ERSAN KIRLI | BRÜKSEL TR724
Dünya’daki sayılı üniversitelerden biri olan Belçika’daki KU Leuven üniversitesinden Profesör Johan Leman, 23 Ekim’de Fethullah Gülen ve Hizmet hareketi ile ilgili TR724’e bir mülakat verdi.
Fırsatlar eşitliği ve ırkçılığa karşı mücadele merkezi’nin (CGKR) eski direktörü olan sosyal ve kültürel antropoloji profesörü, ayrıca KU Leuven’deki Fethullah Gülen Kültürlerarası Çalışmalar Kürsüsü’nün de direktörlüğünü yapmıştı.
Eğitime büyük önem veren biriydi
Fethullah Gülen ile ilgili görüşleri sorulduğunda Profesor Johan Leman şu ifadeleri kullandı:
Sayın Fethullah Gülen hakkında özellikle hatırladığım şey, onun düşüncelerinde gelişim gösteren biri olduğudur. Projesindeki derin sürekliliği anlamaya çalışmak gerekiyor ve derin süreklilik olarak ben şunları görüyorum;
Öncelikle barışçıl bir topluma ulaşmak için farklı dünya görüşleri arasında pozitif açıklığın önemini oldukça hızlı bir şekilde fark eden biriydi. Ayrıca ebeveynlerin katılımı da dahil olmak üzere eğitime büyük önem veren biriydi. Milyonlarca insana bu bilinci aşılayabilmiş olması büyük bir karizma ve organizasyon yeteneğini ortaya koymakta. Hareketinin bundan böyle ağırlıklı olarak ABD’den yönlendirileceğini ve kendisinin de bunun farkında olduğunu düşünüyorum.
–Fethullah Gülen’in vefatıyla ilgili kişisel duygu ve düşünceleriniz nelerdir? Ölüm haberine ilk tepkiniz ne oldu ve kişisel olarak onu nasıl hatırlayacaksınız?
İlk tepkilerimi anlamak için, KU Leuven’de Gülen kürsüsüne direktörlük yapmış olmama rağmen, hiçbir zaman Hizmet hareketinin bir üyesi olmadığımı göz önünde bulundurmalısınız.
Vefatına ilk tepkilerim mi? Benim için pek de sürpriz olmadı. Kendisiyle 2016 yılında Pensilvanya’da tanışmıştım ve ciddi sağlık sorunları olduğunu o zaman anlamıştım. Dolayısıyla, ölümü geleceğini bildiğim bir şeydi. Vefatını duyduğumda hissettiğim ilk duygu üzüntü oldu. Sıfırdan böylesine güçlü bir hareket inşa etmek, bu hareketin büyüdüğünü görmek ve ardından hayatının son yıllarını anavatanına dönemeyerek, orada medyanın çoğu ve kamuoyunun bir kısmı tarafından dışlanarak geçirmek, anavatanında ona sadık olanların ise sessiz kalmaktan başka bir şey yapamıyor olması zor olsa gerek.
Erdoğan hakkında tek bir kötü söz söylemedi
Evet, hala iyi niyetli olduğuna inandığım biri için üzüntü duydum. Ama yanılıyor da olabilirim elbette. Sonuçta onunla sadece bir saat konuştum. Bu bir saatlik konuşma sırasında çok mütevazı bir insan gibi görünüyordu ve bana söyledikleri çok açık fikirli, son derece dindar, ancak çok ılımlı bir Müslüman alimin sözleriydi. Sözde darbeden sadece birkaç hafta önce gerçekleşmiş olmasına rağmen, bu bir saat boyunca Sayın Erdoğan hakkında tek bir kötü söz söylemedi. Bu konuda ne hissediyorum? Ben o kadar naif miyim? Yoksa anlatılanların çoğu varsayımlara mı dayanıyor? Ölüm haberini duyduğumda ilk düşüncelerim bunlar oldu.
-Hizmet Hareketi ya da Fethullah Gülen’in kendisi ile ilgili kişisel deneyimlerinizden bazılarını paylaşmak ister misiniz? Onun mirası hakkında ne söylemek istersiniz?
Bu konu sorulduğunda her zaman Hizmet’in bir sivil toplum kuruluşu olarak kalmasını ve siyasi arenaya girmemesini umduğumu söyledim. Kendimi gördüklerimle, yani Belçika’daki Hizmet’le sınırlıyorum. Onların, örneğin Sant’Egidio’nun Katolik çevrelerde faaliyet göstermesine benzer bir hareket olarak hareket ettiklerini gördüğüme inanıyorum. Bu hareketi, dinler arası diyaloğa güçlü bir şekilde odaklanan (her iki hareket de bunu yapıyor) ve Hizmet’in (Sayın Gülen’in etkisi altında) tipik özelliği olan eğitime odaklanan Sant’Egidio ile karşılaştırıyorum. Bu yönler her iki harekette de ilginç bulduğum yönler olmaya devam ediyor.
Hizmet, kült bir yapı değil
Her iki hareketin de bir motivasyon kaynağı olarak dini güçlü bir şekilde içerdiği doğrudur. Bu da seküler çevrelerde şüphe uyandırıyor, insanlar hemen mezhepçiliği düşünüyor… Bir tür daire içi münhasırlık olduğu doğru, ancak ben bunu mezhepçi (kült) olarak deneyimlemiyorum.
-Sizce onun ölümü Hizmet Hareketi mensuplarını hem duygusal düzeyde hem de liderlik ve istikamet açısından nasıl etkileyecek?
Birçok üyenin -bazen hayali de olsa- ‘Hoca Efendi’leriyle kurdukları duygusal bağı gördüğümde, bunun onları en azından bir süreliğine duygusal olarak etkilediğini fark ediyorum. Umarım Sayın Gülen’in kendisinin de arzu ettiğini söylediği şeyi yaparlar, yani onda ve özellikle de mesajında çok olumlu buldukları şeylerin anısını yaşatırken kendi konumlarını özerk bir şekilde belirlerler.
Geride kalanların, Gülen’in mesajına odaklanması gerek
Görevleri, Sayın Gülen’in gerçekten de muhaliflerinin anlattığı gibi biri olup olmadığı sorusunun yarattığı dramı aşmak ve onun yerine şüphesiz mesajının ne olduğuna odaklanmak olacaktır: dinler arası karşılıklı kabul, eğitime odaklanma ve açık bir maneviyatın geliştirilmesi. Bu yolu takip etmek ve siyasi kaygılar içinde kaybolmamak bir yönetim ekibinin sorumluluğudur.
-Gülen’in vefatindan sonra hi̇zmet hareketi̇ni̇n geleceği̇ hakkinda ne düşünüyorsunuz? Size göre şu anda hareketin önündeki en önemli zorluklar nelerdir?
Bir süredir Hizmet’in merkez yönetiminin geleceğinin ABD’de yattığı izlenimine sahibim. Bunu bir zamanlar ABD’ye kaçmak zorunda kalan Protestan Hıristiyan kiliselerine benzetiyorum.
Hizmet, dünyada dialoğa devam edecek; bilinmeyen ise Türkiye’nin geleceği
O Hizmet insanlarının bugünün Amerikan Evanjelikleri gibi davranmasını beklediğimden değil, ABD’nin Hizmet’e demokratik bir toplumda sağlam bir şekilde yerleşebilecek bir hareket olarak açıkça gelişme şansı sunacağı ve İslami bir temelin aynı zamanda son derece demokratik olacağı inancındayım.
Oradan da Hizmet’in Afrika ve Asya’ya gideceğine ve Avrupa ile diyalog kuracağına inanıyorum. Benim için bilinmeyen ise Türkiye’nin geleceği. Umarım Türkiye de bu kıtalararası diyaloğa katılabilir.
—Johan Leman em. Prof. KU Leuven, 23.10.2024—
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***