Kıbrıs’ta Rum tarafıyla Türk tarafı arasındaki toprak mülkiyeti geriliminde, kuzeyde yatırımı olan iş insanlarına yönelik tutuklamalar nedeniyle, bugün Lefkoşa’daki Metehan Sınır Kapısı’nda protesto gösterisi yapıldı.
Kıbrıs sorununda BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in özel temsilci olarak görevlendirdiği Maria Angela Holguin Cuellar’ın, iki taraf arasında uzlaşma zemini arama çabaları devam ediyor. Ancak Rum tarafında, kuzeydeki yatırımcılar aleyhine davalar arttı.
Türkiye ve KKTC vatandaşlığının yanısıra İsrail vatandaşlığı da olan İzmir doğumlu iş insanı Simon Aykut’u 10 Haziran’da tutuklanmasına karar verilmesinin ardından, Rum tarafı son günlerde kuzeyde emlak yatırımlarına sahip kişileri dava ediyor.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) tarafında ise, “Hakların Korunması İnisiyatifi” platformu çatısı altında buluşan sivil kuruluşlar, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından yürütülen tutuklama sürecine tepki göstererek, uluslararası topluma seslenmek üzere bugün öğle saatlerinde sınırdaydı.
Kıbrıs Türk Ticaret Odası, Kıbrıs Türk Sanayi Odası, Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği, Kıbrıs Türk Otelciler Birliği, Kıbrıs Türk Barolar Birliği ile Kıbrıs Türk Emlakçılar Birliği gibi sivil toplum kuruluşları, bugün ortak yazılı açıklamayla Rum tarafını ekonomik açıdan Kıbrıslı Türkler’i çıkmaza sürüklemekle suçladı.
İleri yaşı nedeniyle sağlığı bakımından serbest bırakılması talep edilmesine rağmen Simon Aykut’un tutuklu yargılanmasında ısrarcı olan Rum tarafının, Avrupalı iş insanlarıyla ilgili yeni tutuklama kararları alması, protesto edildi.
Kıbrıslı Türkler’in yanısıra kuzeydeki şirketlerde çalıştıklarını belirten farklı ülkelerden adaya gelmiş çalışanların da katıldığı eylemde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) etkili yol kabul ettiği KKTC’deki Taşınmaz Mal Komisyonu’nun mülkiyet haklarını çözümlemesi girişimine, Rum tarafının saygı göstermesi talep edildi.
Güney Kıbrıs’ta davalar, “işgal altındaki topraklarda mülk gaspı” gerekçesiyle açılıyor ve KKTC bünyesinde Taşınmaz Mal Komisyonu aracılığıyla Rumlar’a çözüm önerileri sunulması geçersiz kabul ediliyor.
2006’da faaliyete geçen Taşınmaz Mal Komisyonu, mülklerini geri almak isteyen Kıbrıslı Rumlar’ın mülkiyet davalarını, potansiyel olarak AİHM’e ulaşmadan önce ilk adım olarak karara bağlamak üzere kuruldu.
Rum tarafının “Kıbrıs Türkü’nü ekonomik açıdan yok etmeye dönük çaba harcadığı” ileri sürülen eylemde, “Kıbrıslı Türkleri yok edemeyeceksiniz” pankartıyla “Niyet varsa yol vardır. O yol Taşınmaz Mal Komisyonu’dur”, “EU keep your promise, lift the isolations (AB sözünü tut, izolasyonlarını kaldır” yazılı Türkçe ve İngilizce dövizler taşındı.
Eylemcilerden bazıları “Free Simon Aykut (Simot Aykut’a özgürlük)” yazılı tişörtler giydi.
VOA Türkçe’nin mikrofon tuttuğu eylemciler arasında Sri Lanka gibi ülkelerden adaya inşaat sektöründe çalışmaya geldiklerini ve yaşanan süreçten dolayı endişe ettiklerini belirten çalışanlar da vardı.
“Kıbrıs’taki mülkiyet sorunu, uluslararası insan hakları ve adalet sorunudur”
Birleşmiş Milletler (BM) ile Avrupa Birliği’nin (AB) ilgili birimlerine bugün yazılı olarak da iletilecek basın açıklaması, Metehan Sınır Kapısı’ndaki eylemde İngilizce, Türkçe ve Rumca dillerinde okundu.
Açıklamada, “Kuzey Kıbrıs’taki taşınmaz mal sorunları ve bu konudaki adaletsizlikler, yalnızca Kıbrıs’ta yerel bir sorun olmanın ötesinde, uluslararası insan hakları ve adalet açısından büyük önem taşımaktadır. Kıbrıslı Türkler’in, Kıbrıs sorunun mülkiyet dahil tüm unsurlarını çözüme kavuşturacak Annan Planı referandumu ve Crans-Montana müzakereleri sürecindeki sürekli ve samimi çabalarına rağmen, halen kapsamlı bir çözüme ulaşamamış olmamız büyük bir üzüntü kaynağıdır. Kıbrıs Rum toplumunun uzlaşmaya yanaşmaması, bu çıkmazın temel sebebidir. Ne yazık ki, bugüne kadar Kıbrıslı Türkler’in izolasyonunu ortadan kaldıracak herhangi bir elle tutulur girişim yapılmamıştır” mesajı verildi.
Kıbrıs Rum kesimine AİHM’in kabul ettiği Taşınmaz Mal Komisyonu’nu kabul etme mesajı
Açıklamada, Kıbrıs’taki mevcut statüko kapsamında geçmişte Kofi Annan’ın BM planına “evet” diyen KKTC’nin izole edilmesine rağmen Güney’in AB üyesi olması nedeniyle iki taraf arasında gerilimi arttıran gelişmeler yaşandığı belirtildi.
“Kıbrıs Rum liderliğinin Kuzey Kıbrıs’ta faaliyet gösteren iş insanlarına karşı başlattığı son hukuki eylemlerden derin endişe duymaktayız. Taşınmaz mal sorunlarının çözümü için, AİHM tarafından etkili bir yol olarak kabul edilen Taşınmaz Mal Komisyonu (TMK) etkin bir karar mekanizması sağlamaya devam etmektedir. TMK, AİHM tarafından onaylanmış olup, mülkiyet taleplerinin çözümünde adil ve etkili bir yol sunmaktadır. Kıbrıs’taki mülkiyet sorunları, doğrudan Kıbrıs sorunuyla bağlantılıdır ve kapsamlı müzakerelerle ele alınmalıdır. Ancak, Kıbrıslı Türkler ve diğer yabancı yatırımcılara yönelik tutuklama ve ceza davası tehditleri, kesinlikle bir çözüm yolu değildir ve AİHM kararlarıyla da çelişmektedir. AİHM’nin verdiği kararlar, TMK’nın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile uyumlu olduğunu doğrulamaktadır” denilen açıklamada, bu nedenle, Kıbrıslı Rumlar’ın KKTC’deki mülkiyet talepleriyle ilgili olarak tüm yasal yolları tüketmeden doğrudan mahkemelere başvurmaması gerektiğine dikkat çekildi.
Açıklamada ayrıca, “Simon Aykut adındaki 74 yaşındaki bir iş insanının haksız yere tutuklandığı ve zor koşullar dahilinde gözaltında tutulması ve akabinde Ewa Künzel, Ilona Lesko ve Melinda Ladanyi isimli iş insanlarının tutuklanması, yalnızca temel insan haklarını ihlal etmekle kalmayıp, aynı zamanda Kıbrıslı Türk iş insanlarının ekonomik durumlarını ve Kıbrıs Türk ekonomisinde önemli bir aktör olarak varlıklarını olumsuz etkilemektedir” ifadesi kullanıldı.