AGIRÎ – PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin insanlık suç olduğunu ifade eden DEM Parti Agirî İl Eşbaşkanı Umut Doğruer, “Hem yerel hem de genel anlamda mücadele ederek tecridi kırmayı hedefliyoruz” dedi.
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde 25 yılı aşkın bir süredir tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan 42 aydır haber alınamıyor. Öcalan’ın avukatlarının ve ailesinin görüş başvuruları ise disiplin cezaları gerekçe gösterilerek izin verilmiyor. Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılması ve özgürlüğünün sağlanması için uluslararası alan da çeşitli kampanyalar sürerken, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Agirî İl Eşbaşkanı Umut Doğruer, tecridin birçok alana sirayet ettiğini vurgulayarak tecrit kırılıncaya kadar mücadele edeceklerini söyledi.
DÜNYADA ÖRNEĞİ YOK
Bölgedeki savaş ve çatışmaların sürdürülen tecritle doğrudan bağlantılı olduğunu dile getiren Doğruer, “Kürt halkı Öcalan’ı kendisine önder olarak görüyor. Öcalan’a yönelik tecrit Türkiye, Kurdistan ve Ortadoğu barışını tehdit etmektedir. İmralı’da demokratik zeminde diyalog ve müzakere olmadan barışın bu topraklara gelmeyeceğini herkes biliyor. Ağır tecrit altında tutulan Sayın Öcalan’ının iletişim kuramama durumu bütün bölgeyi birçok yönüyle germektedir. Bugün bölgemizde devam eden savaşlar bile tecritle doğrudan bağlantılıdır. Bir insanı tecrit etmek insanlık dışı bir durumdur. Bu durum bir halkın önderine uygulanıyorsa bu bütün dünyanın ayıbıdır. Dünya tarihinde hiçbir insan Sayın Öcalan kadar tecrit politikalarına maruz kalmamıştır” ifadelerini kullandı.
DEM Parti Agirî İl Eşbaşkanı Umut Doğruer
‘HALKLAR ÖCALAN’I UMUT OLARAK GÖRÜYOR’
Tecritle Öcalan’ın evrensellik kazanan paradigmasına ket vurularak fikirlerinin topluma ulaşmasının engellenmek istendiğini ifade eden Doğruer, “Bütün engellemelere rağmen Öcalan’ın geliştirdiği paradigmayla kadınlar, gençler, işçi sınıf ve ezilen halklar yeniden örgütleniyor. Dört yıla yakındır devam eden tecride baktığımızda halklar her zaman Öcalan’ı kendilerine bir umut olarak görüyor. Öcalan gibi bir şahsiyetin sözler bölge ve Ortadoğu için önemlidir. Bu tecrit politikası Öcalan’ın fikirlerinin topluma yayılmasına engel olmuyor. Devlet yetkililerinin görüş yasaklarıyla kendisini var ettiğini biliyoruz. Tecrit bir ‘insanlık ayıbıdır” diye konuştu.
TECRİT ÇÖZÜME ENGEL
Öcalan’a yönelik tecridin Kürt sorunun demokratik çözüm yolu önündeki en büyük engel olduğunu dile getiren Doğruer, tecrit politikasının ekonomik, siyasi, askeri ve kültürel olarak ülkeyi bir girdaba sürüklediğini vurguladı. Öcalan’la görüşmelerin sağlandığı dönem ile tecridin uygulandığı dönemler arasındaki durumu karşılaştıran Doğruer, “Tecrit politikası Türkiye’yi bir girdaba sokuyor ve somut bir şekilde bu durumu görebiliyoruz. Öcalan’la görüşmelerin sağlandığı dönemlerde siyasal sürecin ne kadar iyi olduğunu bütün dünya gördü. Tecrit politikası devam ettiği sürece, savaş ve silahın daha yoğunluk konuşacağı bir dönem bizi bekliyor demektir. Öcalan’la yapılacak her bir görüşme barışın ilk adımı olacaktır. Eğer görüşme sağlanmaz ise Türkiye’yi ciddi zorlu bir süreç bekliyor. Halkımızın var olan bu inançla Öcalan’la görüşme talebini tekrar tekrar yenilmesinin sebeplerinden birisi de budur. Tecrit Öcalan, şahsında bütün topluma sirayet edilmek isteniliyor. Bütün toplumu ilgilendiren bu durum hakkında insanların tepki göstermesi kadar doğal başka bir şey olmaz” dedi.
‘MÜCADELEYLE TECRİDİ KIRMAYI HEDEFLİYORUZ’
Türkiye’nin demokratikleşmesi için tecrit politikasını kırılması gerektiğini vurgulayan Doğurer, tecrit kırılıncaya kadar mücadele edeceklerini belirterek, “Demokrasini olmadığı bir yerde özgürlüğün, hukukun ve adaletin olmasını bekleyemeyiz. Bugün tecrit politikası Türkiye’yi belirsizliğe sürüklemiştir. Tecridin kırılmasıyla birlikte ülkenin nefes alacağını çok iyi biliyoruz. Bu ülkede ekonomik krizin yaşanmasının sebebi tecridin devam etmesidir. Biz tecridin insanlık suçu olarak görüyoruz. Hem yerel hem de genel anlamda mücadele ederek tecridi kırmayı hedefliyoruz ” diye belirtti.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***