MHP lideri Devlet Bahçeli’nin PKK lideri Abdullah Öcalan’a “Gelsin Meclis’te konuşsun, örgütün lağvedildiğini açıklasın” yönünde yaptığı çağrının akabinde çok kritik bir ifade daha vardı. Bahçeli, Öcalan’a özgürlük yolunu açacak hukuki bir öneride de bulunuyordu: “Umut hakkına başvursun.”
Bahçeli’nin ömür boyu müebbet hapis cezası alanların bir gün cezaevinden çıkabilmesini sağlayacak hakka işaret etmesiyle birlikte siyasi tutuklular için genel af iddiaları da tartışılmaya başlandı. Ankara’nın deneyimli gazetecilerinden Murat Yetkin, HDP’nin esli eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Gezi tutukluları Osman Kavala ve TİP vekili Can Atalay’ın tutukluğu olduğunu hatırlattı ve ortamın siyasi genel affa müsait göründüğüne dikkat çekti. Ancak Yetkin, bu affın Gülen cemaati nedeniyle tutuklu olanların da serbest bırakılacağı nedeniyle çıkarılmadığı iddiası üzerinde durdu.
Murat Yetkin, “Ortam bir siyasi genel affa müsait görünse de iktidar açısından da muhalefet açısından da bunun önünde bir de ‘FETÖ meselesi’ bulunuyor. Fethullah Gülen öldü ama örgütü duruyor. Ama belki Hakan Fidan-Yaşar Güler- İbrahim Kalın üçlüsü ona da bir formül üretebilir” dedi.
Yetkin’in yazısından bazı bölümler şöyle:
“O aşamada MHP’nin başvurusuyla Anayasa Mahkemesi’ndeki kapatma davası kararını bekleyen HDP’nin yerine kurulmuş DEM Parti’nin, Bahçeli’nin çıkışıyla paralellik gösteren girişimleri vardı. Örneğin, HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, daha Bahçeli 1 Ekim TBMM açılışında kalkıp HDP’lilerin elini sıkmadan bir gün önce, 30 Eylül’de, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın hapiste 25 yılını doldurduktan sonra tahliye ihtimalini gündeme getirecek İnfaz Tasası değişiklik önerisini Meclis Başkanlığına sunmuştu.
Bu öneri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Öcalan’ın avukatlarının başvurusu üzerine 2014’te aldığı “Umut hakkı” kararına dayanıyordu. “Umut hakkı” geniş kamuoyu tarafından Bahçeli’nin 22 Ekim’deki çıkışıyla duyulacaktı.
Demirtaş’ın bu gelişmelerden haberli olduğu, Özel’in de haberli olduğu ve bu cezaevi ziyaretinin de bu çerçevede yapıldığı iddiaları, özellikle de Bahçeli’nin çıkışı ardından ortaya atıldı. Özel görüşmelerinde böyle bir izlenim almış mıydı?
İzlenimin ötesinde açıkça sormuştu Özel. Hayır, bu konularda hiçbir şekilde bilgilendirilmemişti. CHP yönetiminin de bu gelişmeler üzerine önceden bilgilendirilmesi söz konusu olmamıştı.
“TUSAŞ saldırısının “süreçle” ilgisi olmadığını öne sürse de Türkiye’nin en önemli silah savunma sanayii tesislerinden birine saldırıyı aylardır planladığını açıkça söyleyen PKK’nın lideri Öclan’ın gelip Meclis’te konuşturulması istenirken, örneğin eline silah almamış Gezi mahkûmu Can Atalay’ın milletvekili yemini etmek için Meclis’e gelmesine izin verilmemesi, bugünlerde edilen parlak sözlerin sırmalarını döken bir çelişki.
“Dün girmiş, yarın çıkacak” gibi hapiste tutulan Demirtaş’ın, Osman Kavala ve diğer Gezi mahkûmlarının durumu da öyle.
Ortam bir siyasi genel affa müsait görünse de iktidar açısından da muhalefet açısından da bunun önünde bir de “FETÖ meselesi” bulunuyor. Fethullah Gülen öldü ama örgütü duruyor. Ama belki Hakan Fidan-Yaşar Güler- İbrahim Kalın üçlüsü ona da bir formül üretebilir.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***