BÜLENT KORUCU | YORUM
Siz hiç 6 aylık bir bebeğin kusmuklu yeleğinin en aziz hatıra olarak saklandığını gördünüz mü? Ben gördüm, ismi Elif; annesiyle birlikte girdiği cezaevinde, Erzurum soğuğuna direnmeye çalışırken giydiği avuç ayası kadar yelek ve üstünde hazmedilmemiş anne sütü kalıntıları…
Siz hiç Miraz bebeği de mi duymadınız? Haftasonunu babasının yanında geçirmek üzere çıktığı cezaevine dönüşü bir gün geciktiğinde, hıçkırıkları demir kapılara çarpıp yankılanmıştı. Annesi Gebze Kadın Cezaevi’nde tutuluyordu ve resmi tatil olduğu için Miraz içeri alınmamıştı.
Miraz bebek…
Siz hiç sanatçı Hozan Cane’nin yürek paralayan feryadını da mı işitmediniz? “15 günlük bebeği görünce kusmaya başladım. Sıcaktan etleri pişmişti, koltuk altı ve bacak aralarının eti kalkmıştı. Süt, bez, su vermiyorlardı.”
Edirne hapishanesinde şahit olduğu bu tablo Cane’nin hala rüyalarına giriyor ve terapi alıyor. “Çok işkence gördüm ama hiç biri böylesine etkilemedi beni!” diye eklemişti.
Sizin hiç yüreğiniz burkulmadı mı? Hani görüş gününde babalarını ziyarete giden biri down sendromlu 5 çocuk vardı. Kapıda anneleri gözaltına alınınca arabada mahsur kaldıklarında dudak bükerek döktükleri gözyaşı içinizdeki taşı yumuşatmadı!
Akçabay ailesi… Artık hiçbiri hayatta değil. Üç çocuk ve anneleri Erdoğan zulmünden kaçarken Meriç’te can vermişti…
Sizin hiç Aylan Bebek gibi Meriçlerde boğulan çocuklardan haberiniz olmadı mı? Öğretmen Hatice Akçabay 1, 5 ve 7 yaşındaki üç çocuğuyla zulümden kaçmaya çalışırken suya kapıldı. 1 yaşındaki Bekir’e sıkı sıkıya sarılmış vaziyette cansız bedenine ulaşıldı.
AKP’li Bursa Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Ege’de boğulan KHK’lı öğretmen Gökhan Yeni ve çocukları Burhan (2,5) ile Nurbanu’ya (8 aylık) cenaze aracı vermedi.
Bu da mı kulağınıza çalınmadı?
Anne ya da babasının hasretiyle hasta olup kavuşamadan hayata gözlerini yuman Ahmet Burhan, Yusuf Kerimler de mi ilginizi çekmedi?
Mustafa Kabakçıoğlu, tedavisi yapılmadığı için cezaevinde plastik sandalyede can verdi… Cesedini gardiyanlar sabah sayımı için geldiklerinde fotoğraftaki gibi buldu!
Bir çırpıda hatırladığım bu örnekleri, Suriye’deki Sednaya Cezaevinden kurtarılan çocuklar için sahte gözyaşı dökenleri görünce sıraladım. Elbette tenzih edeceğimiz isimler var. İnsanlığını yitirmemişler içimizdeki umut adlı çiçeğin tek dayanak noktası..
Elbette acı yarıştırmaya da kalkışmıyorum.
Sednaya, distopyadan, insanlığın ilkel çağlarından fırlamış bir örnek gibi. 40 yıldır haber alınamayan insanlar, 19 yaşında bekar girdiği cezaevinden 30’lu yaşlarında babasını bilmediği çocuklarla güneşe çıkan kadınlar…
Ve daha kötüsü içiçe hücrelerde hala kendisine ulaşılamayan, belki de içeride unutulanlar.. Bunlar kıyas kabul etmeyecek acılar.
İsyanım bedelsiz kahramanlıklara.. Konfor alanında, uzaktaki acıya, risksiz biçimde gözyaşı dökmek eksik insanlık. Hepsine sahte demek de haksızlık, lakin en azından ucuz diyebilirim herhalde…
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***