MEHMET TAHSİN | YORUM
Yeni bir çözüm süreci mi geliyor? MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Meclis açılışında DEM Partililer’le tokalaşması bir anda ortamı ısıttı. Hatırlarsanız 2013 yılında başlayıp, 2015 yılında Erdoğan’ın ‘masayı’ tekmeleyip devirdiği güne kadar sürecin en sert muhalifi Devlet Bahçeli idi. Çözüm sürecini, “Yıkım süreci!” olarak adlandırmıştı.
Erdoğan, önceki gün Sırbistan ve Arnavutluk dönüşü uçakta gazete çalışanlarına yaptığı açıklamada, Bahçeli’nin DEM’lilerle el sıkışmasını, “Ülkemizin demokrasi mücadelesi için önemli bir adım.” olarak nitelendirdi. Ardından yeni anayasa çalışmalarında toplumsal mutabakatı genişletmek için böyle girişimlerin önemli olduğunu söyledi.
10 Ekim’de Gazi Üniversitesi’nin açılış töreninde konuşan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, yeni anayasa için destek istedi ve Anayasa’nın 3. Maddesinde yer alan, “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür.” cümlesine, “Devletin milleti olmaz.” diyerek itiraz etti. Bu sözler, Kürt seçmenin kalbini kazanmayı hedeflediği şeklinde yorumlandı.
Bütün bunlara ilaveten gazeteci Amberin Zaman, Öcalan’ın Kandil’deki PKK liderleriyle görüşmesine izin verildiğini yazdı. Habere göre Öcalan, PKK liderlerine, “Silahları bırakmayı müzakere etmenin zamanı geldi!” demişti.
Çantadan çıkarılan son tavşan; yeni anayasa!
Belli ki bir yerlerde bir şeyler pişiriliyor. DEM’li Cengiz Çandar da dün Duvar’a yaptığı açıklamada bunu söyledi: “Bir şey pişiyor mu, bir şey var mı derseniz evet, pişen bir şey var ama buna ‘çözüm süreci’ demek için çok erken. Türkiye’de çok sevilen deyimle ‘istikşafi görüşmeler’ döneminin ta en başındayız gibi gözüküyor.”
İktidar cephesinin durup dururken hele de Devlet Bahçeli üzerinden bir ‘Kürt açılımına’ kapı açmasının elbette bazı nedenleri var. En önemli nedeni Erdoğan-Bahçeli iktidarının ömrünü uzatmak istemesi. Erdoğan ilanihaye ‘başkan’ olarak kalmak istiyor… Bu artık ‘sır’ değil.
İktidar cephesinin bir süre daha koltuğunda kalabilmek için şapkadan çıkardığı son tavşan, yeni anayasa. Bunun için DEM Parti’nin desteğini alması çok önemli çünkü AKP ve ortağı MHP’nin Meclis’teki sandalye sayısı yetersiz. Havuç olarak da yeni bir çözüm sürecinin başlatılması ve 25 yıldır İmralı Cezaevi’nde bulunan Öcalan’ın serbest bırakılması da dahil her şey tekrar masada.
Öcalan ‘idama’ mahkum edilmişti
“Nasıl olur, Bahçeli iktidar ortağı iken Öcalan nasıl serbest bırakılır?” diyebilirsiniz. Hiç şaşırmayın; bu rejim iktidarını sürdürebilmek için gerekirse Öcalan’ı da serbest bırakır…
Biraz eskilere gidelim ve ne demek istediğimizi biraz daha anlaşılır hale getirelim…
1999 yılı Şubat ayında Kenya’dan Türkiye’ye getirilen Öcalan, aynı yılın Haziran ayında, oybirliği ile idama mahkûm edilmiş, karar 25 Kasım 1999’da onanmıştı. Peki sonra ne oldu? Ağustos 2002’de yani Öcalan’ın mahkumiyetinin onanmasından yaklaşık 3 yıl sonra Devlet Bahçeli’nin de koalisyon ortağı olduğu hükümetin teklifiyle, Meclis tarafından AB uyum yasaları çerçevesinde idam cezası kaldırıldı. Öcalan’ın cezası ağırlaştırılmış müebbet hapse çevrildi.
Aradan yıllar geçti… Artık Türkiye’de AKP hükümeti vardı. Erdoğan 2007 yılında seçim meydanlarında, “Öcalan’ı asmadılar!” diye Bahçeli’ye yüklenince MHP lideri de Erzurum mitinginde kürsüden idam ipi fırlatmış ve, “Madem öyle al da as!” diye haykırmıştı. Bahçeli’nin Erdoğan iktidarına karşı sert muhalefeti 2015 yılı kasım seçimlerine kadar devam etti. 15 Temmuz 2016 sonrasında geçmişte Erdoğan’a ettiği bütün hakaretleri yuttu. Erdoğan’a kayıtsız şartsız destek vermeye başladı. Ve 15 Temmuz sonrası kurulan yeni rejim, Bahçeli sayesinde bugüne kadar ayakta durabildi.
Bu sene o sene!
Dönelim Abdullah Öcalan’a… 2003, 2004, 2006 ve 2007 yıllarında, Öcalan’ın avukatları cezaevi şartlarının ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) aykırı olduğu iddiasıyla AİHM’e başvurdular. AİHM bu başvuruları birleştirip 2014 yılı Mart ayında, Öcalan’ın müebbet hapis cezasının ‘şartlı tahliye imkanı olmaksızın’ verilmesini insan haklarına aykırı buldu.
Bu kararın gerekçesi, AİHM Büyük Daire’nin aldığı 9 Temmuz 2013’te Vinter ve Diğerleri v. İngiltere kararıydı. O kararda müebbet hapis cezasının AİHS’nin 3’üncü maddesiyle uyumlu olabilmesi için muhakkak “serbest bırakılma olasılığı” ve “cezanın belli bir süreden (25 yıl olabileceği telaffuz ediliyor) sonra gözden geçirilmesi” gerektiği aktarılıyordu.
Yani, AİHM’nin 2014 tarihli kararına göre 1999 yılında ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilen Öcalan’ın 25 yıl sonra, 2024 yılında Türkiye tarafından durumunun gözden geçirilmesi gerekiyor.
İşte bu sene o sene sevgili okur.
Daha birkaç hafta önce TBMM çatısı altında siyaset yapan DEM partililer için ‘terörist’ diyen Bahçeli’nin birdenbire DEM partililerle el sıkışıp gülücükler dağıtır hale gelmesi tesadüf olamaz.
Aslında Kürt sorunun çözülüp çözülmemesi Erdoğan ve Bahçeli ikilisinin zerre kadar umrunda olduğunu sanmam. Onların derdi kurdukları otoriter rejime uygun bir anayasa yapıp, iktidarlarının ömrünü uzatabilmek. Bunun için DEM Parti’nin desteğine ihtiyaçları var.
Öte yandan zaten iyice kötüleşen AB ilişkilerini biraz olsun düzeltebilmek için AİHM’nin 2014 tarihli kararı doğrultusunda kararı Öcalan’ın durumunu iyileştirmek isteyebilirler. Yani bu saatten sonra Öcalan’ın cezaevi şartlarının iyileştirilmesi belki de ev hapsine çıkarılması, hatta serbest bırakılması bile sürpriz olmaz.
AKP rejimi, ‘bir taşla kuş katliamı’ yapabilir… Böyle bir hamleyle hem kendi iktidarlarının devamı için bir anayasa yapacaklar hem “Bakın işte AİHM kararlarını uyguluyoruz!” diyerek Avrupa Birliği’ne mesaj verecekler hem de ABD’ye yeşil ışık yakacaklar.
İdam cezasını kaldırarak Öcalan’ı ipten alan hükümetin ortağı olan Bahçeli idi. İster misiniz, mahkumiyetinden 25 yıl sonra Öcalan’ın serbest kalmasına yol açacak adımları da Bahçeli atsın.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***