Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Sizi KHK’lı rehberlik öğretmeni Arzu Keçeli ile tanıştırayım. Zaten zor olan hayatının nasıl zorlaştırıldığını ama buna rağmen vazgeçmeyip mücadeleye devam ettiğini herkes görsün, duysun.
Doğuştan yüzde yüz görme engelli olan Arzu Keçeli, Gazi Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü’nden 2004 yılında mezun olduktan sonra hemen ataması yapıldı ve Hatay’da MEB’e bağlı bir okulda rehber öğretmen olarak çalışmaya başladı.
Görev yaptığı Hatay Atatürk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, şehrin en kalabalık okuluydu ve Keçeli rehber öğretmen olarak bu okulda tek başına çalışıyordu. Mesleğini ve öğrencilerini çok seviyordu. 12 yıl boyunca hiç durmadan çalıştı, öğrencilerine rehberlik yaptı, işini kaybetse bile hala daha destek olduğu öğrencileri var.
15 Temmuz’dan sonra ise sanki darbe girişimiyle bir alakası varmış gibi bir hafta sonra açığa alındı ve ilk çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edildi. Şu an 41 yaşında olan Keçeli, daha mesleğinin başındayken işsiz bırakıldı.
Okul okumak, hayata atılmak, iş bulmak herhangi bir engeli olmayan insanlar için bile çok zorken onları bu hukuksuzluğa maruz bırakmak gerçekten büyük bir haksızlık. Ama Arzu Keçeli’nin söylediği çok önemli bir şey var.
Diyor ki, “Bizim mücadelemiz tutuklanınca ya da ihraç edilince başlamıyor. Ve bu süreç bittiğinde de sona ermeyecek. Çünkü bizim her işimiz zor. Hiçbir ortam bize göre düzenlenmiyor. Bizim zaten yaşadığımız bir mücadele vardı. Bugünlere çok zor geldik. Herkes bir üniversite bitiriyorsa biz iki üniversite okuyor gibi oluyoruz. Biz eğitim hayatına başlayınca nasıl anlayacağım, nasıl öğreneceğim diye düşünmüyoruz. Bir kitap bulabilecek miyiz, bize kim kitap okuyacak, bizi okula alacaklar mı, öğretmenler bizi anlayabilecekler mi, derken zaten enerjimizin yüzde doksanını başlamadan tüketmek zorunda kalıyoruz. Öğrenmek için yüzde 10 enerjimiz kalıyor.”
Engellilerin ihraç edilince yaşadıkları yıkımı düşünebiliyor musunuz? Onca emek, çaba hepsi heba oluyor. Üstelik Keçeli hakkında herhangi bir dosya da açılmamış, işine geri de iade edilmemiş.
Peki sizce Keçeli yıkıldı mı? Hayır. Ne yaptı?
Belki bir şeyler değişir, düzelir diye beş yıl bekledikten sonra 2021 yılında Almanya’ya sığındı ve hayata sıfırdan, dil öğrenerek, markete gitmeyi, bilmediği dilde ekmek almayı deneyimleyerek yaşama tutundu:
“İhraç edildim ama benim hakkında herhangi bir dosya açılmadı. Beş yıl bekledim, belki bir şeyler düzelir diye ama iş bulmak daha da zorlaştı. Özgürlüğümü kaybedeceğim endişesi, her gün devam eden tutuklamalar, ben de başıma geleceklerden korktum. Hedefsizlik, amaçsızlık, bir şey yapamamak. Bir şeylerin değişeceğine dair inancımı da kaybettim. Daha kötüye gidebilir ama daha iyiye gitmeyeceğini hissedince Türkiye’den ayrılmaya karar verdim.”
Arzu Keçeli, Alman devleti kendi başına kalabileceği ortam hazırlayana kadar mülteci kampında kaldı. Şu anda engelli derneğine ait bir evde tek başına yaşıyor. Bir yandan da görme engellilere göre düzenlenen bir kursa devam ediyor.
Dil öğrenmeden iş sahibi olmayacağını bildiği için tamamen dile odaklanmış durumda. “Sosyal işler dışında kendimi hayal edemiyorum.” diyor. Çocuklara gönüllü olarak danışmanlık yapıyor.
Almanya’ya gelirken “Herkese umut olmak istiyorum” diye yola çıkan Keçeli’nin herkesten istediği tek bir şey var:
“KHK’lardan sonra evet bizim hayat mücadelemiz 2-3 kat artmış oldu ama bu süreç bitse de engellilerin mücadelesi bitmeyecek. Herkes bir zorlanıyorsa biz birkaç katı zorlanıyoruz. Ama azıcık ümitsiz olsam, azıcık bu iş olmayacak desem kimse tutup kaldırmayacak, öyle bir şansım yok, bir şekilde ayakta kalmak zorundayım, bir alışveriş için bile çok uzun zaman harcayabiliyoruz. Bence herkes bizim işimizi kolaylaştırmalı. Son olarak da şunu söyleyebilirim. Almanya’ya gelirken benim bir duam vardı: Herkese umut olmak istiyordum. Youtube’ta bir kanal açtık. Hand in Hand Platformu olarak engelliler kitap kulübü, film okumaları yapıyoruz. Eğitim aldığım alanda da videolar hazırlayacağım.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***