Çözüm süreci döneminde İmralı’ya giden heyette yer alan dönemin HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin DEM’e uzattığı elle başlayan yeni tartışmaları değerlendirdi. Son günlerde yaşanan gelişmelere yeni bir süreç demenin mümkün olmadığını söyleyen Baluken, “‘Süreç sancısı’ tanımı daha doğru olur kanaatindeyim. Bu sancı, vücutta ihtiyaç duyulan bir şeyin yokluğuna bağlı olarak ortaya çıkan sancılar misali çözüm sorunsallığına işaret edebildiği gibi miadı yaklaşmış bir doğumun habercisi de olabilir. Temennimiz ikinci olasılığın gerçekleşmesi, yaşanan gelişme ve tartışmalardan sonra yeni bir sürecin şekillenmesidir” dedi.
ANKA’ya konuşan İdris Baluken’in açıklamaları özetle şöyle:
“Çözüm Süreci görüşmelerinde yer alıyordunuz. Son gelişmelerle birlikte şu an yine bir süreçten bahsedilebilir mi?
Bu aşama itibarıyla, son günlerde yaşanan gelişmelere yeni bir süreç demek mümkün değil. ‘Süreç sancısı’ tanımı daha doğru olur kanaatindeyim. Bu sancı, vücutta ihtiyaç duyulan bir şeyin yokluğuna bağlı olarak ortaya çıkan sancılar misali çözüm sorunsallığına işaret edebildiği gibi miadı yaklaşmış bir doğumun habercisi de olabilir. Temennimiz ikinci olasılığın gerçekleşmesi, yaşanan gelişme ve tartışmalardan sonra yeni bir sürecin şekillenmesidir. Her durumda çözüm sürecinin kriminalize edildiği 9 yıllık bir dönemden sonra bu gelişme ve tartışmaların başlamış olmasını olumlu görmekteyim.
Bahçeli’nin DEM Parti’ye ilişkin sözlerini ve Öcalan’a yönelik çağrısını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Devlet Bahçeli’nin gerek tokalaşma gerekse de verdiği mesajlarla ortaya koyduğu siyasi tavır, uzun bir süreden sonra yoğun bir gündemle, Kürt meselesinin demokratik ve barışçıl yöntemlerle çözümü tartışmalarını beraberinde getirdi. Niyetten ve nihai amaçtan bağımsız olarak bu durumun önemli olduğu kanaatindeyim. Gerek DEM Parti’nin gerekse de Sayın Öcalan’ın muhataplık pozisyonu her ne kadar bu tartışmalardan azade bir şekilde orta yerde duruyor ise de bu duruma doğrudan karşı pozisyonda olan bir siyasi lider tarafından bunun dillendirilmiş olması, kamuoyunu daha rahat bir tartışma zemininde meseleyi ele almasına imkan sağladı.
Bahçeli’nin söyledikleri kısmi düzeyde usuli bir doğrultuya tekabül etmekle birlikte, esas itibarıyla veya pratik düzeyde reel politiğe uymayan yönler de barındırıyor. Şu aşamada ne görmezden gelinebilecek ne de tümüyle olumlanabilecek bu tutumun yapıcı düzeyde gelişim göstermesini temenni edebiliriz.’
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, ‘Özgür Özel’e teşekkürler, CHP’siz bu iş olmaz’ dedi. Siz de CHP’siz olamayacağını düşünüyor musunuz?
CHP gerek kurucu parti olması gerekse de ana muhalefet işleviyle ülkedeki siyasi atmosferin önemli aktörlerinden biri pozisyonundadır. Son yerel seçimlerde birinci parti olma özelliğini de göz önüne getirdiğimizde, CHP’nin kurumsal tavrının, Türkiye’nin temel meselelerinde ne anlama geldiği iyiden iyiye anlaşılır. Kürt meselesinin demokratik ve siyasi çözümünde CHP’nin sunacağı destek, olası bir süreci iktidarın insafından kurtarma açısından oldukça kıymetlidir. Özgür Özel’in yaptığı açıklamalar bu bağlamda önemli ve son derece değerlidir. Eş Genel Başkanımızın yaptığı teşekkür de bu anlamda adrese teslim, isabetli bir tespittir. Süreç içinde CHP içindeki çeşitli kliklerden veya parti dışındaki bir takım ulusalcı çevrelerden gelecek olan statükocu ve sığ baskılara karşı, CHP yönetimi yeterli direnci gösterirse, sadece Kürt meselesinde değil, Türkiye’nin pek çok temel meselesinde önemli bir çözüm ivmesi yakalanabileceği kanaatindeyim.
Siyasete aktif olarak dönmek istiyor musunuz?
Şu anda siyasi hakları askıya alınmış ve memnu hakları iade edilmemiş bir konumdayım. Görünür siyasi vitrinde yer almam bu anlamda zaten mümkün değil. Ayrıca geçmişteki siyasi çalışma ve konuşmalarımdan ötürü devam etmekte olan yargısal süreçler var, onları takip etmekteyim. Bunlara rağmen siyasetten kopuk değilim. Siyasi gelişmeleri ve ülkenin içinde bulunduğu durumu yakından takip etmekteyim.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***