu Suriye halklarının kazanımlarını, varlıklarını yok etmek istiyorlar. Orada halk kendi direnişiyle, gücüyle, büyük bedellerle şu an fiiliyatta olan sistemi oluşturdular. Bu yüzden de bu sorun sadece Kürt halkının sorunu değil. ‘İnsanım’ diyen herkesin, Türkiye’nin saldırılarına karşı durması gerekiyor. Bu saldırılar bu şekilde devam ederse, Suriye ve Ortadoğu’ya huzur gelmez” diye belirtti.
“Rojava’da savunulan şey insanlıktır, demokrasidir, birlikte yaşamdır, özgürlüktür” diyen Öztürk, Kuzey ve Doğu Suriye’de kurulan yaşamın tüm Ortadoğu’ya yayılması gerektiğini vurguladı.
ORTADOĞU’NUN GELECEĞİNİ BELİRLEYECEK GÜÇ
Ortadoğu’nun geleceğini belirleyecek olanın Kürt halkının gücü, yarattığı ve yürüttüğü sistem olduğunu belirten Öztürk, “DAİŞ ve ÖSO zihniyeti Suriye’yi eline alırsa ölümler artar. O yüzden Ortadoğu’ya lazım olan Rojava’da yaratılan sistemin genişlemesi. Bütün kimlikler orada kendine yer buluyor” dedi. Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılara karşı ortak mücadelenin önemine dikkat çeken Öztürk, “Bakûr halkı, Türkiye’nin demokratik güçleri, aydınlık bir gelecek isteyenlerin sorumluk almasıyla, bu tehditleri kendimizden uzaklaştırabiliriz” dedi.
‘SAYIN ÖCALAN’IN ÖZGÜRLÜĞÜ SAĞLANMALI’
Abdullah Öcalan’ın “savaş ve zulümle Kürt halkının sorunu çözülmez” yönündeki açıklamalarını hatırlatan Öztürk, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin başlattığı tartışmalara dair şunları belirtti: “Bu bir süreç değil. Söylemekle olmuyor. ‘Böyle yapacağım, şöyle yapacağım…’ söylemleri pratiğe dökülmeden uzadıkça, inançsızlığa yol açıyor. Sayın Öcalan da zaten, ‘Kendime teorik anlamda da pratik anlamda da inanıyorum. Bu sorunu savaş zemininden siyaset zemine çekebilirim’ diyor. O yüzden bu, Türkiye ve Ortadoğu için büyük bir fırsat. Sayın Öcalan’ın misyonunu oynaması için fiziki özgürlüğü gerekiyor. Sadece Türkiye değil; Irak, Suriye, İran, bir bütün Ortadoğu’nun tamamında büyük bir etki yaratmış, yaratacak da. Kürt sorunu çözülürse, etkisini diğer 3 parça Kürdistan’da da gösterir. Bölgesel olarak büyük bir etki yaratır.”
MA / Rukiye Adıgüzel
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***