Diyarbakır’da 21 Ağustos’ta evinden çıktıktan sonra kaybolan ve 19 gün sonra cesedi bulunan 8 yaşındaki Narin Güran’ın öldürülmesine ilişkin davanın geçen hafta yapılan ilk duruşmasında “neden?” ve “kim öldürdü” soruları yanıtsız kaldı.
Üç oturumda en çok suçlanan kişi, cesedi gömdüğünü söyleyen Nevzat Bahtiyar oldu. Ancak Bahtiyar, cinayeti Narin’in amcası Salim Güran’ın işlediğini iddia etti. Önceki gün sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar veren mahkeme, kararın gerekçesini “sanığın kaçma, saklanma, yakalanamama ihtimalinin bulunması” olarak duruşma zaptına yazdı.
Anne Yüksel, ağabey Enes, amca Salim Güran ile Nevzat Bahtiyar’ın sanık olarak yargılandığı davanın üç celsesi geçen hafta ara verilemeden peş peşe yapıldı. Sanıklar “iştirak halinde çocuğu kasten öldürmek” suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talebiyle yargılandı. İlk gün dört sanığın ifadesi alınırken sonraki günlerde 26 tanık dinlendi.
Cinayetin nasıl işlendiği Adli Tıp Kurumu raporlarıyla belirlendi, ancak kim tarafından ve neden işlendiğine dair bilgiye iddianamede yer verilmedi. Herkesin yanıtlarını merak ettiği “neden” ve “kim öldürdü” soruları, sanıklara ve bazı tanıklara da soruldu. Ancak sanıklar birbirini suçlarken bu sorular yanıtsız kaldı.
Duruşmanın son oturumunda Diyarbakır Barosu adına söz alan Avukat Aydın Özdemir, sanıkların sistematik hareket ettiklerini söyledi.
“Birçok tanık beyanında sabit olduğu üzere olay saatinin değiştirilmesi suretiyle maddi gerçeğin ortaya çıkmasını engellemişlerdir” diyen Özdemir, aile meclisi toplantıları hakkında çelişkili ifadeler bulunduğunu belirterek şunları dile getirdi:
“Dün Ali Rıza Güran ‘toplantı yaptık’ dedi. Yine Erhan Güran ‘toplantı vardı, Salim Güran katılmadı’ dedi. Bir toplantının var olup olmadığını bir aile neden gizler? Eğer gizleme olmasaydı nasıl bu kadar çelişkili ifade olurdu? Herkese soruyorum: En son ne zaman Whatsapp kayıtlarınızı sildiniz? Sadece Salim Güran silseydi normal olurdu. Ancak birçoğu kayıtlarını silmiş, bu şüphelidir.”
Amca Salim Güran’ın cinayet günü ne yaptığına dair hep çelişkili ifadeler verdiğine dikkat çeken Özdemir, anne Yüksek Güran ile ilgili “2 Eylül jandarma tutanağında anne ‘oğlum için ne yapabilirim?’ diyor. ‘Annenin Enes’i korumaya çalıştığı tespit edilmiştir’ diyor. Yüksel Güran bir röportaj veriyor ve ‘kızım kurstan giderken bir eşarptan bahsediyor’ diyor. O eşarp cansız bedeni ile beraber ortaya çıktı” diye konuştu.
Tanık R.A. düğümü çözecek mi?
Daha sonra söz alan Avukat Metin Arkaş ise tanıkların yakınlarını korumaya çalıştığını savundu. Arkaş, “Dosyada ifade veren tanıkların çoğu gerçeği ortaya çıkarmak yerine yakınlarını korumak üzere ifade vermiştir. Soruşturmanın yanlış seyretmesine sebep oldular” dedi.
Avukat Erdem Kaya da Salim Güran, Nevzat Bahtiyar ve kardeşi Vecdi Bahtiyar’ın işbirliği içinde hareket ettiklerini öne sürerek, R.A.’nın tanık olarak dinlenmesini istedi.
R.A.’nın dosyada kilit konumda olduğunu savunan Kaya, “Bu tanık, dosyada anahtar niteliği taşıyor. Bize göre Narin oraya götürülürken muhtemelen R.A. gözcülük yapıyordu. Buna dönük bir tutanağa değinmek istiyorum. 8 Eylül’de yapılan çalışmalar sonucu R.A. tutuklanıyor. Tutuklanma kararından sonra sevk edilmeyi beklediği sırada R.A. tutuklanmasının etkisiyle sinir patlaması yaşayıp ağlamıştır. Ağlamaklı olarak muhtar Salim’e küfür ediyor ve ‘Senin yüzünden başımız belaya girdi. Muhtar öğleden sonra yanımıza geldiğinde üzerinde temiz kıyafetleri vardı. Tarlada çalıştığı kıyafetler yoktu. İki ayağı suya girmiş gibi ıslaktı’ diyor. Bunun tanıklığı bizim için çok önemlidir” diye konuştu.
Mahkeme, Kaya’nın bu talebini kabul ederek, gelecek celsede R.A.’nın dinlenmesini kararlaştırdı. Mahkeme R.A.’nın yaşının küçük olması nedeniyle pedagog eşliğinde ifade vermesine karar verdi.
“Gerekirse kıyamet kopsun”
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı adına duruşmaya katılan Avukat Elif Aslı Şahin Torun da ifadelerdeki çelişkilere vurgu yaptı.
Şahin Torun, ifadelerin çelişkili ve birbirini korumaya yönelik olduğunu savunarak, “Bu nedenle tek bir sanığın bile serbest bırakılmaması gerekir. İştirak ve fikir birliği ile Narin Güran’ın öldürüldüğü açıktır. Tüm sanıkların en üst sınırdan cezalandırılmasını talep ederiz. Hiçbir çocuk en yakınları tarafından bu kadar yalnız bırakmamıştı. Bu yüzden takipçisi olmaya devam edeceğiz” dedi.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’ndan Avukat Abdullah Yılmaz da “İster mahkeme ister aile ister buradakiler olsun, bırakın adalet yerini bulsun. Gerekirse kıyamet kopsun” şeklinde konuştu.
Mahkemenin tutukluluk halinin gerekçesi nedir?
Üç gün boyunca gece geç saatlere kadar yargılama yapan mahkeme, sanıkların tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı 26 Aralık’a erteledi.
Yargılama sırasında dosyada bulunan “daraltılmış baz kayıtları” sık sık tartışma konusu oldu. Davadan haftalar önce Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Özellikle daraltılmış baz çakışmalarında, kimin, hangi dakikada nerede olduğu, hangi evin içerisinde kimlerle kimin beraber olduğu tek tek belirlenmiş durumda. Kimsenin şüphesi olmasın, teknolojinin son imkanları kullanılarak bu soruşturma yapıldı” açıklamasını yapmıştı.
Ancak sanık avukatları, daraltılmış baz kayıtlarının güvenilir olmadığını belirterek itiraz etti. Bunun üzerine mahkeme Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan, “Raporu hazırlayan kişilerin hangi yöntem ile hangi baz verilerini kullanarak hangi cihazlarla, hangi kriterlere uyularak, dayandıkları bilimsel tekniklerin neler olduğunu gösterir ve sapma payının olup olmama ihtimalini de belirtir ayrıntılı ek rapor aldırılmasına” karar verdi.
Mahkemenin, sanıkların tutukluluğunun devamı yönündeki kararında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 5. Maddesi ile 1982 Anayasasının 19. Maddesine atıf yapması dikkat çekti. Kararın gerekçesi tutanağa şöyle yansıdı:
“Tutuklu sanıkların üzerine yüklenen suçların CMK’nın 100/1 maddesinde sayılan katalog suçlarından olması, bu nedenle 5271 Sayılı CMK’nın 100/3 maddesine göre tutuklama nedeninin dosyada var sayılması, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 5. Maddesinde öngörülen geçerli şüphe sebeplerinin, 1982 Anayasasının 19. Maddesinde belirtilen kuvvetli belirtilinin ve CMK’nın 100/1 maddesinde öngörülen kuvvetli suç şüphesinin gösterir bilirkişi raporları, kriminal raporları, sanık beyanları ve baz verileri gibi somut delillerin dosya içerisinde mevcut olması müsnet suç için kanunda öngörülen cezanın alt ve üst sınırı nazara alındığında sanığın kaçma, saklanma, yakalanamama ihtimalinin bulunması nazara alındığından sanığın tutukluluk hallerinin ayrı ayrı devamına karar verildi”
Dönemin Baro Başkanı Eren’den özür mesajı
Dönemin Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, duruşma sırasında bazı hassas konulara değinmek zorunda kaldığını belirterek, özür mesajı yayınladı.
Eren, davanın takipçisi olacaklarını ifade ederek, “Dosyada maddi gerçeğin açığa çıkması için her cinayet dosyasında olduğu gibi duruşma esnasında zaman zaman hassas içerikte konulara değinmek zorunda kaldık. Bu mesleki mecburiyetle duruşma esnasında dillendirmek zorunda kaldığımız hassas içerikli konulardan dolayı üzdüğümüz ve incittiğimiz herkesten bizi anlamalarını diliyor ve şahsım adına her şeye rağmen yine de özür diliyorum. Maddi gerçeğin tüm yönleriyle açığa çıkması ve Narin için adaletin sağlanması için hukuk mücadelesi sözümüzü bir kez daha yineliyoruz” dedi.
Davanın ikinci gününde dönemin Baro Başkanı Eren, Narin’in otopsisinde aldığı kokuyu ömür boyu unutamayacağını söyleyince baba Arif Güran fenalaşarak hastaneye kaldırılmıştı.
Adalet Bakanı Tunç: “26 Aralık’a kadar deliller mahkemeye sunulacak”
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, bugün Ankara’da yaptığı açıklamada, tespit edilen yeni kamera görüntülerinin incelendiğini, mahkemenin tüm delilleri ve kayıtları değerlendireceğini söyledi.
“Devam eden bir yargılama süreci söz konusu” diyen Tunç, yargının gerekli hesabı soracağını ve dava sürecinin yakından takip edildiğini dile getirdi.
Bakan Tunç, 26 Aralık’a kadar hastane kayıtları gibi istenilen delillerin mahkemeye sunulacağını ifade etti.