TARIK TOROS | YORUM
Şubat 2022’de patlayan Ukrayna, Ekim 2023’te başlayan Gazze savaşları, dünyada o güne kadarki tüm paradigmayı sarstığı gibi yeni dönemin kodlarını yazmaya başladı. Savaş değil, ikisi de teknik olarak işgal esasen. NATO kışkırtmasıyla Rusya Ukrayna’ya girdi, Hamas saldırısıyla da İsrail Gazze’yi istila etti, taş taş üstünde bırakmadı.
***
Geçtiğimiz haftalarda Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, BM’nin artık adaletsiz ve etkisiz olduğunu itiraf etti. Özetle, “Gazze’de işgali durduramadık, insanlığın vicdanında örgütün güvenilirliği büyük yara aldı. Sistematik olarak başarısız olduk.” dedi. Her şeyi söylemiş; bir tek “Kapatıp gidelim!” demediği kalmış.
Nasıl olmasın ki, BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi var ve onlardan biri veto ettiği sürece hiçbir yaptırımı yok: ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa. Bugün bu çağda, eskimiş, köhnemiş, varlığı epeydir sorgulanan bir sistem bu. ABD ve İngiltere, Rusya ile ilan edilmemiş bir savaşta, Çin’le köprüler birer birer atılıyor.
Konu sadece Birleşmiş Milletler meselesi de değil. Batı’nın özellikle İkinci Dünya Savaşı’nda yaşanan büyük acılardan sonra inşa ettiği değerler mekanizması çöktü. Liberal demokrasi ve insan hakları ekseninde kurulan küresel işbirliği ve diplomasi yerle bir oldu. Serbest ticaret büyük yara aldı.
Bunlar, sözümona savaşların getirdiği büyük yıkım ve istikrarsızlığı onarmak için atılmış adımlardı. Ancak ne çare önce “soğuk savaşı” netice verdi, Sovyetler Birliği’nin ve Varşova Paktı’nın dağılmasıyla 30 yıllık bir duraklama dönemine girdi ve şimdi yeni savaşları, yıkımları konuşuyoruz.
Devletlerin, “terörle mücadele” başlığı altında daha büyük katliamlara yol açtığı bir dönem.
***
Biraz daha açayım: Ukrayna’daki sivil kayıplar kınanırken, İsrail’in Gazze’de kadın-çocuk demeden yol açtığı vahşet görülmedi.
Sadece Batı mı? Arap dünyası da İsrail’le ilişki durumunu değiştirmedi.
İkinci Dünya Savaşı ve öncesinde Almanya Şansölyesi Hitler’in paletleri altında ezilen, her şeyine çökülüp sürülen, kamplarda ölüme terk edilen, gaz odalarına yollanan bir halk, 1948’de Ortadoğu’nun göbeğine devletini kurduktan hemen sonra kendi zulüm, tehcir ve izolasyon politikalarını devreye soktu.
Tarihi acılardan çıkardığı ders buydu: “Yaşamak için öldüreceksin!”
***
Bugün göçmen istatistiklerinde Ukraynalıları ayrı tutan Avrupa Birliği, Filistinlilerle ilgilenmediği gibi, Avrupa başkentlerinde yürüyüş yapmalarına dahi tahammül göstermiyor. Zannediyorum, İsrail hükümetine karşı en güçlü eylemler, Londra ve Tel Aviv’de oluyor, cumartesi günleri. Dişe dokunur başka protesto yok. Yasak çünkü!
***
Salı günü öğleden sonra, İsrail Dış İstihbarat Servisi Mossad, Lübnan’da Hizbullah’a yakın gruplara dağıtılan çağrı cihazlarını patlattı. Sonraki gün telsizler patlatıldı. Aralarında çocukların da olduğu onlarca ölü, binlerce yaralı var. ABD, “Bilgimiz yoktu!” deyip sıyrıldı işin içinden fakat Batı medyası olaya büyük tepki verdi. Çünkü insanlar, ceplerinde taşıdıkları bataryalı iletişim cihazlarının nasıl birer bombaya dönüştüğünü görüp irkildiler.
***
Başta ABD ve İngiltere olmak üzere Batılı ülkeler, iki yıl önce Çin’in ünlü teknoloji markası Huawei’yi yasakladı. Orada amaç, ticari olduğu kadar Çin yönetiminin, kurumların ve insanların mahremine girip kontrolü ele almasını engellemekti.
Fakat bu defa durum çok daha ciddi: Cebinizdeki cihazlar bir muhafaza içinde, bataryası var ve tetikleyicisi mevcut. İsrail, Lübnan’da çağrı cihazı tedarik zincirlerine sızıp, cihazların içlerine ateşleyici ve patlayıcı koymuş,; iddiaya göre 3 gram. Cihazlar bu biçimde aylarca uykuda kalmış. Kimsenin ruhu duymamış.
Günü gelince tek merkezden tek hareketle patlatıldılar. Dehşet verici ve bugüne kadar yaşanmamış boyutta bir katliam.
***
Belli başlı istihbarat uzmanları, işi bilenler, “Bu bir siber saldırı değil!” diyor. Siber saldırı, bilgisayarlar yardımıyla ağa erişip veri toplamak, gerekirse sistemi çökertmek demek. Orada amaç, güvenlik açıklarını kullanılarak kişisel ya da ticari verileri, devlet sırlarını ele geçirmek, sosyal mühendislik yapmak. Örnekleri çok.
Lübnan’da yaşananlar tüm bunlardan ayrılıyor ve insanlığı dehşete düşürecek türden yeni ve bu çapta benzeri görülmemiş bir yöntem.
***
Dünya televizyonlarını izliyorum, savaş haberleri söz konusu olduğunda, hukuk, insan hakları, sivillerin güvenliği gibi konular konuşulmaz oldu. Ne Birleşmiş Milletler var, ne de olan bitene doğru dürüst karşı çıkan bir devlet.
Bir avuç insani yardım kuruluşu, oradan oraya koşturuyor, o kadar. Muazzam bir çifte standart ve buna karşı biriken büyük bir öfke var. Makas çok açıldı ve artık düzeltilebilir olmaktan çıktı. Tabir yerindeyse cin şişeden çıktı.
Küresel, çok kanlı bir kavga yaşanıyor.
Yakın zamana kadar “Üçüncü Dünya Savaşı ne zaman?” sorusuna verilen cevapları ilgiyle okurdum. “Okurdum” diyorum çünkü artık hepimiz bunun içindeyiz.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***