AHMET KURUCAN | YORUM
Geçtiğimiz günlerde, ülkemizde İslami alanlarda yayımlanan yeni kitaplara göz atmak için internette kısa bir gezinti yaptım. Bu tür arayışları, gündemden ve mesleğimden kopmamak adına ara sıra yaparım. Mustafa Fayda’nın adını bir sayfada görünce içimde tatlı bir heyecan belirdi ve hemen araştırmaya başladım.
Mustafa Fayda, Ankara İlahiyat Fakültesi yıllarımda İslam tarihi dersleri aldığım hocamdı. Talebeleri arasında ülkücü kimliğiyle tanınırdı. Babacan bir insandı; blok dersler yapar ve ele aldığı konuları, deyim yerindeyse, sular seller gibi anlatırdı. Sınıfa hakimiyeti babacan tavrı, kalın ses tonu ve sert gibi gözüken mizacından dolayı değil, bilgi birikimi ve ona olan güvenden kaynaklanıyordu.
Tabii bu analizi şimdilerde yapabiliyorum. Talebelik yıllarında bunu söylemem, hele talebelik psikolojisi ve onun uzmanlık alanına girip anlattığı konularda hiçbir bilgisi olmayan bir insan olarak bu analizi yapmam zordu.
Yazıyı hazırlarken biraz nostalji yapmak istedim ve YouTube’a girdim. “Mustafa Fayda” yazınca karşıma Siyer TV’de yayımlanan ‘Yaşayan Çınarlarımız’ programı çıktı. Dinlemeye başladım ve bir süre sonra kendimi gözleri yaşlı bir şekilde 1980’lerin fakülte sıralarında buldum.
Ne güzel günlerdi!
Eyüp Baş ve Fatih Erkoçoğlu Türkiye’de moda olan “Nehir Söyleşileri” babında Mustafa Hocamla uzun bir söyleşi yapmışlar. Konya, Ankara, İstanbul diye hayatını geçirdiği üç şehri bölüm başlığı yaparak hayatını anlattırmışlar. Güzel bir biyografi örneği olmuş. Kendilerini hem tebrik ediyorum hem de teşekkürlerimi sunuyorum.
Altını çizerek okuyup notlar aldığım çok yer oldu. Bunlardan bir kaçını sizlerle paylaşmak istedim. İlk olarak benim de “Barış Esastır” kitabımda ele aldığım Tevbe suresinin ilk 24 ayeti hakkında yapmış olduğu değerlendirme. Hiç o gözle bakmamıştım söz konusu çalışmayı yaparken.
O ayetler ‘ültimatom’ diye de adlandırabilecek Mekke müşriklerinin Mekke’yi 4 ay içinde terk etmesini ifade eden beyanlarla başlıyor ve aynı istikamette devam ediyor. Bir takım şartlar ileri sürüyor ve verilen süre içinde bu şartlara uymaları gerektiğini sert ve tehditkar bir dille söylüyor. Ama Mustafa Hocam bu ayet kümesi içinde savaştan, ültimatomdan daha çok Allah sevgisi, peygamber sevgisi ve cihad sevgisi vurgusunu ön plana çıkartıyor. Kur’an’ın asıl vurguladığı hususların bunlar olduğunu söylüyor.
Prof. Dr. Mustafa Fayda
Cihad ile alakalı kısa bir izah yapayım: Cihad bu konjonktürde temel insan hak ve özgürlüklerine saygı, din ve vicdan hürriyetine yapılan baskıyı ortadan kaldırma ve böylece kamu düzenini sağlamaya yönelik bir araç olarak tanımlanabilir. Eğer “Barış Esastır” kitabım ilave baskı yaparsa bu hususu mutlaka ilave edeceğim.
İkincisi; bir gönül insanı portresi gördüm orada. Hele kalb-i selimi anlattığı yerde “İnsanoğlu gaflette mualleldir. Bunu da Allah bile bile ihsan etmiş, imtihan olalım diye. Onun için Allah’ın şah damarından daha yakınım dediği kalb-i selime ihtiyaç var. Kalb-i selim ise mâsivâdan gönlü pâk etmeye girer.” dediği yerde, “Sivâdan kalbini pâk et gönül mir’at-ı Rahman’dır. Safadan sineni çâk et gönül mir’at- Rahman’dır.” beytini okuyunca göz yaşlarıma hakim olamadım.
Şunu diyor Mustafa Hocam: “Ahiretin pasaportu kalb-i selimdir.”
Aman Allah’ım! Ne kadar sade ve o sadelik içinde ne kadar güzel bir beyan.
Bir de “Halk İslami” kategorisindeki öğretilere ters yüz eden bir değerlendirmesini aktarayım. Mehmet Akif’in, “Kenar-ı Dicle’de bir kurt aşırsa koyunu, Gelir de Adl-i İlahi sorar Ömer’den onu” beytini farklı bir şekilde tahlil ediyor Mustafa Hoca.
Mealen aktarayım; burada kaybolan kuzu değil, adalet de değil; mesuliyet duygusudur.
Adalet, kuzuyu haksız yere alan birinden geri alıp sahibine teslim etmektir. Hz. Ömer ise mesuliyet duygusu ile hırsızları önlemeyi ve kuzu sahiplerini hiç mağdur etmemeyi hedefliyor. İlerleyen sayfalarda bir adım daha atıyor ve diyor ki; “Herkes Hz. Ömer’in adaletinden, müsamahasından söz ediyor. Doğrudur ama bu adalet ya da müsamaha Hz. Ömer’e ait değil, Allah’a aittir.”
Ömrünü erken dönem İslam Tarihi ve onun içinde Hz. Ömer ile alakalı yaptığı çalışmalarla geçiren ve bugünlerde 81 yaşını idrak etmiş olan Hocam’a Allah’tan uzun ömürler diliyorum. İki oturumda bitirebileceğiniz bu kitabı da okuma listenize almayı tavsiye ederim.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***