“Yenidoğan Çetesi” davasının sanıklarından CHP’li Esenyurt Belediye Sağlık Dairesi eski Başkanı Renas Kılıç, Fırat Sarı ile arasında geçen para akışına dair açıklamalarda bulundu. Kılıç, hesabına gelen paraların eski olduğunu belirterek, “Fırat Sarı’ya verdiğim borçlar” dedi.
22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı “Yenidoğan Çetesi” davasında 4. güne girildi. Duruşmanın 1. celsesinin 4. oturumu başladı.
Duruşma, Bakırköy Adliyesi 22. Ağır Ceza Mahkemesi Salonu’nun kapasitesinin yetersiz olması sebebiyle konferans salonunda görülmeye devam ediliyor. Mahkeme salonunda, Fırat Sarı ve İlker Gönen’in de aralarında bulunduğu 22 tutuklu sanık, 14 tutuksuz sanık ve taraf avukatları hazır bulunuyor.
Bazı tutuksuz sanıklar ise, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katılıyor. Dördüncü günde duruşma saat 10.30 itibariyle tutuklu sanık muhasebeci Funda Özen’in savunmasının alınmasıyla başladı.
‘Fırat Sarı bana 150 bin lira borcu var, Mehtap Sayar’dan aldığı altını ödemedi’
Hemşire Sümeyye Nur Arslan, çete yöneticisi olmakla suçlanan Fırat Sarı’nın asistanından aldığı 150 bin lirayı, bir de başka bir hemşireden aldığı altın borcunu ödemediğini söyledi.
Savcı “Sen neden Fırat’a borç verdin? O kadar geliri varken hiç sormuyor muydun? Aylık 400 bin lira geliri ve işletmeleri olan doktor nasıl asistanından borç istiyor? diye sordu.
Arslan şöyle yanıtladı:
“Biz de anlam veremiyorduk. Biz de şaşırıyorduk ama birlikte çalıştığınız için arada bir samimiyet oluyor, o an öyle düşünmüyorsunuz. Ben hiçbir zaman ihtiyacından olduğunu düşünmemiştim.
Mesela yurt dışına gideceği zaman ‘Beni şimdi döviz bürosuna göndermeyin’ diye para aldığı oldu. Bazen kendi kredi kartımdan ödüyordum. Örneğin ilaç firması açacaktı onun parasını verdim. Sonra veriyordu.
Zaten şu an bana 150 bin lira borcu var. Mehtap Sayar’ın Reyap Hastanesi’nde Fırat Sarı’ya altın verdiğini, ama halen ödenmediğini biliyorum.”
Arslan, Sarı’nın evde bakım hizmeti ve ilaç işine girmeye çalıştığını da öne sürdü.
Fırat Sarı’nın asistanı: Paraları o söyledi, ben attım
Davada aynı zamanda Fırat Sarı’nın asistanlığını da yapan hemşire Sümeyye Nur Arslan savunmasını yapmaya başladı. Arslan aynı zamanda evde bakım hizmetleri alanında da çalışma yapıldığını söyledi:
“Fırat Sarı’nın ve Medisense’nin bende vekaleti var. Evde bakım hizmetleriyle ilgili alanda çalışmak için işlemleri yapmam için vermişti. Medisense adına araba alıp sattım. Hemşirelere ücretleri ben yatırdım ama kendisi tek tek atamayacağı için ben de asistanı olduğum için o söyledi ben attım.”
Arslan dağıtılan paralar konusunda diğer sanıkların konuyu doğru ifade edemediklerini savundu: “Motivasyon ücretini arkadaşlarım doğru anlatamadı. Siz normalde üç hasta bakacakken beş hasta bakıyorsunuz. Bunlar bir süre sonra ağır geliyor. Hastane yeterli ücreti vermiyor, işten çıkmak istediğinizde Fırat Sarı size bu parayı veriyor.”
Fırat Sarı’nın da kendisinden borç aldığını iddia eden Arslan “Fırat Sarı’yla borç ilişkim de vardı. O benden borç almıştır ben ondan borç almışımdır” dedi.
Arslan savunmasına özetle şöyle devam etti:
- Bende para girişi çok fazla oluyordu kendi hesabımla karışıyordu. Beni Medisense’in hesabına karıştırmadı. Sonra GMZ şirketini söyledi. Deniz Korkmaz’ın üzerine olduğunu biliyordum.
- GMZ şirketi adına sadece para transferi yaptım.
- Deniz Korkmaz sürekli Fırat Sarı’nın yanındaydı. Sarı’nın çocukları ona ‘Abi’ derdi.
‘Fırat hocaya hep telefonu meşguldü’
- Hasan’ın (Hasan Basri Gök) epikriz yazdığını biliyorum. Excel’deki epikriz sistemini Fırat Sarı kendisi yaptı. Hastanın kilosunu ve ilacını yazıyorsunuz gün gün. Sistem kendisi oluşturuyor epikrizi.
- (“Epikrizi gözden geçirsin” diye aranmışsın) Muhtemelen hemşirelik bilgilerimden dolayı öyle demiştir. Fırat beyin Mert (Gıyasettin Mert Demir) ve Fehmi’yle (Fehmi Alperen) arası bozuktu. Fırat hoca kendisini Mert’in şikayet ettiğini düşünüyordu. Fırat hocaya ulaşmak çok zordu, hep telefonu meşguldü. O yüzden herkes beni arıyordu.
‘Kalp hastası ikiz yeğenlerimi Fırat hocaya getirdim’
- Ben sevk işine karışmıyorum. Doktorlara da para gönderiyordum. Vergiyle ilgili benim üstümde hiçbir şey yok. Ben fatura kesmiyordum. Zaten muhasebeci değilim. Asistanlık görevimi yapıyorum sanıyordum.
- Hastalarımı kendime emanet saydım. Düşük maaşlara rağmen hayatlarımızdan vererek çalıştık. Ben kalp hastası ikiz yeğenlerimi Fırat hocaya getirdim. Böyle bir şey olsa ben kendi ailemi getirmezdim.
‘Serdar’ın güçlü olduğu yerler’
Sanık Serdar Yüksel’e “Serdar’ın güçlü olduğu yerler” ifadesi soruldu. Yüksel “İstanbul’un doğusundaki şehirlerdeki hastanelere yönlendirme yapıyorum. Gıyasettin Mert Özdemir ve Fırat Sarı’dan para aldım. Ama para aldım diye onların hastanelerine daha fazla hasta yollamadım. Önce kendi hastaneme hasta aldım” diye yanıt verdi.
‘İl dışı hastanelere hasta yönlendiriyordum’
Yüksel soru üzerine şöyle devam etti: “Benim hastanemde yer olmadığında sormaları için ‘Gıyasettin Mert Özdemir’i arayabilirsiniz’ diyordum. Sonra arayıp aramadıklarının takibini yapmıyordum. Fırat Sarı’nın bulunduğu hastaneler dışındaki hastanelere de hasta yönlendiriyordum. Sevkine yardımcı olduğum hastaneler il dışı hastaneler.”
Avukatın “Gıyasettin Mert Özdemir’in eşinin hesabından yollanan paralar da mı bebeklerle ilgili?” sorusuna sanık “Evet” yanıtı verdi.
Yüksel, 112’nin işleyişinin de doğru olduğunu belirterek şöyle devam etti: “Şu davaya kadar ben 112’ye gönül koyuyordum. ‘Hasta varsa beni niye aramıyorsunuz’ diye. Ama şimdi görüyorum ki doğru olanı 112 yapıyormuş. Yakından uzağa doğru arama yapıyorlar.
NTV‘nin aktardığına göre Yüksel, hakimin “Senin hastanelere sevk yapmanda 112’nin haberi var mıydı?” sorusu üzerine “Evet tabii ki vardı. Çam Sakura Şehir Hastanesi’nden çok hasta gönderdiğimi biliyorum” dedi.
Yüksel’in savunması tamamlandı.
‘Sağlık Bakanlığı öyle bir sistem kurmuş ki açık yok’
Aranın ardından çete için hazırlanan şemada örgüt yöneticisi olmakla suçlanan 16’ncı sanık Serdar Yüksel savunma yapmaya başladı. Yüksel “Borç yüzünden para aldım. Keşke almasaydım. Örgüt olduğunu bile basından öğrendim, örgüt üyesi değilim” dedi.
Yüksel’in ifadeleri özetle şöyle:
- Sağlık Bakanlığı… Öyle bir sistem kurmuşlar ki açık yok. Sistemde kontrol mekanizması var
- Gıyasettin Mert Özdemir ve Fırat Sarı’dan para aldım. Ama para aldım diye onların hastanelerine daha fazla hasta yollamadım. Önce kendi hastaneme hasta aldım.
- (Sanığa “Serdar’ın güçlü olduğu yerler” ifadesi) İstanbul’un doğusundaki şehirlerdeki hastanelere yönlendirme yapıyorum.
- Beni 112’den arayanlar ya da Sağlık Bakanlığı’ndan numaranızı aldık diye arayanlardan biliyorum hastaları.
Ara verildi
Duruşmaya 40 dakika araya verildi.
Aradan sonra Serdar Yüksel (örgüt yöneticiliğiyle suçlanıyor) savunmasını yapmak üzere sanık sandalyesine gelecek
Belediye çalışanı ilaçları hastaneyi sahiplendiği sormuş
Mahkeme başkanı, örgüt yöneticisi olmakla suçlanan Renas Kılıç’a (belediye çalışanı) “Sen nasıl hasta gönderiyorsun?” diye sordu. Kılıç şöyle yanıtladı: “İhtiyacı olan kişiye doktor adı veriyoruz. Yoğun bakım için değil zaten, yoğun bakıma ihtiyacı olmayan kişi yatamaz.”
‘Doktorlar maaşları düşük olduğu için para alıyorlar’
Kılıç’a ardından savcı sorular yöneltti:
- (Bebek için gelen oluyor mu? “Geliyor, istersen 1,5 verirsin” dediğin doğru mu?) Yenidoğanla ilgili her hastanenin hak ediş sistemi vardır. Bu durum Fırat bey ve Fehmi bey arasında olan bir mesele.
- (Her yenidoğanda gelen bebekten doktor para mı alıyor?) Evet çünkü doktorların maaşı düşük olduğu için.
Ardından ilaç satışıyla ilgili şu diyalog geçti:
Savcı: Tapenin devamında ilaç satış konusuna giriyorsun. Bu neyle ilgili?
Sanık: İlaç muhabbetini duyduktan sonra, aynı şeyi Özgür beye söyledim.
Savcı: O konu farklı, onu sormuyorum. Kimi ve hangi hastaneyi söylüyorsun?
Sanık: Reyap Hastanesi.
Savcı: Neden? Sen belediye çalışanısın.
Sanık: Reyap Hastanesi’ni sahiplendiğim için onun deposunu soruyorum.
Savcı: Reyap Hastanesi’nin deposundan sana ne? Neden ilgileniyorsun?
Sanık: Fehmi beyden (Fehmi Alperen) duydum. O yüzden konuştum.
Kılıç’ın savunması tamamlandı.
‘ En fazla belediyeyi zarara uğratmış olabilirim’
Örgüt yöneticisi olmakla suçlanan Renas Kılıç’ın savunması şöyle devam etti:
(Fırat Sarı’yla konuşmanda “Hastam az, 3-4 boşum var” diyorsun. Bunu neden senle konuşuyor) Biz belediye olarak özellikle eczane kısmıyla tüm vatandaşlara yardım ediyoruz.
(Aysel Yılmaz’la konuşmanda “Komisyon oranı kaç olacak?” diyorsun) Bu sağlık turizmiyle ilgili, Reyap’a gelen hastalarla alakalı bir konuşma. Yenidoğanla bağlantısı yok.
(Meral Bulut kim, onunla neden para konusunu konuşuyorsun?) Reyap Hastanesi muhasebecisi olabilir. Ancak bu konuşmayı hatırlamıyorum.
- Eşim bu olayları bilmiyordu. İki kez depremde kaldım. Bir insanın hayatıyla oynamak bu kadar kolay mı? Benim hedefim belediye başkanı olmaktı. Ama şimdi katil olarak anılıyorum. Medyada ‘katil’ olarak lanse ediliyorum. Katil damgası yiyorum. En fazla belediyeyi zarara uğratmış olabilirim. Cezaevinde de infaz koruma memurları kötü davranıyor, “Geç, kan şuraya” diyorlar. Terör bölgesinde çalışmış bir insanım ama şimdi bebek katili olarak anılıyorum.
‘Maddi durumu olmayan ailelere hastane konusunda yardım ettik’
Örgüt yöneticisi olmakla suçlanan Renas Kılıç’ın savunması devam ediyor:
- 2022’de belediyede çalışmaya başladım. Öncesinde Reyap Hastanesi’ni kurmuştuk. Daha sonra Esenyurt Belediyesi sağlık işleri müdürü oldum. Hastane’yle de bağlantım vardı. Ben ailemden uzakta yaşıyorum, bu yüzden bana sahip çıktılar. O dönemde mavi kod ve acil sorumlusu bendim. Belediyeye geçtiğimde hekim ihtiyaçları olduğunda destek veriyordum.
- Fırat Sarı benim çocuğum olduğunda benimle çok ilgilendi. Kızımla da hep ilgilendi. Bu nedenle Fırat beyle samimiyetim var.
- (Çete ile birlikte 112’yi devre dışı bırakarak para kazandığınız iddia ediliyor) Hakkımdaki suçlamayı biliyorum. Ancak 112 veya ambulans sistemi için bir protokol olması gerekiyor. Hiçbir hekim protokol olmadan hasta kabul edemez. Bana hiçbir hasta ya da hastane para verdiğini söyleyemez.
- (Tapelerde Yenihayat’tan hasta aldığınız iddia ediliyor) Oranın müdürü beni aradı, “Hasta var” dedi. Fırat beye ulaşamadıklarını söylediler. Ben de Fırat beyi aradım.
- (Hesabına gelen paraları açıklar mısın?) Onlar eski paralar. Daha önce ben Fırat beye borç para vermiştim. Hastane yetkililerine bile “Fırat’tan alacağım var” demiştim.
- (Fırat seni hasta kabulüyle ilgili arıyor, değil mi?) Evet, ben Fırat beye de söyledim. Dernekten gelen yabancı hastalar oluyor. Onlar için her zaman mavi kod verilerek sevk yapılıyor.
- (Fırat Sarı’yla konuşmalarında çevre hastanelere hasta gönderdiğin anlaşılıyor) Hangi hastane isterse, hastayı oraya gönderiyorum.
- (Mahkeme başkanı “Senin görevin hasta göndermek mi?” diye sordu) Hayır ama hasta yakınları bana veya ilçe başkanına geliyorsa, biz o zaman yardımcı oluyoruz. Maddi durumu düşük insanlar bizden yardım istediğinde hastanelere yönlendirme yapıyoruz.
- (“Mehmet her yere para veriyor, sen de verebiliyor musun?” diye Fırat’a soruyorsun) Başkaları birçok hekimle anlaşmalar yapıyor. Ben de Fırat’a “Bu parayı verebilecek misin?” diye sordum.
- Mahkeme başkanı Fırat Sarı’ya “Yok deme, başta kabul et, devam et” diyorsun) İnternetten 112 sistemine baktım. Eğer yeni doğan doktoru hastanede yoksa 112 hasta gönderemiyor. Sistemde görüyorlar. Ben buna dair konuşuyorum.
Renas Kılıç dinleniyor
Davanın 15’inci sanığı Renas Kılıç (örgüt yöneticisi olmakla suçlanıyor) savunma yapmaya başladı.
Mahkeme Esenyurt Belediyesi Sağlık İşleri Müdürlüğü’nde çalışan Renas Kılıç’ı dinlemeye başladı.
‘Tape kayıtları hukuka aykırı‘
Medikal muhasebeci Funda Özen’in avukatı şunları söyledi:
“Savcı Yavuz Engin, müvekkilimizin müdafiliğini müvekkil mali şubedeyken sona erdirmiştir. Bu nedenle müvekkilimizin mali şubede alınan ifadesi geçersizdir.
Müvekkil hakkında ilk dinleme kararı 18 Temmuz 2024’te verilmiştir. Bu tarihten önce elde edilen tape kayıtları hukuka aykırıdır ve usulsüz delil elde edilmiştir.”
Özen’in savunması tamamlandı.
‘Ben faturalandırma yapıyorum, tıbbi raporu değiştiremem’
Dördüncü duruşma 14’üncü sanık medikal muhasebeci Funda Özen’in savunmasıyla başladı.
NTV‘nin aktardığına göre yenidoğan yoğun bakımının faturalandırmasını yaptığını belirten Özen “Dolandırıcılıkla suçlanıyorum ama hiçbir para hareketim yok. Örgüt varsa da bilmiyorum. Sadece altı kişiyi tanıyorum. Onlarla da aynı hastanede çalıştığım için biliyorum” dedi.
Özen şöyle devam etti:
“Benim tıbbi bir raporu değiştirmek gibi bir durumum olamaz, basamaklarla bir ilgim yok. Ben faturalandırmayı yapıyorum. Ben hasta sevki prosedürünün nasıl yapıldığını bilmiyorum. Hekimler günlük olarak ilaçlarını isterler, eczacı birimi onaylandıktan sonra sisteme otomatik olarak düşer.
Yenidoğan yoğun bakımda epikriz raporlarını Hasan Basri’nin yazdığını ve doktor Fırat Sarı’nın kontrol ettiğini biliyorum. Faturalama işlemi bittikten sonra doktor onayı yapılır.
Ancak epikrizlerin nasıl hazırlandığını bilmiyorum. Epikriz raporları bize pusula sistemi üzerinden gelir. Bizim epikrizleri düzenleme yetkimiz yoktur. Fatura kesildikten sonra doktor onayı yapılır. Ben sadece Fırat Sarı’nın düzenlediği epikriz raporlarını gördüm.“
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***