Türkiye’de silahlı şiddet, suç örgütleri ve çeteler, son dönemde gündemin ilk sıralarında yer almayı sürdürüyor. En son polis memuru Şeyda Yılmaz’ı öldüren 19 yaşındaki Yunus Emre Geçti’nin, olayın öncesinde 19 suç kaydı bulunmasına rağmen nasıl serbest kaldığı, şiddetin boyutlarının ulaştığı nokta açısından tartışma konusu oldu. Daltonlar, Redkitler, Barış Boyun grubu, Camgözler, Casperlar çetesi ve daha birçoğu da son yıllarda adı sık sık suça karışan ve her geçen gün bir yenisi eklenen yapılanmalar.
Bireysel silahlanmanın önlenmesi için çalışmalar yürüten Umut Vakfı’na göre, silahlı şiddet olayları ve buna bağlı ölümler de giderek artıyor.
Vakfın basına yansıyan silahlı şiddet olaylarından derlediği verilere göre 2024’ün ilk 9 ayında 2719 silahlı şiddet olayında 1676 kişi hayatını kaybetti, bir kısmı ağır 2869 kişi de yaralandı.
26 Eylül’e dek basından derlenen olayların 2289’unda ateşli silahlar, 430’unda ise çoğunluğu bıçak olmak üzere, satır, pala ve keserin de aralarında bulunduğu kesici aletler kullanıldı.
Geçen yılın ilk 9 ayında basına yansıyan silahlı şiddet olaylarının sayısı 2607 olarak kaydedilmişti.
Son 10 yılda silahlı şiddet 21 bin 434 can aldı
2014 yılından bu yana Umut Vakfı’nın her yıl hazırladığı “Silahlı Şiddet Haritası” adlı rapora göre, 2023’e kadar geçen 10 yılda haberlere yansıyan silahlı şiddet olaylarının sayısı toplamda 34 bin 197 oldu. Silahlar 21 bin 434 can aldı, bazıları ağır 31 bin 207 kişi de yaralandı.
2023 yılında olayların en çok yaşandığı ilk 11 il sırasıyla, İstanbul, Samsun, Adana, İzmir, Kocaeli, Sakarya, Bursa, Şanlıurfa, Ankara, Diyarbakır ve Çorum oldu.
“Trafikte adam hemen ya sopasını çıkarıyor ya silahını çıkarıyor”
VOA Türkçe, silahların geçen yıl en çok ateşlendiği şehirler arasında olan İzmir’de yaşayanlara, silahlı şiddetin artması karşısında kendilerini güvende hissedip hissetmediklerini sordu.
Ev kadını Serpil Özel, “Valla güvende hiç hissetmiyoruz. Hele trafiğe çıktığımız zaman bütün insanlar şiddet kullanıyor zaten. Adam hemen ya sopasını çıkarıyor ya silahını çıkarıyor” dedi.
Özel, silahlı şiddetin çocukları da etkilendiğini söyleyerek, “Okula giden çocuklarımız bile hemen bir şey oldu mu şiddete meyilli. Evlerde şiddet gördükleri için, aileden geliyor. Aile yetiştirecek çocukları. Anne baba evde kavga edince, şiddete meyilli olunca, o da silaha sarılıyor. Ufacık çocuğun eline oyuncak silah verilmemesi lazım” diye konuştu.
Emekli Mustafa Özel ise toplumda saygı ve sevginin kalmamasının silahlı şiddeti arttırdığını söyledi.
“Televizyon dizileri özendiriyor”
İnsanların toplum içinde güvende hissetmedikleri için korunma amaçlı silah edindiklerini anlatan emekli Uğur Yurteri, bireysel silahlanmanın artmasının toplumda eğitim düzeyinin düşmesi ve Türkiye’nin aldığı dış göçlere bağlı olduğu görüşünde.
Yurteri, “İnsanlar birbiriyle iletişim kurarken kendilerini güzelce ifade ettiklerinde farklı algılanıyor artık. Düzgün konuşmak, kibar olmak, saygıdeğer şekilde kendini ifade etmeye artık başka anlamlar yükleniyor” dedi.
Sokakta kendini güvende hissetmediğini söyleyen Yurteri, Türkiye’de televizyon dizilerinin de silahlanma özentisini arttırdığından şikayet etti.
“Herkes bulduğunu alıyor, ruhsata kim bakıyor ki?”
Elektrik teknisyenliği yapan Rahmi Kızkut ise, “Herkes gibi ben de güvende hissetmiyorum ama silahlanmayı da düşünmüyorum. Çünkü silah olduğu zaman insanlara bir güven geliyor. İstediği yerde kullanıyor” diye konuştu.
Kızkut, silah edinmenin Türkiye’de kolay olmasını eleştirerek, “Pompalı tüfek dediğinizde, avcı o kadar fazla yok herhalde Türkiye’de. Mesela İzmir’de avcı sayısı ne kadardır? Bu satılan tüfek sayısı bence fazladır. Herkes bulduğunu alıyor, ruhsata kim bakıyor ki” dedi.
Kızkut, özellikle ruhsatsız silahlara yönelik denetim eksikliği olduğunu da savundu.
Silahlı şiddet neden artıyor?
28 Eylül Dünya Bireysel Silahsızlanma Günü’nde VOA Türkçe’ye değerlendirmede bulunan Umut Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi ve iletişim akademisyeni Prof. Dr. Yasemin Giritli İnceoğlu, Türkiye’de silahlı şiddetin artmasının nedenlerini şöyle açıkladı:
“Sosyoekonomik, kültürel ve aynı zamanda politik dinamikler etkin rol almakta. Gelir dağılımındaki adaletsizlik, işsizlik, yoksulluk, bütün bu olaylar hem şiddet olaylarını hem de suç eğilimlerini tetikleyen ana unsurlar. Silah edinme konusunda denetimlerin yetersiz olması, yasal boşluklar, bireylerin kolayca silaha erişebilmesi de silahlı şiddeti arttırdı. Türkiye’de artan politik ve toplumsal kutuplaşma, insanlar arasındaki güveni ve hoşgörüyü azaltarak silahlı çatışmalara zemin oluşturdu. Siyasi gerilimler de belli gruplar arasındaki düşmanlığı ve şiddet eğilimini arttırıyor.”
Medyada da silah kullanımının normalleştirildiğini ve zaman zaman yüceltildiğini kaydeden İnceoğlu, “Bu da bireylerin, şiddeti bir çözüm yöntemi olarak görmelerine neden oluyor. Diğer bir faktör de Türkiye’de son yıllarda artan göç. Bazı bölgelerde bu, sosyal uyumsuzluk yaratıyor ve gerilimlere yol açıyor. Bu da yine silahlı çatışmaların artmasına neden oluyor. Bazı bölgelerde güvenlik güçlerinin etkin müdahalede bulunamaması veya yerel çatışmaların da kontrol altına alınamaması, yine silahlı şiddetin yayılmasına neden olabiliyor” dedi.
“Bireysel silahlanma yaşam hakkı ihlali demektir”
İnsanların can ve mal güvenliği için caydırıcılık amacıyla silah edinmesini de eleştiren İnceoğlu, “Kendi güvenliğim için taşıyorum’ deniyor ama diğer insanların güvenliği ihlal edilmiş oluyor. Silahlanma, yaşam hakkı ihlali demektir. Yani güvende bir vatandaş olarak yaşama isteği diğer insanları yaşamlarından alıkoyacak, her an ölümle burun buruna getirecek sonuçlar doğurabilir” diye konuştu.
İnceoğlu, Türkiye’de ruhsatlı 2,5 milyon, ruhsatsız 20 milyon civarında silah olduğunun tahmin edildiğini de belirtti.
Türkiye’de yasal yollardan nasıl silah ediniliyor?
Türkiye’de yasal yollarla silah edinmek için belirli şartlar sağlanmak zorunda. Silah taşıma ruhsatını sadece belirli mesleklere sahip vatandaşlar alabilirken, silah bulundurabileceğine dair Sağlık Kurulu raporu bulunan ve adli sicil kaydı temiz olan 21 yaşının üstündeki her vatandaş, 2024 yılında 17 bin 566 TL harç ödeyerek yanında taşımadan, yalnızca ev veya işyerinde bulundurmak şartıyla ‘silah bulundurma ruhsatına’ sahip olabiliyor. Bu ruhsatın da beş yılda bir yenilenmesi gerekiyor. Silah satışları devlet kontrolünde Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu’nun (MKEK) satış bürolarından yapılabiliyor.
Ancak son yıllarda 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yasa’da yapılan değişikliklerle, silah taşıyabileceklerin kapsamı genişletilirken, ağır suçlardan mahkum olan kişilerin tekrar ateşli silah edinmesine yönelik yasak da kaldırılmış durumda.
Türkiye’de yasal yollarla silah edinmek için belirli şartlar sağlanması zorunlu olduğundan özellikle kayıt dışı silah edinimi daha yaygın.
Bireysel silahlanma karşıtları hem kayıt dışılığın önüne geçilmesini hem de yasal yollarla silah edinmenin daha da zorlaştırılmasını istiyor.
“Bireylerin birden fazla silah edinmesine izin veren mevcut bir sistem var”
Prof. Dr. İnceoğlu silahlanmanın azaltılması için önerilerini şöyle sıraladı: “Bireylerin ruhsat alabilmeleri için yalnızca fiziki değil psikolojik sağlığının da detaylı şekilde incelenmesi lazım. Bu kapsamda düzenli olarak psikolojik değerlendirme zorunluluğu getirilmesi lazım. Ruhsat yenileme süreleri de kısaltılarak her silah sahibinin belli aralıklarla yeniden değerlendirilmesi sağlanmalı. Yenileme sırasında geçmişte suça karışma ya da ruhsal sorunlar gibi durumlar yeniden gözden geçirilmeli. Silah satışlarına daha sıkı sınırlamalar getirilmeli.”
İnceoğlu, “Bireylerin birden fazla silah edinmesine izin veren mevcut bir sistem var. Bunun tekrar revize edilmesi lazım. Umut Vakfı’nın önerisi, en fazla iki silah. Silah sahipliğinin sadece meşru savunma amacıyla sınırlandırılması da çok önemli. Yarı otomatik ve ağır silahların bireylere satışının yasaklanması gerekiyor. Taşıma ruhsatında hakim ve avukat referans sisteminin getirilmesi ve evde bulundurulan silahlar için de eş rızasını içeren bir referans sistemi getirilmesi çok önemli” dedi.
“Bireyleri ruhsatsız silahları devlete teslim etmeye teşvik edecek programlar yapılabilir”
İnternetten yasa dışı silah satışının engellenmesi gerektiğini de dile getiren İnceoğlu, “Silah satışı yapan mağazalar da devlet tarafından düzenli olarak denetlenmeli ve kaçakçılık faaliyetlerine karşı çok sıkı bir gözetim altına tutulması gerekiyor. Bireyleri ruhsatsız silahları devlete teslim etmeye teşvik edecek programlar da yapılabilir. Mesela silah teslimi karşılığında para ödülü veya ceza indirimi gibi teşvikler” ifadelerini kullandı.
İnceoğlu, bireysel silahlanma ve silahlı şiddet olaylarıyla ilgili devlet eliyle daha fazla veri toplanarak kamuoyuyla paylaşılması gerektiğini de sözlerine ekledi.