NECİP F. BAHADIR | YORUM
Firavun’dan Hz. Musa’ya; “… Şüphesiz ki seni hapse atarım.” (Şuara Suresi 29)
Hapis tehdidi bir Firavun özelliğidir. Kendisine mucizelerle gelen Hz. Musa ile başa çıkamayınca, ilk tepkisi, “Seni hapsettiririm!” tehdidi oldu. Ölüm ya da sürgün değil, hapis… Nerede muhaliflerini hapseden birini görürseniz, biliniz ki onda Firavun’un karakteri vardır. Bu kişiler ‘Musa’ görünümlü de olabilir fakat aldanmayın, Firavun’un çağımızdaki izdüşümüdür.
Firavun’un da sınırı var; o kadar da hadsiz değil. Kadınlara ve kız çocuklarına ilişmemiştir mesela. Yaşlılara dokunmamış, çaresizlere el kaldırmamıştır.
Sadece Firavun mu? Nemrud da farklı değil. Elini ve asasını kadınlara, ihtiyarlara kadar uzatmamıştır. Çağımızda Firavun’u ve Nemrud’u geride bırakanlara rastlandı. Kurnaz olanı ‘Musa’ gibi göründü.
“(Musa’nın kardeşi) Harun gibi geldi, Karun oldu.” Tespit ve teşhis doğru. Gelin görün ki bunu söyleyen daha sonra Karun’un suç ve günah ortaklarından biri oldu. Ne ortağı, mü’mini oldu. Hapishanelerin masum ve mazlumlarla dolu olduğu ülkelerin yönetiminde çağdaş Firavunlar vardır, Nemrudlar iktidardır. “Çağı gördük, ürperdik!” diyen şair haklı, Firavun’u Musa kılığında gördü çünkü.
Sözün geleceği yeri anlamış olmalısınız. Haberi duyduğumdan beri vicdanım isyan halinde… Yaşadıkları karşısında kendini eve hapseden 78 yaşındaki Melek İpek, sabaha karşı polis baskınıyla gözaltına alındı ve tutuklandı. Gerekçe, hakkındaki verilen mahkumiyet kararlarının infazıydı.
Yargıtay sözde mahkemenin mahkumiyet kararını onamış. Melek İpek, ‘silahlı terör örgütü’ üyesiymiş. Mahkeme hangi sözü ve eylemi dolayısıyla mahkumiyetine hükmetmiş? Ne hukuku ne adaleti… Mahkeme göstermelik, ‘majesteleri’ öyle istedi. O kadar. Ve üstelik bu gerçeği herkes biliyor.
Bir Amerikan filminden duyduğum bir cümleyi not etmiştim. Haksız yere hapsedilen filmin kahramanı, “Neden?” diye soruyor. Cevap ise çok ilginçti; “Yapabiliyorlar çünkü. Hapsedebiliyorlar. Buna güçleri yetiyor.”
İlla da bir ‘gerekçe’ aranmaz. Nitekim bugün Türkiye’de mahkeme kararları saçma sapan sudan gerekçelerle dolu. Melek İpek de onlardan biri.
Neden tutuklandı? Yapabiliyorlar çünkü!
Ben yine de sormak istiyorum. Belki kabinde vicdan kırıntısı kalanların yüreğine dokunur; Melek İpek ne suç işlemiş olabilir Allah aşkına? Yasaların suç saydığı hangi sözü söylemiş, hangi eylemi yapmış olabilir? Dosyasında var mı bir suç belirtisi? Tespihten başka eline ne almış? Öyle olsaydı, AKP medyası yeri göğü inletirdi. Emin olun, Melek İpek herhangi bir suçun mahkumu değil.
Melek İpek’i siyaset çevreleri iyi tanır; özellikle de AKP kadroları… Rahmetli eşi Ali İpek, Süleyman Demirel’le politika yaptı. Emine Erdoğan, bilmem kaç kez evinde misafir oldu. Ekmeğini yedi, çayını, kahvesini içti. Anadolu coğrafyasında yaşayan, bir fincan kahvenin 40 yıllık hatırı olduğunu bilir. Nerede bu hatır? Emine Erdoğan haberi duyunca, acaba ne hissetti? Bir cümlesi oldu mu?
Hayrünnisa Gül, Melek İpek’in müdavimlerindendi. İlgisini zor zamanlarda da esirgemedi. Selam verdi, hal hatır sordu. Hayrunnisa Hanım’ın çok rahatsız olduğunu biliyorum. “28 Şubat’ta yaşamadıklarımızı bize yaşattılar.” dediği bir dönem bu. Elinden bir şey gelir mi? Zulme, kör ve sağır kalan eşi Abdullah Gül’ü harekete geçirebilir mi? Hayrunnisa Hanım’ın sesi evin duvarları arasında kalmamalı, ülke sathına yayılmalı. Yoksa o da sessiz kalanlar zincirine bir halka olur.
Melek İpek’in oğlu Akın İpek duyurdu haberi; “Annem şu an Sincan’a götürülüyor. Şoku atlatmaya çalışıyorum. Sabah bir anda götürmüşler. Evden çıkmıyordu zaten. Yürüyecek hali de yok. Yaşı ileri. Kaç hastalığı var sayısını bilmiyorum…”
Şoku yaşayan sadece o mu? aklı ve vicdan sahibi herkes şok içinde. Ülke ‘Bu kadarı olabilir mi?’ safhasını çoktan geçti. Artık hiçbir olay, hiçbir gelişme şaşırtmıyor insanı.
Melek İpek’in şok yaşadığını sanmıyorum. Herkesin sınandığı süreçten dik duruşu ve alnının akıyla çıktı. Şu sözlerine bakar mısınız; “Ben Sütçü İmam’ın torunuyum. Bizim ailemizde şehitler var, gaziler var. Asla ve asla yılmıyorum. Dürüst olduktan sonra Allah’tan korkan hiç kimseden korkmaz.”
Var mı daha ötesi? Melek İpek için şereftir. ‘Yattığı yerde güller bitecek.’ Türkiye için utanç… AKP ve destekçileri için ise ‘zillet’.
Bülent Arınç bir zamanlar, “Melek İpek bir iyilik meleğidir. Bugün olsa yine elini öperim.” demişti. Arınç, İpek’in devri iktidarlarının bir mahpusu olduğunun farkında mı acaba? Ey Bülent Arınç! Öptüğün o ellere AKP hukuku ‘kelepçe’ taktı. O kelepçeler vicdanına dokunmadı mı? Nedir bu sessizlik? Adalet ve vicdan sadece senin damadın ve kızın için mi? Melek İpek’in, kızından ne farkı var? Dilinle konuşmak yetmez, elinle düzeltmek için ne yapacaksın?
AKP’ye ‘1 oyluk destek’ verenlerin vicdan terazilerinde Çetin Doğan ve Melek İpek tartıya çıkmayacak mı? Çetin Doğan, 28 Şubat sürecinin en sivri generallerindendi. Abdullah Gül’ün başbakan olarak katıldığı askeri şura toplantısında milli irade ve demokrasiye olan hazımsızlığını gösterdi. Ama Erdoğan, müebbet hapse mahkum olan Çetin Doğan’ı affetti, dışarı çıkardı. Gerekçe ‘kocamışlık ve hastalık hali!’ Aynı Erdoğan Melek İpek’i içeri aldı. Melek İpek çok mu genç, çok mu sağlıklı? Dosyası Çetin Doğan’dan daha mı ağır? Çetin Doğan ‘af talebinde’ de bulunmadı, çıktıktan sonra teşekkür etmedi. “Af söz konusu değil, Erdoğan’ın anayasal görevi bu!” dedi. Buna rağmen Erdoğan inisiyatif kullandı.
Erdoğan’a da seslenmek isterim ama faydasız; yüreğinde vicdandan eser kalmadığı, merhamet duygularını bütünüyle yitirdiği, söz ve uygulamalarıyla sabit. Onun için onu vicdansızlığıyla baş başa bırakalım. AKP’ye omuz verenlere, destek çıkanlara sormak isterim; bu hukuk içinize siniyor mu? Vicdanınız bu kadar adaletsizliği kaldırabiliyor mu? Vicdan teraziniz Çetin Doğan’ı dışarı, Melek İpek’i içeri alan AKP hukukunu tartmayacak mı?
Bu kadar hukuksuzluk, insafsızlık ve adaletsizlik karşısında ses yükseltmek için daha ne olması lazım? Haydi dosyalardan bihabersiniz. Bakın karşınızda elle tuttuğunuz, gözle gördüğünüz somut iki örnek var; Çetin Doğan ve Melek İpek… Bu nasıl bir adalet ve hukuk anlayışı ki gerçek suçlu özgür, masum mahpus. 1 oyluk da olsa payınıza, defterinize bu zulmün, adaletsizliğin ‘sorumluluğu ve günahının’ not düşüleceğinin farkında değil misiniz?
Sakın ola, ‘1 oyluk vebali’ küçümsemeyin, öylesine ağır bir yük ki, 1 dirhemi omuzlarınızı çökertebilir. ‘Adalet terazisini’ Erdoğan değil, ancak sizin ‘eliniz ve diliniz’ düzeltebilir. Bu da mı uyandırmayacak derin uykudan?
Yaz tarih; ‘AKP hukukunda Çetin Doğan dışarı, Melek İpek içeri…’ diye. Uzaktan seyreden, sessiz kalan sözde dindar yığınları da not et… Bu yazı da tarihe bir dilekçe olsun, vakti geldiğinde işleme alınmak üzere postalanan…
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***