Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında gündemi değerlendirdi.
Cumhur İttifakı ortağı MHP lideri Devlet Bahçeli’nin bugün tekrar PKK lideri Abdullah Öcalan’ı Meclis’e çağırması ve Erdoğan’ın yeniden seçilmesi için yeni bir anayasa yapılması açıklamalarına değinen CHP lideri Özel, “Büyük oyun var” diyerek şu açıklamada bulundu: “Bugün o oyunun ne olduğu ortaya çıktı. Anayasayı değiştirsek fena mı olur, Erdoğan bir daha seçilse ne olur. Bir al-vere girilmiş. Ya bir nihayete ermişler ya da tıkanmışlar. Şu anda ya şantajla ya da algı yönetimi ile karşı karşıyayız. Onların kitlesi Öcalan’a ip atınca da alkışlıyor, halı serince de alkışlıyor. MHP’den bahsediyorum. Milletin aklını, vicdanını küçümseyen bir yaklaşım var.”
Konuşmasını hem partililere hem de seçmenlere çağrı yaparak sonlandıran Özel, “Uyanık olalım, akıllı olalım, oyuna gelmeyelim. Teröre destek gibi görünecek görüntülere çok aç bir yandaş medya ordusu görevlendirilmiştir. Karşımızdaki polisler bizim vatandaşımızdır. Hiçbir polisimizi inciterek, jandarmamızı inciterek eylem yapmamak gerekir. Haklıyken haksız duruma düşmemeliyiz. Oyuna gelmeme oyununa gelmeyeceğim. Hakkımızı arayacağız ancak demokratik çerçevenin dışına çıkmayalım” dedi.
Özel’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Bu kürsüye ilk çıktığımda gündemimde diyabet hastası çocuklar vardı. Doğuştan şeker hastası. Devlet onlara şeker durumunun ölçülüp iğne yapılmasıyla ilgili masrafları karşılıyor. Bu iğne teknolojisi eski teknoloji. Türkiye’dekiler hariç dünyadaki çocuklar bundan kurtuldu. Sensör takılıyor, iğne olması gerekirse uyarı geliyor. Hatta ve hatta artık insilün pompası var insülün salgılanıyor. Her insülünden annenin, babanın doktorun haberi oluyor. bunu anlattım. Bakan çıkıp en kısa sürede sorunu çözeceğiz demişti. Bir yıl geçti hala çocukların parmakları deliniyor. Sayın bakan benim canım yanıyor, sözünüzü tutmanızı bekliyoruz.
2011 yılında girdiğim ilk günden grup başkanvekilliğini bıraktığım son güne kadar yetim ilaçla ilgili muhalefet şerhi yazan biri olarak söylüyorum; çocuklar ilaçlarını istiyor. nadir hastalıklarla boğuşanlar perişanlık çekiyor. Sağlık Bakanlığı bütçesinde grubumuz bunu savunmaya devam edecek. CHP iktidarında yetim ilaç politikası kalmayacak.
“BU PAZAR SEÇİM OLSA YÜZDE 34 CHP DİYOR”
Bir yıl geçti. Bir yılın sonunda bir kamp yapmak üzere Antalya’ya gidiyorduk ancak o sırada Esenyurt halkının seçilmiş başkanına darbe girişimi başlayınca kampı iptal ettik. Başında ve sonunda birer MYK toplantısı, grup toplantıları, yine tam gün bir parti meclisi toplantısıyla durumu ele aldık. Hiçbir partiye aidiyeti olmayan firmanın ortalama anketleriyle hepimiz inceledik ki CHP geçen sene bugün kararsızlar dağıtıldığında dahi en yüksek ölçüldüğünde 19, yüzde 13 en düşük durumda iken bugünden itibaren örgütümüzün kenetlenmesi ve aday belirlemede kadınlara, gençlere partimizin açtığı krediyle yükseliş sürüyor. Partinin oyu bir ay öncesinde yüzde 30’u geçiyor. Bu pazar seçim olsa sorusuna yüzde 34’lerde CHP cevabı geliyor. Sonra o büyük zafer geliyor… Ölçme, değerlendirme böyle bir şey. Veriye dayalı siyaset… Ben size ne Kilis ne Amasya ne de Manisa bıraktım müjdelemedik. O günden beri de aynı ortalamalara bakarak gidiyoruz. Parti kah düşmüş kah çıkmış. Ne zaman düşmüş? Eylül ayında. Biz içe kapanıp da kurultay konuşunca… Yine birbiriyle mi uğraşacak bunlar demiş millet. Ekim ayında yine birinci parti olduk.
“ÜÇ BÜYÜK SALDIRI VAR CHP VE TÜRKİYE’YE”
Üç büyük saldırı var CHP ve Türkiye’ye. Bir, Meclis Başkanını da dahil ederek yeni anayasa konuşalım. Cevabımız net. Hem Sayın Kurtulmuş’a hem Erdoğan’a dedik ki, mevcut anayasaya uymayanla anayasa yapılmaz, anayasa konuşulmaz. Vera babası tayfun’a ve Gezi tutuklularının hepsi ailelerine kavuşmadan, AYM kararlarına uyulmadan, bu tip işler asla ve asla olmadan, attığınız KHK’lı mahkeme kazanmış, onlar haklarına kavuşmadan yani tam bir anayasal uyum olmadan bu kapıyı çalmayın dedik. O kapı kapandı.
“İSRAİL SALDIRACAK MASKELERİNİ DÜŞÜRDÜK”
Biz asgari ücrete zam diyoruz. Asgari ücretin alım gücü düştü 10 bin liraya. Biz umutsuzluğu umuda çevirmeye çalışıyoruz. Aman dediler bunlar bütün anketlerde ileride. Anayasayla hem gündemi ele alacak hem de Tayyip Bey’in gönlünü yapacak. Sonra 3. Dünya Savaşı’nı konuşmaya, İsrail’in Türkiye’ye saldıracağını Meclis kürsüsünden söylemeye başladılar. Başta bazı liderlerin, bazı kıdemli siyasetçilerin de söylediği şey tecrübemiz sayesinde ortaya çıktı. Kapalı oturum yapılacak dedik. Eğer hak verirsek susacağız ve destek vereceğiz ama sen bunu siyaseten yapıyorsan; söylemediğini ifşa edeceğiz. Gördük ki orada hiçbir şey konuşulmadı. Konuşulmayanı ifşa ettik. Millet bunun korkuyu örgütlemek için olduğunu anladı. Kanun teklifi vardı. Hepimizden 60 milyar toplayacaktı. Bütçe var, koy lazımsa. Yok senden benden alacak. niye aidat, aidiyet yaratsın diye. Maskelerini düşürdük. Şimdi o kapalı oturumu eleştiren yok.
“ERDOĞAN’IN YENİDEN SEÇİLMESİ İÇİN ÖCALAN’I MECLİS’E GETİRMEK İSTİYOR”
Tehlike büyük denirken o sırada savunma sanayii fonu teklif edilirken, TUSAŞ’a yapılan hain terör saldırısının hangi algıyı pekiştirdiğini ve örgütün hangi amaca hizmet ettiğini de aklımızda tutalım. PKK’nın bu eylemi kime yarıyor bunu kenara not edelim. PKK’yı ve bunları tanımak açısından. Partimiz sürekli halkın gündemini konuşurken yeni bir saldırı ve hamle ülke gündemini meşgul etmeye başladı. Bahçeli önce el sıkıştı. Sonra Öcalan’ı kendi konuştuğu kürsüye davet etti. Bugün Bahçeli ‘Sözümün arkasındayım’ dedi. Esas bunu ömrüm boyunca saklayacağım aklındaki baklayı çıkarıyor. “Birbiriyle huzura kavuşamayanlar, birbirleri ile bir arada yaşayamayanlar ayrımcılığı nasıl giderecek? Bu kapsamda lazım gelen anayasal düzenlemeyi yapmak önümüzdeki görevler arasında olmayacak mı? Sayın Erdoğan güvencedir, milletin sevdalısıdır, bize göre tek seçenektir” diyor Bahçeli. “Bir kez daha seçilmesi doğal ve doğru değil midir” diyor. Erdoğan’ın kürk sorunu vardır. Bunlarca dost sorunu yoktur, Erdoğan’ın post sorunu vardır. Geçmişte “Balda tuz bulunmaz bir tek senden cumhurbaşkanı olmaz” dediği Erdoğan sırf bir kez daha başkan seçilsin diye Öcalan’ı Meclis’e getirmekten bahsetmektedir.
“ELİMDE ÖZER’İN TUTUKLANMASIYLA İLGİLİ ÜÇ YALAN VE DOĞRUSU VAR”
Bakın, her sabah belediyeye giden birini bir sabah telefonla çağırabilecekken, evden çıkışını bekleyip davet edebilecekken şafak operasyonlarıyla, FETÖ taktikleriyle balyozla kapıyı kırarken eşini ite kaka içeri giriyorlar. Yatak odasına polis giriyor. Uyumakta olan Ahmet Özer’i yatağında yorganını bizzat açarak kaldırıp gözaltına alıyorlar. Bu uygulama sadece canlı bomba ihtimali olması düşünülüyorsa yapılır. Eş zamanlı belediye kapısını kırıyorlar. Avukatlar gidiyor. Aramaya tanıklığa izin vermiyorlar. İmaj yok. Pek davanın aramada polis yok diye bozulduğu için FETÖ’cü süreçlerin bile ilerisinde işler yapıyorlar. Bizim avukatlara imaj vermiyorlar, bilgisayarı alıp bizim avukatlara bilgi vermiyorlar. Elimde Ahmet Özer tutuklamasıyla ilgili TRT ve AA’nın alet edildiği üç yalan ve doğrusu var. Bir; Ahmet Özer, DEM’lidir. Yalan, 10 yıldır CHP’li. Remzi Kartal ile görüştü diyorlar. İddiadır. Kayıt yok. Ama iki AKP’li vekilin Kartal ile yemek yemişliği var, fotoğraf var. Üç, hesabına kaynağı belirsiz para geldi deniyor. Yalan, kızının kira bedeli o para.
“ESENYURT’A ÜZÜLÜYORSAN MARDİN’E DE ÜZÜLECEKSİN”
Esenyurt’a üzülüyorsan Mardin’e de üzüleceksin. Biz CHP Cezaevleri ve Toplumsal Davaları İzleme Komitesi olarak MHP’den 1, o günkü BDP ve bugünkü DEM’den 4 milletvekili tutukluydu. DEM ve MHP milletvekillerini tek raporda birleştiren, demokrasiyi ve anayasal hakları savunan bir partiyiz. Tarih, o vekillerin FETÖ kumpasıyla içeride tutulduğunu, 17-25 Aralık’tan sonra Erdoğan’ın ordumuza kumpas kurmuşlar dediğini hatırlatmak gerek. Kayyum hangi partinin olursa olsun her demokratın karşı çıkması gereken bir sistemdir. İmamoğlu, genel başkanlardan randevu aldı. Fevkalade isabetli. TBB yönetim kurulu ziyaret etti. İçlerinde DEM’li, YRP’li, CHP’li var. Hepsi var. Yürekten teşekkür ederim randevu verenlere. İstenen randevu şahsi veya siyasi değildir. TBB diyor ki; ‘Gelin yönetime girelim. Eskiden AKP tek yönetiyordu, şimdi hepimiz yönetelim’ Bu yüzden fevkalade önemli gördüğüm bir girişim.
“KAYYUM KARARLARI SİYASİ KUMPASLARDIR”
İlk kayyum atandığında yüzde 51 ile geldi Ahmet Türk son seçimde ise yüzde 57 ile. Ne seçmeni ikna etmişsiniz ne de Ahmet Türk’ün demokratik zırhı içine işlemiştir. Kayyum kararları siyasi kumpaslardır. Bu milletin vicdanından dönmüştür. Ne yaparsanız yapın bu ülkenin gerçek gündemini unutturmaya izin vermeyeceğiz ve konuşacağız.
“GELDİKLERİNDE EN DÜŞÜK EMEKLİ EN AZ 8 ÇEYREK ALTIN ALIYORDU”
2002’de geldiklerinde en düşük emekli en az 8 çeyrek alıyordu. 2002’de 8 çeyrek alan maaş bugün 2.5 çeyrek alıyor. Asgari ücret 7 çeyrek alıyordu, bugün 3 çeyrek alıyor. KYK kredisi için Erdoğan “400 liracık” diyordu; çeyrek çeyrek altın alıyordu. İşte bunları konuşmamız lazım. Açlık ve yoksulluğu yaratan Erdoğan gitmesin, emekli bu rakamı duyup ayağa kalkmasın diye, öğrenci umutlarını çalan hırsızlara ‘Artık ben siyasetle ilgilenmiyorum, fırsatını bulursam yurtdışına gideceğim’ desin diye uğraşıyorlar. Bunları konuşmayı bırakmamaya, yakanızı bırakmamaya ant içtik.
“SOYLU’NUN TESBİHİNİN FATURASINI MARDİN HALKI ÖDEDİ”
OHAL KHK’sı ile kayyım yetkisi aldılar. O günden bugüne 149 kayyım atadılar. Siyasi sebepleri var. Alamadığı ili alıp ranta devam etmek için. Gidin gezin. Esenyurt kent suçları müzesi. 10 kat yerine 25 katlar, küçücük arsalara kocaman evler, altyapı korkunç ve Esenyurt’u o hale getirenler alıp talana devam etmek istiyor. Sayın Özer’in kimliği üstünden Kürtlere şantaja devam etmek istiyorlar. Mardin’e atanan kayyım bu ve bu da Süleyman Soylu. Birlikte gezerlerken kuyumcu seslenip ‘Sayın bakanım, size tesbih hediye etmek istiyorum’ diyor. Bu bildiğimiz kısım. Sonra bu kuyumcu kayyımın yönettiği belediyeye fatura kesiyor. Soylu, Eyüp Altın’ın kestiği faturayla tesbih almış. Sadece Soylu’ya da kesmemiş. 418 bin liralık hediye faturası. O kuyumcudan o kayyıma ve o kayyım ödemiş. şimdiki Spor Bakanına da kesiliyor ve bu faturalar ödeniyor. Soylu bu tesbih nerede? Faturasını Mardin halkı ödedi. İşte kayyım bu. Bunu yapmaya geliyorlar. Enkaz kaldırılmaya çalışılırken bir daha atıyorlar. Bugünün parasıyla o tesbih güya 350 lira, etmez.
Serbest Görüş:
“OYUNUN NE OLDUĞU ORTAYA ÇIKTI”
Baştan beri anlattığım sebeplerle bir el sıkıldı. İmkan vardı. Saygısızlık yapmadık, el sıkma kıymetlidir dedik. Terörü bitireceğiz dediler. Dünyada nasıl yapılıyorsa o yolla olması lazım dedik. Kürtlerin her birisi kendini benim kadar bu ülkenin sahibi hissedene kadar bu mücadeleyi vereceğiz dedik. Şeffaf, samimim ve mutabakatla olacak dedik. Şehit ailelerinin ve gazilerin rızası olmadan olmaz dedik. Bu ülkede anneler ağlamasın, Türkiye’nin bütün parası bu işlere değil; işsize, yoksula atsın dedik. Bir büyük oyun var. Bugün o oyunun ne olduğu ortaya çıktı. Anayasayı değiştirsek fena mı olur, Erdoğan bir daha seçilse ne olur. Bir al-vere girilmiş. Ya bir nihayete ermişler ya da tıkanmışlar. Şu anda ya şantajla ya da algı yönetimi ile karşı karşıyayız. Onların kitlesi Öcalan’a ip atınca da alkışlıyor, halı serince de alkışlıyor. MHP’den bahsediyorum. Milletin aklını, vicdanını küçümseyen bir yaklaşım var.
CHP’LİLERE ÇAĞRI: UYANIK OLALIM, AKILLI OLALIM, OYUNA GELMEYELİM
CHP’nin alacağı pozisyon ne olursa olsun, Kürtlere saygılı olarak, eşit yurttaşlığı savunarak Kürtleri de bu ülkenin bütünlüğünü savunan herkesi demokratik bir standartta buluşturmak mümkündür. Bunun adı CHP’dir. Uyanık olalım, akıllı olalım, oyuna gelmeyelim. Teröre destek gibi görünecek görüntülere çok aç bir yandaş medya ordusu görevlendirilmiştir. Karşımızdaki polisler bizim vatandaşımızdır. O polisin evine ekmek götürme mücadelesi vardır. Hiçbir polisimizi inciterek, jandarmamızı inciterek eylem yapmamak gerekir. Haklıyken haksız duruma düşmemeliyiz. Oyuna gelmeme oyununa gelmeyeceğim. Hakkımızı arayacağız ancak demokratik çerçevenin dışına çıkmayalım.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***