Kapatılan Zaman gazetesinin yazarlarından Ali Bulaç’ın kurucuları arasında olduğu İnsan Yayınları’nın 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ‘terör örgütü üyeliği’ suçlamasıyla tutuklandığı dönemde yayınevinin ilk yayın yönetmeni de olan Bulaç’ın ismini ‘editör’ listesinden çıkardığı ortaya çıktı.
Ali Bulaç, Serbestiyet’te yayınlanan ve Cemil Meriç’i ziyaretlerinde tuttuğu notları aktardığı ilk yazısında kuruluşunun 40. yıldönümü dolayısıyla İnsan Yayınları tarafından İstanbul’a bir programa yayınevinin kurucusu ve ilk yayın yönetmeni olarak davet edildiğini ancak katılmadığını açıkladı.
Bulaç, ‘2016’da 22 ay hapis yatınca çıkışta Yenikapı’da yapılan bir fuarda Yayınevi’nin ismimi “editörlük”ten çıkardığını öğrendim, çok üzüldüm. Teberri veya korku, Stalinvari yöntemlerle geçmişe dönüp olay ve olguları tarihten silmek mümkün mü?’ diye sordu.
Ali Bulaç şu ifadeleri kullandı.
Seyyid Hüseyin’in Türkçe’ye ilk kitaplarını ben yayınladım, kitaplarının insanı zengin tarihi mirasımıza, Şeriat’ın yüceliğine ve İslam’a sarsılmaz bir özgüvene yönlendirmesi bakımından yararlı olacağını düşünmüştüm, bugün de aynı kanaatteyim. Türkiye’ye gelişinde onun toplantılarına, sohbetlerine katılırdım. Bu sene de kuruluşunun 40. Yıldönümü dolayısıyla İnsan Yayınları tarafından İstanbul’a davet edildi, Yayınevinin kurucusu ve ilk Yayın Yönetmeni olmam hasebiyle beni de Nasr’ın verdiği konferansa ve yemeğe davet ettiler. İki sebepten dolayı gitmedim: 1. Seyyid Hüseyin Nasr, Devrim öncesinde Şah’ın kız kardeşinin kurduğu vakfın danışmanı iken, hiçbir hakikat ve doğruluk temeli olmadığı, hatta Şah’ın Savak ajanları tarafından öldürüldüğü kuvvetle iddia edildiği halde, Ali Şeriati’yi Şah’la ilişkilendirdi, bu gerçekten çirkin bir yakıştırmaydı, bunu kendisine yakıştıramadım 2. İnsan Yayınları’nın önemli yayınlarından biri Ebu’l A’la Mevdudi’nin Tefhimü’l Kur’an adı 7 ciltlik tefsiridir. Bu önemli tefsir Sebe’ suresine kadar İngilizce, Sebe’ten Nâs’a kadar Urduca idi. Tercüme ettirip editörlüğünü yapmayı kendime en önemli iş addettim, büyük zorluklara katlanarak tercümeyi yaptırabildim ve tefsiri yayınlayabildik. 2016’da 22 ay hapis yatınca çıkışta Yenikapı’da yapılan bir fuarda Yayınevi’nin ismimi “editörlük”ten çıkardığını öğrendim, çok üzüldüm. Teberri veya korku, Stalinvari yöntemlerle geçmişe dönüp olay ve olguları tarihten silmek mümkün mü?
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 30 Temmuz 2016’den 11 Mayıs 2018’e kadar tutuklu kaldıktan sonra “terör örgütü üyeliği” iddiasıyla 8 yıl 9 ay hapisle cezalandırılan gazeteci Ali Bulaç’ın ifade özgürlüğü ve güvenlik haklarının ihlal edildiğine hükmetmişti.
Mahkeme Türkiye hükûmetinin, 27 Temmuz 2016 tarihli Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Zaman gazetesinin yazarı Ali Bulaç’a 12 bin 240 euro (128 bin 520 TL) tazminat ödemesine karar vermişti.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***