Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sosyal medyaya dair tepkisel söylemi uzun zamandır devam ediyor.
Cumhurbaşkanı, Diyarbakır’ın Bağlar ilçesi Tavşantepe köyünde yaklaşık bir ay önce öldürülen sekiz yaşındaki Narin Güran cinayetinin haftalardır Türkiye’nin bir numaralı gündemi olmasının sorumlusu olarak da sosyal medyayı gösterdi.
Önceki gün Birinci Dönem Hâkim ve Savcı Yardımcıları Eğitimi Açılış Töreni’nde konuşan Erdoğan, “Hiçbir kuralın, değerin, ahlaki sınırın olmadığı sosyal medya mecraları, giderek büyük bir operasyon aygıtına dönüşmeye başladı. Sanal alemde karşılıklı mevzilenmiş infaz mangaları her gün hedef tahtasına konacak bir şahıs, olay ve grup mutlaka buluyor” dedi.
Cumhurbaşkanı’nın konuşmasının devamında “toplumun iç barışına zarar veren bu furyanın hep birlikte önüne geçmemiz kanaatindeyim” ifadelerini de kullandı.
Prof. Akdeniz: “İnternet yasasında daha paternalist daha sansürcü daha sıkı bir düzenlemeyle karşı karşıya kalacağız”
Yıllardır internet hukuku, ifade hürriyeti ve insan hakları üzerine yoğunlaşan Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi ve İfade Özgürlüğü Derneği Kurucusu Yaman Akdeniz, seçimleri geride bıraktığı için siyasi bir baskı içinde bulunmayan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu çıkışını, internet yasasında yapılacak daha sert bir düzenlemenin işareti olarak yorumluyor.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Profesör Akdeniz, “Biraz hafıza tazeleyelim. Ekim 2022’de dezenformasyon suçu Türk Ceza Kanunu’na eklendi. 5651 sayılı İnternet Yasası’nda değişiklikler yapıldı ve sosyal medya platformlarının yükümlülükleri ağırlaştırıldı. Neden şimdi bu sözler geliyor? Hükümet, hukuken sıkışmış durumda. Anayasa Mahkemesi (AYM) bu yılın Ocak ayında, bu yasanın dokuzuncu maddesini iptal etti. Benzer şekilde BTK (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu) Başkanı’nın içerik çıkarma yetkisini de iptal etti. Bu nedenle hükümet çok yakında yeni bir düzenlemeye gidecek. Yenisi eskisini aratacak. İnternet yasasında daha paternalist daha sansürcü daha sıkı bir düzenlemeyle karşı karşıya kalacağız” dedi.
Türkiye’de Wattpat ve Roblox’a erişim yasağı uygulanıyor
Anayasa Mahkemesi, verdiği kararın Resmi Gazete’de yayımlandıktan dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine hükmetti.
Yasa hükmünün iptali, 10 Ekim 2024’te gerçekleşecek.
“Yasada böyle bir boşluk bırakacaklarına ihtimal vermiyorum” diyen Prof. Yaman Akdeniz, bu tarihe kadar daha sert bir düzenleme yapılacağını düşünüyor.
İfade Özgürlüğü Derneği kurucusu, bu düşüncesine kanıt olarak son dönemin popüler sosyal ağlarından Wattpat ile yine çok popüler oyun platformu Roblox’un Türkiye’de erişim engelli olmasını gösteriyor.
TGC Genel Sekreteri: “Cumhurbaşkanı’nın sosyal medyayı operasyon aygıtı olarak tarif etmesi yeni kısıtlamaların habercisi olabilir”
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Genel Sekreteri Sibel Güneş de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarını, RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in ay başında Ekol TV’de Armağan Çağlayan’ın sorusuna verdiği “YouTube üzerinden haber yapanlar, program yapanlar da RTÜK’ten lisans almak zorunda kalacaklar” yanıtı ile birlikte değerlendirmek gerektiği kanaatinde.
VOA Türkçe’nin konuştuğu Güneş, “Cumhurbaşkanı’nın sosyal medyayı operasyon aygıtı olarak tarif etmesi, RTÜK Başkanı’nın Youtube yayını yapan gazetecilerin lisans almalarını istemesi bu alanın kullanılmasına yönelik yeni kısıtlamaların habercisi olabilir. Böyle bir kısıtlama yine gazeteciliğe müdahale, basın ve düşünceyi, ifade özgürlüğünün engellenmesi anlamına gelecektir. Narin Güran olayında yayın yasağının ve sansürün, habere erişim hakkının engellenmesinin toplumdaki haksızlık duygusunu büyüttüğünü, büyük tepkiye neden olduğunu gördük. İktidar, basın özgürlüğü açısından kalan tüm alanları engellemeyi değil, özgürlükleri çoğaltmayı hedeflemelidir. Demokrasi ancak bu şekilde ülkemizde yeşerebilir” diye konuştu.
“Narin Güran cinayetini takip eden meslektaşlarımız günlerdir gerçeği ortaya çıkarmaya katkı sundukları için tehdit ediliyorlar”
TGC Genel Sekreteri, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önceki günkü konuşmasında “Toplumun ilgisine mazhar olan her olay, haber ve bilgi alma hakkına elbette saygı duyuyoruz. Ancak toplumun merakını gideren yayınlar yaparken yürüyen soruşturmanın selametini de korumak, gözetmek herkesin mesuliyetidir” şeklindeki ifadelerini de bütün içinde değerlendirdiğinde kaygı verici buluyor.
Sibel Güneş, “Narin Güran cinayeti, basın özgürlüğü ve adalet alanında yaşanan tüm sorunların aynası haline gelmiş durumda. İktidar temsilcileri Narin Güran olayında, soruşturmanın adil yürütülmesini sağlama sorumluluğunu yerine getirmesi gerekirken gazetecileri hedef seçmeyi tercih ediyor. Bir iktidar milletvekili Narin Güran cinayetiyle ilgili olarak ‘Aile bizim dostumuz. Bazen bilmediğimiz, bazen de bilip söylemememiz gereken şeyler var’ diyebiliyor. Bu açıklama, soruşturmayı ve yargılamayı etkileme girişimi olarak görülmüyor. Bir ülke düşünün ki gazeteciler, iktidar temsilcileri, eski içişleri bakanları, tarikatlar, çeteler tarafından düzenli olarak tehdit edilsin ve bunu yapanlar ‘cezasızlıkla’ ödüllendirilsin. Narin Güran cinayetini takip eden meslektaşlarımız günlerdir gerçeği ortaya çıkarmaya katkı sundukları için tehdit ediliyorlar” dedi.
“Burada sorun gazetecileri tehdit ederek, sosyal medyayı sorumlu tutarak çözülecek bir sorun değil. Öncelikle cinayet soruşturmasını etkilemeye çalışan tüm girişimlerin engellenmesi gerekiyor” ifadelerini kullanan TGC Genel Sekreteri, ‘toplumun evinden cenazesi çıkmış gibi sahiplendiği’ Narin Güran’ın bir çocuk değil, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı bir birey olduğunu ve yaşam hakkı korunamasa bile adalet hakkının sağlanması gerektiğini hatırlatıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan daha önce sosyal medyaya ne tür eleştiriler getirmişti?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, sosyal medyaya bakışının uzun zamandır olumsuz olduğu biliniyor.
Elazığ Depremi’nden sonra 30 Ocak 2020’de 5. Anadolu Medya Ödülleri töreninde konuşan Cumhurbaşkanı, “Sosyal medya devasa ve tamamen kontrolsüz bir alan olarak hayatımızın adeta ortasına düştü. Ülkemizin ve milletimizin birlik beraberlik, kardeşlik dayanışma içinde olması gereken dönemde içinde kini nefreti kusanlar mı var?” dedi.
1 Temmuz 2020’de yapılan AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’na görüntülü bağlanan Erdoğan, “Bu millete, bu ülkeye bu tür mecralar yakışmıyor. Onun için de bir an önce biz bunları parlamentomuza getirip bu tür sosyal medya mecralarının tamamen kaldırılmasını istiyoruz” yorumunu yaptı.
13 Ocak 2021’de Radyo Televizyon Gazetecileri Derneği’nin Medya Oscar Ödülleri’ndeki hitabında ise “Bir yandan demokratik mecraları çeşitlendiren dijital ağlar, diğer yanda siber zorbalık, siber terör ve yalan haberi hayatımıza taşımıştır. Hayatımızın hiçbir döneminde olmadığı kadar dezenformasyona maruz kalıyoruz. Asıl tehlikeli ise sosyal medya tröstlerinin keyfi ve aleni müdahalelerinin artmasıdır” şeklinde değerlendirmelerde bulundu.
Erdoğan’dan “dijital faşizmle karşı karşıyayız” yorumu
İran’da öldürülen Hamas Siyasi Büro Şefi İsmail Haniye için yapılan bazı paylaşımların sansürlenmesi üzerine sosyal paylaşım sitesi Instagram’a, Ağustos ayının başında sekiz gün erişim yasağı getirildi.
Yasağın ilk günlerinde partisinin İnsan Hakları Eğitim Programı’nda konuşan Erdoğan, “Filistinli şehitlerin fotoğraflarına bile tahammül edemeyip anında yasaklayan, bunu da özgürlük olarak pazarlayan bir dijital faşizmle karşı karşıyayız” diyerek yeni bir kavram ortaya attı.