WAN – Meslektaşlarının katledilmesine tepki gösteren Wan’daki gazeteciler, “Yıllardır gözaltı, tutuklama ve baskılara rağmen geri adım atmadık. Katledilen meslektaşlarımızın mücadelelerini sürdüreceğiz” vurgusu yaptı.
Kuzey ve Doğu Suriye’deki gelişmeleri takip eden gazeteciler Nazım Daştan ile Cihan Bilgin, 19 Aralık’ta Tişrîn Barajı ve Sirrîn Beldesi arasındaki yolda Türkiye’nin Silahlı İnsanız Hava Aracı (SİHA) tarafından katledildi.
Wan’da farklı medya kurumlarında çalışan gazeteciler, 2 gazetecinin katledilmesine ve son süreçteki baskılara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Özgür Basın’a dönük yıllardır baskı ve saldırıların olduğunu ifade eden JINNEWS muhabiri Rabia Önver, buna karşı mücadelelerini daha da büyüterek gereken cevabı alanlarda hakikati ortaya çıkarmakla verdiklerini belirtti. Kuzey ve Doğu Suriye kentlerine dönük saldırıların kamuoyuna duyuran gazetecilerin hedef alınarak katledilmesine tepki gösteren Rabia Önver, “Gazeteci arkadaşımız Nazım Daştan ve Cihan Bilgin hakikati yazdıkları için hedef alınarak katledildiler. Katledilme, gözaltına alma, işkence veya tutuklamalar bizlere geri adım attıramaz. Mücadelemiz, Nazım ve Cihan’ların hakikat mücadelesiyle daha da büyüyor. Her saldırı sonrası bizler mesleğimize daha çok bağlanıyoruz. Özgür Basın çalışanları olarak her yerde mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi.
‘GERÇEKLERİ GÜN YÜZÜNE ÇIKARMAYA DEVAM EDECEĞİZ’
Gazeteci Oktay Candemir, katledilen tüm meslektaşlarının mücadelelerini sürdüreceklerini belirterek, Rojava ve Başûr’da katledilen gazetecilerin faili meçhul cinayetler kapsamında bırakıldığını söyledi. 90’lı yılarda gazetecilerin Türkiye sınırlarında katledildiğini günümüzde ise bu ölümlerin sınırları aştığını vurgulayan Candemir, “Gazetecilerin katledilmesine dönük yapılan eylem ve etkinliklerde basın çalışanları gözaltına alınarak tutuklanıyor. Polislerin basın çalışanlarına dönük çok sert müdahaleleri de oldu” diye belirtti. İktidarın bir yandan barıştan söz edip diğer yandan sivil halkı ve gazetecileri katledilmesinin bir çelişki olduğunu söyleyen Candemir, “Bu şekliyle bir barıştan söz edilemez. Özgür Basın olarak gerçekleri gün yüzüne çıkarmaya devam edeceğiz. Onların bıraktığı mirası devralıp yarım kalan işlerini tamamlayacağız. Katledilen ve tutuklanan arkadaşlarımızın bayraklarını bıraktıkları yerden alıp mücadelelerini de sahipleneceğiz” diye konuştu.
‘TÜRKİYE GAZETECİLER İÇİN BİR CEHENNEM’
Katledilen meslektaşlarının Türkiye’de çalıştıkları esnada basın faaliyetlerine şahitlik ettiklerini belirten gazeteci Ruşen Takva, saldırıların kabul edilebilir bir yanının olmadığını ve en üst perdeden tepkilerin gösterilmesi gerektiğini aktardı. Bir gazetecinin katledilmesini tüm basın mücadelesinin temeline dönük bir saldırı olarak gördüklerini söyleyen Takva, “Çünkü saldırılar halkın haber alma hakkına yöneliktir. Meslektaşlarının katledilmesine tepki gösteren gazetecilerin gözaltına alınıp tutuklanması korkunç bir durumdur. Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir tutum göremezsiniz. Başta Türkiye olmak üzere tüm dünyanın gözü Suriye’deki gelişmelerdedir. Herkes oradan gelecek gerçek haberleri bekliyor. En çok Türkiye’de çalışan biz gazeteciler oradaki gelişmeleri buradaki halka aktarmak için bekliyoruz. Ama maalesef ki bu durum Türkiye’de tam aksini oluşturuyor. Wan özelinde Türkiye’de gazeteciler üzerinde büyük bir baskı var. Türkiye baskılar nedeniyle bir gazeteci için cehennem pozisyonundadır” dedi.
‘GERİ ADIM ATMAYACAĞIZ’
Katledilen meslektaşlarının kalemlerini yerde bırakmayacaklarını söyleyen Takva, “Baskı ve tutuklamalara rağmen mücadele etmeye ve halka doğru bilgileri aktarmaya devam edeceğiz. İktidar, Kürt basınına yönelik baskılara karşı uluslararası kurumların sessizliğinden faydalanıyor. Yıllardır gözaltı, tutuklama ve baskılara rağmen hiçbirimiz geri adım atmadık. Öldürmek, gözaltına almak ve hapse atmakla geri adım atmayacağımızı, hakikati yazmaktan vazgeçmeyeceğimizi çok açık şekilde beyan ettik. Bu politikaların artık bir işe yaramadığını, bu baskıların da son bulması gerektiğinin altını çiziyor ve herkesin basın çalışanlarına sahip çıkması gerektiğini belirtmek istiyorum” şeklinde konuştu.
SURİYE’DE 13 YILDA 756 GAZETECİ KATLEDİLDİ
Dünya genelinde basın çalışanlarına dönük gerçekleşecek saldırıların kabul edilebilir bir durum olmadığını söyleyen gazeteci Arif Aslan, basın çalışanlarının görevlerinin fotoğraf makinaları ve kalemleriyle gerçekleri yazarak hakikati ortaya çıkarmak olduğunu söyledi. Bu durumun saldırıların hedefi olacak bir gerekçe olmadığını vurgulayan Aslan, “Ortadoğu’daki tüm problemlerin başında; iktidarların, gerçeklerin halka ulaşmamasını engellemesinden kaynaklanıyor. Ortadoğu’daki iktidarlar, her şeyin kendi düşüncelerine göre olmasını istiyor. Sonucu ne olursa olsun, basın çalışanları olarak gazetecilerin haklarını savunacağız. Gazetecilerin artık bu topraklarda özgürce fikirlerini ve gerçekleri yazmaları için mücadele etmemiz lazım” dedi.
Suriye’de 2011’den bu yana 756 gazeteci ve aktivistin katledildiğini ifade eden Aslan, “Suriye gibi bir yerde bu kadar gazetecinin öldürülmesi, özgürlüklerin olmadığı ve savaşın ne kadar acı bir boyutta olduğunu gösteriyor. Bu tabloyla oradaki çete ve talancı kişilerin gerçeklerin ortaya çıkmaması için her seferinde gazetecilerin öldürülmesine başvurduğu görülüyor. Nazım ve Cihan’ın katledilmesiyle, kirli oyunlarını, planlarını ve algı politikalarını rahatlıkla sürdürebilmek için böylesi bir yola başvuruldu. Türkiye’de ise bu saldırıları protesto eden gazetecilere saldırılması, fikir özgürlüğünün olmadığını ve buna izin verilmediğini gösteriyor. Kanunlara rağmen gazeteciler engelleniyor ve önleri kesiliyor. Gazetecilik çok kutlu ve önemli bir meslek. Bir yerde yaşanan en ufak bir hak ihlalinde bölgeye gazeteciler koşuyor. Ama ne yazık ki bu değer bilinmiyor. Söz konusu hak ihlallerine, tutuklama ve öldürülmeye maruz kalan ve halkın sesi olan gazeteciler olunca da aynı refleks ne yazık ki kamuoyu tarafından görülmüyor” diye belirtti.
‘YETERLİ REFLEKS GÖSTERİLMİYOR’
Kamuoyu ve uluslararası basın kuruluşlarının gazetecilere dönük yapılan tüm saldırılarda yeterli refleks göstermediğini söyleyen ve bu tutuma tepki gösteren Aslan, “Uluslararası basın kuruluşları söz konusu özellikle Kürt basın çalışanları olduğunda sessiz kalıyor. Kürt gazeteciler olarak tüm zorluklara rağmen mesleğimizi sürdüreceğiz. Tüm saldırılar karşısında dünyaya gerçekleri göstermeye ve hakikati yazmaya devam edeceğiz” diye belirtti.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***