HASAN CÜCÜK | HABER ANALİZ
Victor Osimhen, Gabriel Sara, Youssef En-Nesyri, Allan Saint-Maximin, Sofyan Amrabat, Ciro Immobile, Rafa Silva, Joao Mario ve elbette Jose Mourinho… Avrupa futbolunun gözde isimleri tercihini Süper Lig’den yana kullandı. Türk futbolseverler uzun bir aradan sonra bu kadar çok yıldızı bir arada görme imkanı yakaladı. Bu isimlere elbette kadrolardaki mevcut yıldızları da eklediğimizde ortaya oyuncu kalitesi en yüksek bir dönem çıkıyor.
Türk futbolunda 1990 yıllara kadar yabancı oyuncu denince akıllara Yugoslavlar gelirdi. Tercihini Türkiye’den yana kullananlar genelde 3. sınıf oyuncular olurdu. Veya kariyerinin son dönemini yaşayan gözden düşmüşler. 1988’de Fenerbahçe’nin Almanların ünlü file bekçisi Toni Schumacher’i getirmesi günlerce manşet olmuştu. Elbette artık eski günlerinden uzak olan biri olarak gelmişti.
1990’lı yılların ortasında Galatasaray’ın Hagi ve Popescu’yu, Fenerbahçe’nin Okacha’yı transfer ettiği yıllardı. Barcelona ve Real Madrid’de tutunamayan Hagi, sarı-kırmızılı ekipte yeniden doğmuştu. Hagi’nin gelmesi saha içi başarısıyla sınırlı kalmayıp, ligimizin tanıtımında önemli rol oynadı.
İlerleyen yıllarda Ortega, Anelka, Querasma, Simao, Alex, Roberto Carlos, Sneijder, Kuyt, Robin Van Persie, Mario Gomez, Didier Drogba, Samuel Eto’o, Guti ve Radamel Falcao’yu Türk futbolseverler yakından görme fırsatı buldu. Elbette bu isimlerden hayal kırıklığı yaşatanlar da oldu. Yine ortak özellikleri artık kariyerlerinin inişe geçtiği yıllarda rotayı ülkemize çevirmeleriydi.
Kulüplerimizin transferde nokta atışı yaptığını söylemek mümkün değil. Her yıl bir takım kuracak kadar oyuncu transfer etmek artık sıradan olmaya başladı. Sezon başında büyük umutlarla gelen oyuncuların gittiğinde kimse farkına bile varmaz oldu. Her başarısız transfer çöpe atılan milyonlar demek. Dövizin sürekli arttığı günümüz Türkiyesinde yabancı transferinde isabetsizlik ekstra maddi yük oluyor. Tüm ödemeler dövizle, gelir Türk lirası üzerinden olunca kulüpler borç batağının içine biraz daha batıyor.
Hatalı transferde Fenerbahçe rakiplerinden birkaç adım önde bulunuyor. Haziran 2018’te başlayan Ali Koç döneminde transfer edilen oyuncu sayısı 3 rakamlı sayıya ulaştı. Taraftarın adını unuttuğu nice isimler geldi. Neden alındığını kimsenin akıl sır erdiremediği onlarca oyuncu parasını alıp gitti. Geriye boşa harcanan milyonlar kaldı.
Fenerbahçe ilk kez geçen sezon transferde doğru hamleler yaptı. Edin Dzeko, Fred, Sebastian Szymanski, Livakovic, Dusan Tadic, Djiku ve Becao doğru isimler olarak sezon boyunca önemli katkılar yaptı. Elbette bu isimlerin yanına umutları boşa çıkaran Cengiz Ünder ve Krunic’i eklemek gerekir.
Fenerbahçe hatalı transfer rolünü geçen yıl Galatasaray üstlendi. Mauro Icardi, Davidson Sanchez, Kerem Demirbay, Hakim Ziyech transferlerinde isabet kaydeden sarı-kırmızılar Tete, Zaha, Köhn, Angelino, Bakambu, Carlos Vinicius, Serge Aurier ve Ndombele transferlerinde geçer not alamadı. Sezonu şampiyon olarak tamamlaması, başarısız transferleri gündeme getirmedi. Yoksa ufak çaplı bir kıyametin kopmaması mümkün değildi. Şampiyonluk transfer başarısızlığının üzerini örttü.
Geçen yıl kötü bir sezon geçiren Beşiktaş ve Trabzonspor’un da çok sayıda başarısız transfere imza attığını hatırlatıp, bu yıla geçelim.
Üç büyükler her zaman olduğu gibi bu yıl da öne çıktılar. Beşiktaş ve Fenerbahçe kenar yönetimini yeniledi. Sarı-lacivertliler dünyaca ünlü teknik adam Jose Mourinho’yu, siyah-beyazlılar Hollandalı Giovanni van Bronckhorst’yu göreve getirdi. Özellikle Mourinho’nun tercihini Fenerbahçe’den yana kullanması futbol dünyasında ses getirdi.
Kiralık oynayan Hakim Ziyech’in bonservisini alan Galatasaray, Fenerbahçe’nin sözleşme yenilemediği Michy Batshuayi’yi de renklerine bağladı. Ardından Sara ve Jelert’e imza attırdı. Bir yandan ise kadroda temizlik yaptı. Şampiyonlar Ligi’nden elenilmesi hem teknik ekibi hem de yönetimi hedef yapınca, transferde gaza basmak durumunda kaldılar. Önce Ismail Jakobs’u ardından tüm dünyada yankılanan Victor Osimhen transferine imza attılar.
Dünyanın en iyi santraforları sıralamasında üst sıralarda yer bulan ve piyasa değeri 100 milyon Euro olan Osimhen’in kiralık olarak bile gelmesi Türk transfer tarihinin en önemli olaylarından biri. Galatasaray’ın transferleri için müstakil bir yazı kaleme almayı planladığım için konuyu burada noktalıyorum.
Fenerbahçe’nin bir numaralı yıldız transferi tartışmasız Jose Mourinho. Şampiyonlar Ligi, Avrupa Ligi ve Konferans Ligi’ni kazanan tek teknik adam olan Mourinho son 20 yıla damgasını vurdu. Mourinho’nun kadrosunda görmek istediği Youssef En-Nesyri, Sofyan Amrabat ve Allan Saint-Maximin, sarı-lacivertli renklerle buluştu.
Geçen sezonu unutmak isteyen Beşiktaş, nokta transferle öne çıktı. Serie A’da gol krallığı yaşamış Ciro Immobile’nin yanı sıra Rafa Silva ve Joao Mario takımın gücüne güç kattı. Geriye kalan 3 hafta ve Süper Kupa’da ortaya koyduğu futbolla Beşiktaş, şampiyonluk yarışının güçlü adaylarından biri olduğunu gösterdi.
Ligimizde Serie A’da gol krallığı yaşamış Ciro Immobile, Mauro Icardi ve Edin Dzeko (Boşnak oyuncu Bundesliga’da da gol kralı oldu) golü koklayacak. Bu isimlere Youssef En-Nesyri, Victor Osimhen ve Michy Batshuayi’yi eklediğimiz de karşımıza muazzam bir forvet grubu çıkıyor. Oyuncu kalitesi sahaya yansıyacak mı? Bunu zamanla göreceğiz ve şimdi maharet teknik adamların omuzunda.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***