Sezen SAYINALP
Geçtiğimiz günlerde Hasan Minhaj’ın son stand up gösterisi “Off With His Head”, Netflix’te yayınlandı. Bu, Minhaj’ın aynı platformda yayınlanan üçüncü stand up gösterisi. 2017 yılında yayınlanan “Homecoming Kid” ve 2022 yılında yayınlanan “The King’s Jester”, onu sahnede izleyemeyen seyircilerle de buluşturan kayıtlardı.
Minhaj yazarlık, yapımcılık, komedyenlik kariyerinde göçmen bir ailenin çocuğu olarak Amerika’da yaşamanın türlü yanlarını mesleğiyle buluşturan bir yol izledi; siyasette olup bitenlerin, dünyada meydana gelen gelişmelerin, coğrafyanın, azınlık olmanın, ayrımcılığın ve ırkçılığın toplum içindeki yansımalarının görünür olduğu bir komedi anlayışını benimsedi. Bu yüzden de gerçekleştirdiği bu üç stand up gösterisinde biyografik ögelere oldukça yer veren metinlerle karşımıza çıktı. Minhaj, kendi hayatından yola çıkarak batıda göçmen olma deneyiminin günlük hayattaki, eğitimdeki, işteki karşılıklarını trajikomik hikâyelerle biçimlendirerek hem günümüz dünyasının sömürgeci tablosunun acımasız gerçeklerini açık ediyor hem de vatandaşı olduğu Amerika Birleşik Devletleri’nin ikiyüzlü politikalarını her gösterisinde dile getiriyor. Hasan Minhaj’ın yazarlık ve komedyenlik kariyeriyle beraber yayınlanan son gösterisi “Off With His Head”ini de bu yüzden kaleme almak istedim. Ancak öncelikle Minhaj’ın hayatından kısaca bahsedeyim.
Hasan Minhaj, anne ve babası Hindistan’dan Amerika’ya göç ettikten sonra 1985 yılında Kaliforniya doğmuş bir yazar, yapımcı, aktör ve komedyen. Amerika’daki yaşamları başladıktan sonra annesi tıp eğitimini tamamlamak için bir süre Hindistan’a gidip orada kalıyor ve ardından tekrar Amerika’ya dönüyor. İlk gösterilerinde babasıyla Amerika’da yaşadığı dönemleri, annesinin eğitime verdiği önemi, yeniden bir araya gelişlerini, ardından kız kardeşinin de onlara katılmasını dinliyoruz.
Yukarıda da bahsettiğim gibi gösterilerinde biyografik ögelere oldukça yer veren Minhaj özellikle ilk iki gösterisinde bir stand up komedisinden fazlasını sunuyor izleyicilere. Sahnede sergilediği şovu tek kişilik bir oyuna dönüştürüyor. Bu oyunun içinde dünya düzenin faş edildiği sahneler de var, göçmenlerin maruz kaldığı ayrımcılığa dair türlü anekdotlar da. Minhaj her seferinde, seyircinin duyduklarının yarattığı şok etkisini etkili bir punch line ile (Punch line tabiri vurucu cümle diye çevrilebilir. Stand up komedilerinde anlatılan hikâyenin ya da şakanın tepe noktasını belirten yerdir.) tamamlayarak yaşadığımız dünyanın absürtlüğünü de gözler önüne seren bir yol izliyor. Evet bu dünya absürt ancak bu durum bizi umursamaz insanlara dönüştürecek bir boş vermişlik taşımıyor. Aksine Minhaj’ın bu absürtlüğün altını çizmesi, karşı karşıya kaldığımız haksızlıklara, ayrımcılıklara, eşitsizliğe, ırkçılığa ses çıkarmak için cesaret veriyor.
Kafkaesk bir dünyada muktedirin yaptıklarıyla oluşan sistem, bu düzenin içinde yaşamaya çalışan insanlar, cevaplanmayan tekrarlar, kötülükten beslenen ve sömüreni yücelten mekanizmalar… Hepsi bizi gerçeklikten koparan, dipsiz bir karanlıkla karşılaştıran kafkaesk düzenin elementleri gibi. Hasan Minhaj bu elementlerin gayet farkında. Ve onlara yenilmeyeceğini, yenilmememiz gerektiğini hissettirirken, düzenin parçası olmadan bu sistemin içinde yaşamaya çalışırken mücadele edeceğimiz ve nefes alacağımız anların da peşine düşen bir komedyen.
Gözlem gücü yüksek, siyasetle arasına çizgi çekmeyen, kişisel olanın politik olduğunu her hikâyesinde yeniden hatırlatan biri. O yüzden ilk iki gösterisinde Amerika’da Hindistanlı bir ailenin çocuğu olarak büyümenin ne demek olduğunu tek kişilik bir komedi oyunu gibi izleyicileriyle paylaşarak kendi gerçekliğini, kişisel olanın politik yanlarını sahnede görünür kıldı.
Herhangi bir tespit komedisinden çok daha derin ve öznenin deneyimini çok daha belirgin kılan bir yapı sundu metinlerinde. Bu sadece gösterilerinde geçerli olan bir durum değil.
2018-2020 yılları arasında yayınlanan haftalık şovu Patriot Act with Hasan Minhaj’da her bölüm vatandaşlığa, siyasi hayatta olup bitenlere, Amerika’daki sistemin sorunlarına dair hazırladığı araştırmalar ve gerçekleştirdiği röportajlarla sosyal ve siyasal hayatın absürtlüklerini gözler önüne seriyordu.
Araştırmalarla desteklediği bölümler onun kendine özgü komedisiyle birleşerek içinde bulunduğumuz trajikomik tablonun düşündürücü etkilerini daha da açık ediyordu.
Hasan Minhaj’ın son yayınlanan gösterisi “Off With His Head” de “Patriot Act with Hasan Minhaj”a yakın bir çizgide; onun ilk iki gösterisinde ortaya koyduğu ayrımcılık meselelerini de yeniden masaya yatırırken bir taraftan da yakın dönem siyasetine daha fazla yer veriyor sahnede.
Bu gösterisinin metnini bu iki aksı birleştirerek oluşturuyor. Böylelikle özellikle 2016, 2020 ve 2024 ABD Seçimleri’nin dinamiklerini anlamamızı kolaylaştıracak tespitler de sunuyor. Bu tespitlerin önemli bir bölümü gösterisinde tarif ettiği Bejistan kavramıyla ilişkili. Minhaj, Amerika’da bir Beyaz Amerika’nın bir Siyah Amerika’nın bir de Bejistan’ın olduğundan bahsediyor. Beyaz Amerika aşağı yukarı bildiğimiz gibi. Sömürüyle biçimlenen ABD tarihinde ayrıcalıklı olma hâllerini her dönem yaşayabilenleri kapsıyor. Siyah Amerika, köleliğin, ırkçılığın olduğu bir geçmişten gelen ve hâlihazırda modern kölelik biçimlerini görebildiğimiz, mikroagresyonun siyahlar üzerinde hüküm sürmeye devam ettiği bir Amerika. Minhaj’ın Bejistan kavramıyla işaret ettiği ise Uzak Doğu ve Orta Doğu’nun kapsadığı ülkelerden göç eden insanların oluşturduğu topluluk. Bu topluluk hem Amerika’nın göçmen politikalarının ne kadar ayrımcı ve eşitlikten uzak olduğunun faş edildiği bir farkındalık yaratıyor hem de hâlâ sürmekte olan savaşlarının, kıyımların acımasızlığını yeniden hatırlatıyor izleyenlere.
Özellikle 2024 ABD Seçimleri sonrasında seçmenlerin beklentileri, seçmen dinamikleri, göçmen karşıtı politikaların ayrımcılığı ve ırkçılığı nasıl körüklediği (sadece ABD’de değil dünyanın hemen hemen her yerinde) üzerine düşünülecek oldukça önemli kapılar açıyor Hasan Minhaj, “Off With His Head”de.
Sezen Sayınalp kimdir?
Bahçeşehir Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden mezun olmasının ardından sinema yazarlığıyla ilgili çalışmalara ağırlık verdi. Sinema ve psikoloji içerikli çeşitli dergilerde yazıları yayınlandı. Sinema içerikli online yayınlarda da sinema yazarlığı yaptı. Arka Pencere, Sinema Se7en Mecmua ve Psikesinema’ya yazılarıyla katkı sağladı.
Sinema ve psikoloji tutkusunun birleştiği kariyerine Bahçeşehir Üniversitesi’nde Sinema ve Televizyon yüksek lisans programı ile devam etti. 2019 yılında film eleştirmeni olarak başvurduğu 25. Saraybosna Film Festivali’nin Talent bölümüne seçildi. 2019 yılında SİYAD (Sinema Yazarları Derneği) üyesi oldu.
Yazarın dünyası ve nesillerin sesleri
Kadın dayanışması, Sara Ahmed ve Oyunbozan Feministler
Müzik, sahne ve gösteri
Ödül törenleri, kırmızı halılar ve konuşmalar üzerine
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***