M. AHMET KARABAY | HABER YORUM
Dünya bugün barışa dünden daha uzak. Göz göre göre savaşa sürüklenen bölgenin tam ortasında yaşıyoruz. Kuzeyimizde Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasıyla başlayan ve nereye evrileceği hâlâ kestirilemeyen bir savaş var. Ortadoğu’da ise İsrail merkezli yaşanan gelişmelerin bölgeyi ne kadar etkileyeceği kestirilmeye çalışılıyor.
Geride bırakmakta olduğumuz yılın ilk günlerinde, 16 Ocak’ta, “Dünya savaş bulutlarını topluyor, Türkiye saçını tarıyor” başlıklı yazımda dünyadaki hassas bölgeleri sıralamıştım. Yazıyı “Pek çok şeye hazırlıklı olun” diye bitirmiştim.
Hamas lideri İsmail Haniye’nin İran’da öldürülmesinin ardından 1 Ağustos’ta yazdığım, “İsrail sadece İran’a değil, Beştepe’ye de gözdağı verdi” yazımda, yaşananların Türkiye’yi ne kadar yakından ilgilendirdiğini anlatmaya çalıştım. O yazım da, “Buyurun bölgesel savaş ve Büyük Ortadoğu Planı’nın yeni aşamasına” diye bitiyordu.
Bugün ortaya çıkan riskleri o günlerde ayrıntılarıyla anlatmaya çalıştım. Dünyada savaş bulutlarının toplandığını anlattığım yazı, TR724’te yazdığım yazıların en az okunanlarından oldu. Ortada somut bir şey yokken bazı şeyleri yazdığınızda pek ilgi çekmiyor. Şimdi ise herkes İsrail-İran saldırı düellosunun sonu bölgesel bir savaşa evrilir mi sorusuna cevap aramakla meşgul.
Bir yıl önce 7 Ekim 2023’te Hamas’ın İsrail’e farklı noktalardan yaptığı toplu saldırıları hepimiz hatırlıyoruz. O günlerde İslam dünyasının farklı bölgelerinde fanatik İslamcılar, İsrail’in nasıl vurulduğunu anlatıp kutlamalar yapıyordu.
Sonra nelerin olduğunu gördük. Kutlamaları yapanların yaktığı ağıtlar arşa yükseldi. İsrail’in giriştiği katliamlar, dünyanın her yerinde sıradan insanların yüreklerini parçaladı. İsrail, bütün zulümlerine Hamas’ın 7 Ekim saldırılarını gerekçe gösterdi.
İsrail’in üç gün önce Güney Lübnan’a yönelik başlattığı kara harekatına ilk tepki, beklendiği gibi İran’dan geldi. İran Devrim Muhafızları Ordusu, yüzlerce balistik füzeyle İsrail’e saldırdı. İran’ın 1 Ekim’deki füzelerle yaptığı saldırı, 13 Nisan’daki dronlarla yapılan saldırıdan hayli etkili olduğu görüldü.
Dronlar, İsrail’e varmadan durdurulurken, balistik füzeler İsrail’deki belirli hedefleri vurmuş oldu. ‘Demir Kubbe’ adı verilen hava savunma sistemi etkili olmadı.
Askeri uzmanlara göre İran’ın elinde 300 kilometreden 2 bin 500 kilometre menzile kadar füzeler bulunuyor. Dünkü İran saldırıları, İran’ın bozulan imajını ve “kağıttan kaplan” iddialarını ortadan kaldırmaya yönelik bir hamle idi. “Ortadoğu’da İran ekseni bitiyor!” iddialarını kırmayı amaçlıyordu.
Bütün bunlara rağmen, İran geniş bir savaştan kaçınmaya çalışıyor. Tahran’ın tavrını yeni Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkıyan, birinci ağızdan, “Ortadoğu’da gerginliğin tırmanmasını istemiyoruz” diyerek dile getirdi.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN ‘İSRAİL’İN HEDEFİYİZ’ ÇIKIŞI
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bugüne kadar İsrail’e had bildirme perdesinden çıkışlar yaptı. AK Partili isimler, 3 saatte Şam’a girmekten, 5 saatte Atina’ya varmaktan söz edenler, Kudüs’e kaç saatte gideceklerini söylememişlerdi ama haddini bildirecekleri tavrı içindelerdi. Yıllarca bu söylemlerle Türkiye’yi yönettiler.
Beştepe Sarayı, İsrail’in Lübnan’da Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ı vurmasından sonra birden çok ciddi bir politika değişikliğine gitme gereği duydu. Cumhurbaşkanı Ekonomi Danışmanı Yiğit Bulut, geçtiğimiz günlerde, “İsrail’in Türkiye’ye saldıracağı” iddiasını ortaya attığında bırakın muhalif kesimleri, AK Partili önemli isimler bile “Bu da nereden çıktı!” tarzında tepki verirken, kimse Beştepe Sarayı’nda yeni bir mağduriyet politikası geliştirildiğini fark etmemişti.
“82 Şam, 83 Bağdat, 84 Kahire” diye karayolları plakalarına yenilerini ekleyip sıralayanlar gitmiş, İsrail’in Türkiye’yi vuracağını dile getirir olmuşlardı. Bu iddianın sahibi bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan idi.
Bu sözleri, muhalefetten biri dillendirmiş olsaydı, iktidar cephesi, muhtemelen de Beştepe Sarayı’nda oturan Tek Adam, bu sözleri sarf eden kişiyi hainlikle suçlardı. Nihayetinde, “İsrail yönetiminin, Filistin ve Lübnan’dan sonra gözünü dikeceği yer bizim vatan topraklarımız olacaktır.” sözü bu ülkenin cumhurbaşkanına ait olduğuna göre ciddiye almak zorundayız.
O halde Erdoğan’a sormak gerekir;
- İsrail bu hedefi bugün edinmedi. Madem İsrail’in böyle bir hedefi vardı da Türkiye İsrail’in komşuları içinde en çok çekindiği güç olarak bilinen Suriye’nin paramparça edilmesine niçin alet oldu? İsrail Şam’ı bombalarken Türkiye, Niğde’de Suriye’ye karşı savaşması için cihatçıları eğittik.
- Sadece Suriye değil, daha önce de Irak’ın parçalanmasının altyapısını Erdoğan yönetimi oluşturdu. “1 Mart Tezkeresi” olarak tarihe geçen engelleme olmasaydı, Irak’a saldırması için bu topraklarda 40 bin Amerikan askeri konuşlandırılacaktı.
- Madem İsrail’in nihai hedefi Türkiye idi de neden daha üç hafta önce Akdeniz’de Amerikalılar ile birlikte İsrail’in güvenliği için ortak tatbikat yapıldı?
Türkiye yanlış politikalar bataklığından kurtulursa İsrail’in böyle bir niyeti varsa bile bunun kursağında kalacağı muhakkak. Öyle anlaşılıyor ki Erdoğan’ın yeni seçim politikası “Aman ha bunlara oy verirseniz İsrail’e Türkiye’yi yem ederler!” korkutmacası üzerine kurulacak.
Türkiye’yi yönetme iddiasında olanlara düşen görev, topluma korku salmak değil, İsrail ya da gelebilecek her türlü tehlikeye karşı bu Türkiye Cumhuriyeti’ni güçlü kılmaktır. İsrail’in Anadolu planı Büyük Ortadoğu Projesi’nin konusu. Maalesef bu talihsiz sözleri sarf eden de BOP’un eş başkanı olduğunu dile getiren kişidir.
1 EKİM, 7 EKİM 2023’TEN FAZLA İSRAİL’İN ÖNÜNÜ AÇTI
Geçen yıl Hamas’ın 7 Ekim saldırıları sonrasında akıllara en çok takılan, “Bu kadar güçlü bir istihbaratı bulunan İsrail, bu kadar kapsamlı bir saldırıyı nasıl haber alıp önlem alma yoluna gitmedi?” sorusu idi. Giriştiği Gazze katliamı sonrasında anlaşıldı ki İsrail, eline güçlü bir bahane arıyormuş. 1 Ekim’deki İran saldırısından saatler önce ABD, “İran, İsrail’e yeni bir füze saldırısına hazırlanıyor!” açıklaması yaptı. Bu açıklama ABD medyasında yer aldı.
İsrail istese gelmesi muhtemel füze saldırılarına karşı bazı önlemler alabilirdi. Bunun yerine İran füzelerinin İsrail’e nasıl düştüğünü gösteren görüntülerin dünyaya servis edilmesine altyapı hazırladı.
İsrail Başbakan Netanyahu saldırılar sonrası çıkıp, 7 Ekim sonrası yaptığından daha üst perdede yeni bir meydan okuması yaptı. “İran bu gece büyük bir hata yaptı ve bunun bedelini ödeyecek!” dedi. Tehdidini doğrudan İran rejiminin tepesindeki isimlere yönelterek, “Sinuar ve Daf bunu anlamadı, Nasrallah ve Mohsen bunu anlamadı ve muhtemelen Tahran’da bunu anlamayanlar da var.” dedi.
İran-İsrail gerginliğinde taraflar el yükseltme peşinde. İsrail, balistik füze saldırılarını bahane edip karşılık verirse, ne pahasına olursa olsun İran’a karşı bir harekat peşinde anlamına gelecek.
Türkiye ise Tek Adam rejimi yönetiminde damadı İsraillilerle ortak fuar düzenleyen, MÜSİAD’lı işadamları aracılığıyla hâlâ İsrail ile ticareti sürdüren, kendisi de ABD’de Yahudi finans kaynaklarından para bulma peşinde olan bir yönetimin pençesinde.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***