Diyarbakır’da aralarında insan hakları örgütleri, meslek odaları, sendika ve derneklerin bulunduğu 55 sivil toplum kuruluşu, Türkiye ve dünyadaki insan hakları durumuna dikkat çekmek amacıyla bir gösteri yürüyüşü düzenledi.
Dağkapı Meydanı’nda toplanan grup, ellerinde pankart ve dövizlerle yürüyüşe geçti. Sık sık savaş karşıtı sloganlar atan grup, bir dönem adı faili meçhul cinayetlerle anılan İç Kale’ye kadar yürüdü.
Burada 55 kuruluş adına ortak açıklama yapan İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şube Sekreteri Ömer Saman, Suriye’deki duruma dikkati çekti.
Saman, Suriye’deki aktörlere yeni dönemde barışçıl bir tutum almaları çağrısı yaparak, şunları dile getirdi:
“Suriye’de 2011 yılından beri devam eden savaş ve çatışmalı süreçte son günlerde yaşanan gelişmelerle yeni bir dönem başlamıştır. Olası bir çözüm ve müzakere sürecinde Suriye’de bulunan halkların, inançların ve tüm toplumsal kesimlerin yer alması için başta uluslararası toplum ve Türkiye olmak üzere tüm aktörleri Suriye ve Rojava’daki bu yeni dönemde barışçıl bir tutum almaya davet ediyoruz. Bir kez daha temel amacı dünyada ve toplumlar arasında barış ve güvenliği sağlamak olan uluslararası toplumu, insancıl hukukun gereği olarak sivil ölümlere ve yıkımlara sebep olan savaş ve çatışmalara karşı aktif görev almaya davet ediyoruz.”
Suriye’nin kuzeyinde Kürtler’in yoğun olarak yaşadığı ve Rojava olarak bilinen bölge, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin idaresi altında.
Hak örgütleri Suriye’deki hak ihlallerinden endişeli
Açıklamanın ardından VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan hak örgütlerinin temsilcileri, Suriye’de yeni dönemde hak ihlallerinin yaşanmasından endişeli olduklarını söyledi.
Diyarbakır Barosu Başkanı Abdulkadir Güleç, iç savaş boyunca yaşanan hak ihlallerinin sürdüğünü söyledi.
Güleç, Suriye’deki aktörlere seslenerek, “Hem Türkiye’deki insan hakları örgütleri hem uluslararası insan hakları örgütleri ve Suriye siyasetini belirleyen güçler, Batılı güçler, Amerika sivil halkın can güvenliğini korumak zorundalar. Bizim de buradan çağrımız sivil halkın yaşam alanlarından o radikal grupların uzaklaştırılması gerekir. Özellikle Kürtlerin Türklerle, Süryanilerle, Ermenilerle bir arada yaşadığı bölgeler var. O alanda o grupların uzaklaştırılması ve can kayıplarının önüne geçilmesi için bir çağrımız var bütün Suriye siyasetine dahil olan güçlere” diye konuştu.
Esat döneminde yaşanan ihlallerin tespit edilmesi gerektiğinin vurgulayan Güleç, “Hem Uluslararası Ceza Mahkemesi hem Suriye’deki hukuk mevzuatına göre insanlığa karşı işlenen suçlar varsa onların bağımsız kuruluşlarla tespiti yapılıp gerekli cezai işlemler başlatılabilir. Bunu yapmak mümkün ama öncelikle o bölgenin güvenli hale gelmesi lazım. Barış ortamı da tesis edildikten sonra 2011’den barışın tesisi edildiği tarihe kadar yaşanan hak ihlalleriyle ilgili bir tespitin de yapılması elzemdir” ifadelerini kullandı.
“Dünya devletleri hak ihlallerine karşı sessiz kaldı”
Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Şube Eş Başkanı Rıza Polat ise Suriye’deki durumdan kaygılı olduklarını söyledi.
Dünya devletlerinin hak ihlallerine karşı sessiz kaldığını savunan Polat, yeni dönem için uyarılarda bulundu. Esat’ı deviren ve ülke yönetimine gelenlerle ilgili ciddi kaygıları olduğunu dile getiren Polat, şunları söyledi:
“Bu noktada dünya kamuoyu, uluslararası güçler ve uluslararası hak örgütleri üzerlerine düşen sorumluluklarını yerine getirmeli. Mevcut geçiş sürecinde Suriye halklarının iradesine uygun bir şekilde bir yönetim şekli belirlenmeli. Bizim temel önceliğimiz bu ve mevcut hak ihlallerinin özellikle sivillerin çocukların, kadınların maruz kaldığı hak ihlallerinin, yaşam hakkı ihlali olan eylemlerin önüne geçilmesi gerektiğini düşünmekteyiz.”
“Mevcut siyasal aktörlerin insan hakları savunucularına kolaylık sağlamalı”
İHD Şube Sekreteri Ömer Saman ise savaş boyunca Suriye’den kaçanların gerek göç yollarında gerek mülteci olarak gittikleri yerlerde ağır insan hakları ilerlerine maruz kaldıklarına dikkat çekti.
Saman, aynı durumun tekrar yaşanmasından endişe ettiklerinin dile getirerek, “Biz İnsan Hakları Derneği ve Uluslararası İnsan Hakları Kuruluşları olarak burada gözlemci sıfatıyla bu tür olumsuzlukların yaşanmaması konusunda işbirliği yapılmasını ve orada şu an mevcut siyasal aktörlerin de bu konuda insan hakları savunucularına kolaylaştırıcı bir tavır takınmasını talep ediyoruz” şeklinde konuştu.
Suriye’de yaşanan hak ihlallerinin tespitinin şimdilik güç olduğunu savunan Saman, ”İnsan hakları örgütlerinin, hak savunmacılarının çalışabileceği, bağımsız kuruluşlarının kendini çok rahat ifade edebileceği demokratik bir ortamın olması lazım. Yani Suriye’nin şu an mevcut yapısı bundan çok uzakta. Ama bunun olması konusunda bir gayrete ve bir çabaya ihtiyaç var. Belki bu gayret ve çaba sonucunda yerinde tespitlerde bulunmak konusunda adım atılabilir” ifadesini kullandı.