AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik MYK toplantısının ardından basın toplantısı düzenledi.
Gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Ömer Çelik’in konuşmasından öne çıkan satır başları şu şekilde:
“BU, GELECEK NESİLLERE BORCUMUZDUR”
“12 Eylül Darbesi demokrasinin üstünlüğünü gasp etmiştir. Darbe anayasasından Türkiye’nin kurtulması gerekir. Sivil anayasaya Türkiye’nin ihtiyacı vardır. Kendi içinde bütünlüğü olan sivil anayasa zorunluluktur. Türkiye’yi lafzıyla ruhuyla darbe süreçlerini taşıyan bu anayasadan kurtarmamız gerekmektedir. Bu, gelecek nesillere borcumuzdur.
Demokrasi konusundaki samimiyetlerden bir tanesi de Anayasa sürecine destek vermekle ilgilidir. Sağdan, soldan, çeşitli kesimlerden herkes Anayasa’nın değişmesi gerektiğini ifade ediyor. Hayata geçirmek konusunda bir sürü engeller oluyor. Sistemi kilitleyen birtakım tutumların stratejik düzeyde Anayasa değişimini engellemek üzere işlevselleştirildiğini gördük.
Türkiye’nin bu Anayasa’dan kurtarmak gerektiği açıktır. Gelecek nesillere bir borçtur.
SİVİL SİYASETİN ÜSTÜNLÜĞÜ
Teşkilat başkanlığımızın Türkiye Buluşmaları adı altında bu hafta itibariyle başladı. MYK, MKYK; milletvekillerinden birçok arkadaşımız sahaya indiler. Buradan bütün AK Parti teşkilatlarındaki kardeşlerimize, arkadaşlarımıza şükranlarımızı iletiyoruz. Teşkilatlarımız göz bebeğimizdir. Hepimiz teşkilatlarımızın üzerine titreriz. İnşa edilen siyasetin ana taşıyıcıdır. Teşkilatımızın yaptığı çalışmalar müreffeh geleceğe, demokrasiye en önemli katkıyı sağlamaktadır. Sivil siyasetin üstünlüğü teşkilat ve vatandaşlarımız arasında bağ ile mümkündür. Siyaset milletten devlete yapılan bir süreçtir.
Serbest Görüş:
Siyasi temsil toplumsal taleplerden koparsa demokratik siyaset kolonlarını kaybeder. Kolonları kestiğinizde siyaset demokratik olmaktan çıkar, profesyonel bir faaliyet olur, gerçek amacını, işlevini kaybeder. Siyasetin esası toplumsal hayatını maliyetini azaltmaktır. Toplumdaki fotoğrafı net bir şekilde görüp siyaseti buna göre yönetmektir. Vatandaşın, milli iradenin taleplerinin, milli egemenliğin esası olan işlevlerin siyasete yansıtılması demokratik siyasetin ana mekanizmasıdır. Siyasetçinin yegane sicil amiri vatandaştır.
Siyaset kendisine vatandaşın dışında birtakım dış etkileri amir olarak seçerse meşruiyetini kaybeder. Bu çerçevede Türkiye Buluşmaları yaz dönemi boyunca güçlü çalışmalar yapmış teşkilatımızın bunu hayata geçirmesi açısından önemli olmuştur. Faaliyetlerimizi yürütürken esas olarak vatandaşımıza bakarız. Diğer çalışmalar, anketler, stratejik değerlendirmeler siyasetin orta hakemin karar verirken yan hakeme baktığı kadar bakması gerekir. Esas olan vatandaşımızdır. Bu açıdan bakıldığında Türkiye Buluşmaları’ndaki arkadaşlar raporlarını veriyorlar. Son derece verimli oluyor.
31 MART SEÇİMLERİNİN ARDINDAN AK PARTİ’NİN GERİDE KALDIĞI TARTIŞMALARI
Bunun geldiği noktada son zamanlarda 31 Mart seçimlerinden sonra AK Parti’nin geride kaldığı CHP’nin öne geçtiği gibisinden birtakım spekülasyonlar yapılıyordu. Artık CHP açısından böyle bir durumun olmadığı. CHP’deki gelgit siyasetinin vatandaşımız tarafından elinin tersiyle itilip, siyasetin gerçek mecrasının AK Parti’de gerçekleştirdiğini göstermektedir.
CHP’YE NORMALLEŞME ELEŞTİRİSİ
Kemal Bey zamanındaki helalleşme, Özgür Bey zamanındaki normalleşme en son geldi cumhura hakaret edenleri himaye etmeye dönüştü. Vatandaşımız bunun notunu vermektedir. Tutarlılık olmadığı zaman bundan netice alınması mümkün değildir. Sivil siyasetin en büyük adresi, demokrasinin taşıyıcısı AK Parti ve Cumhur İttifakı’nda yoğunlaşmaktadır.
AYŞENUR EZGİ’NİN ÖLÜMÜ
Değerli kardeşimiz, şehidimiz Ayşenur Ezgi Eygi’yi dualarla uğurladık. Allah rahmet eylesin. İsrail güçleri bu kardeşimizi doğrudan hedef alarak öldürmüştür. Bir çifte standart da burada görüyoruz. Bazı basın kurumları Ayşenur kardeşimizden bahsederken, başka bir coğrafyada yaptığı kariyer çerçevesinde rahatça yer alacak iken, bu katliam karşısında Ayşenur’la haber yaparken militan diyorlar. Bunlar barışı, adaleti savunan herkese militan derler. Bunların ruhları kirlenmiştir, akılları kirlenmiştir. Yegane amaçları insanlığı daha büyük kaosun içerisine sokmaktır.
Kendileri ile ufacık iş sözkonusu olduğunda dünyanın en önemli meselesi haline getirirler. Bunun bir de alt payandaları ve destekçileri var. Onlar da Ayşenur kardeşimizi kimin öldürdüğünü belirtmeden öldürüldü diye geçiyorlar. Kim, niye öldürdü? Bütün bunları yazmıyorlar. Orada katliam makinasını savunmaya dönük şu var. Birtakım haberlerde maalesef Türkiye’de de yaptılar. İsrail’deki katliam şebekesinin 40 binden fazla insanı katletmiş olan bu şebekenin istemeden ve doğrudan olmayan şekilde bu eyleme imza attığını neye göre söylüyorlar?
ABD’YE AYŞENUR EZGİ TEPKİSİ
ABD Başkanı önce bilgi sahibi olmadığını söyledi sonra istemeden, doğrudan olmayan sebeplerle dedi. Adaletin, hakkaniyetin nasıl hedefe konulduğunu bir kere daha görmüş olduk. Bu katliam şebekesine teslim olan yaptığı katliam şebekesinin suçu kadar ağırdır. Bu sürece teslim olanlar kadar militan, öldürüldü, doğrudan olmayan sebeplerle eylem ortaya çıktı demek bunu örtmek isteyenler kadar alçakça bir eylem yoktur. Gazze meselesi insanlığın aklının temizlenmesinde, ruhunun temizlenmesinde, adalet fikrinin yüceltilmesinde, şehitlerinin bereketiyle yeni bir sayfa açılmasına vesile olmaktadır.
YUNAN BAKANIN MEİS AÇIKLAMASI
Yunanistan’daki gelişmeleri her zaman yakından takip ediyoruz Sayın Miçotakis’le Cumhurbaşkanımızın görüşmesinden sonra yeni bir diyalog kapısı açılmıştır. Sayın Cumhurbaşkanımız ‘aynı denizi, aynı coğrafyayı paylaşan iki komşu ülkeyiz, aramızda sorun olması normaldir, bunları aramıza kimseyi karıştırmadan beraber çözelim’ demişti. Ama Yunanistan içindeki kaos lobisi, radikal unsurlar bu diyaloğu sabote etmek için elinden geleni yapıyor. Burada bir provokatör savunma bakanı Dendias haddini aşan açıklamalar yaptı. Kıyılarımıza 2 kilometre mesafedeki Meis adasına giderek Türkiye’yi hedef aldı.
Herkesin bilmesi gereken şudur; biz buradaki hak ve menfaatlerimizi masada diyalog yoluya, müzakere yoluyla çözmek iradesindeyiz. İki komşu ülkeyiz, başkalarının kendi çıkarları temelinde bölgeyi istikrarsızlaştırmak için gelmek istediğini biliyoruz. Doğu Akdeniz’de bayrak gösterip sorunları daha yoğunlaştırdığını her zaman görüyoruz. Herkese kazandıracak olan herkes gider sonuçta biz kalırız.
ANAYASA’NIN 4. MADDESİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ TARTIŞMALARI
Anayasa’nın 4 maddesiyle ilgili herhangi bir tartışmamız yoktur. Değişiklik teklifleri bizim açımızdan olumlu değildir. Burada daha önce de belli gündemler olduğunda sorulmuştu. Sivil bir anayasa istiyoruz, Türkiye’yi Türkiye Yüzyılı’na taşıyacak anayasa istiyoruz. Milli iradeyi esas teşkil eden yapı olacak Anayasa’yı istiyoruz. 4 madde ile ilgili herhangi bir tartışma sözkonusu değildir.
AYŞENUR’UN CENAZESİNDEKİ TARTIŞMA
Burası bir cenaze töreni, şehidimizi uğurluyoruz. Özgür Bey keşke bu şekildeki konuşmayı babasının yanında yapmasaydı. Cenaze adabına uygun bir şekilde davransaydı. O cenazeye katılan herkesin vermek istediği mesaj; Ayşenur’un şehadetini selamlamaktır. Bu süreçte Özgür Bey iki tane hata yaptı. Bir tanesi Ayşenur’un fedakarlığını ideolojiye indirdi. Bu doğru değildir. Gazze bir insanlık meselesidir. Netanyahu ABD Temsilciler Meclisi’nde konuşmasını ideolojik çerçeveye büründürmüştü, ‘burada batı medeniyetini savunuyoruz’ demişti. Netanyahu’nun savunduğu şeyleri medeniyet düşmanlığı ve barbarlıkla bir araya gelebilir. Türkiye’de Özgür Bey, Ayşenur’un tavrını belli bir ideolojik geleneğin temsilcisi olarak ortaya koydu. Halbuki baktığınızda insanlık için bir şey…
İkincisi cenazeler cenazeler siyasi partilerin nutuk atacağı yer değildir. Devleti temsil eden en üst makam orada duygu ve düşüncelerini paylaşıyor. Orada en üst makam Meclis Başkanlığı makamı. Orada başkanımız herhangi bir siyasi indirgeme içine girmeden siyaseten de kimseyi hedef almadan Ayşenur’un insanlık vicdanının safında bir konuşma gerçekleşiyor. Siyasi konuşma yapılmıyor orada. Numan Bey sağduyulu devlat adamıdır, nezaketli bir isimdir. Ne yapılmıştır? Özgür Bey diyor ki ‘siz tarafsız değilsiniz, parti adına konuşmuş kabul ediyoruz, o yüzden biz de parti adına konuşalım’ diyor. Devlet hayatında böyle bir standart olabilir mi? CHP’nin kendinden olmayan belli makama gelmiş hiç kimseyi o standartlar açısından yerli yerine oturtmadığını biliyoruz. Tarafgirliğin alasını yaparlar. Orada devlet adına en üst makam kimse konuşmayı yapar. Özgür Bey siyasetçi olarak eleştiri yapmak istiyorsa yeri orası değildir. Daha sonra başka bir ortamda yaparsınız. Dolayısıyla yakışık almamıştır. Hangi siyasi partiden, kesimden olursa olsun o gün Ayşenur’un cenazesine katılmak da, bu çoğulculuğu göstermek de son derece kıymetlidir.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***