ANKARA – Meclis’te konuşan DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Halay operasyonlarıyla, yollardaki Kürtçe yazıların silinmesiyle Kenan Evren’in pratiklerini tekrar etmiyor musunuz? Kürt düşmanlığınız asfalta kadar düşmüş durumda” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Meclis’te güncel gelişmelere dair basın toplantısı düzenledi. Koçyiğit, yaya geçitlerinden silinen “Pêşî Peya (Önce Yaya)” uyarı yazısının yazılı olduğu dövizi açarak, konuşmasına başladı. Meclis’in tatile girdiğine dikkati çeken Koçyiğit, genel kurul çalışmalarını anlattı. Koçyiğit, “DEM Parti olarak inatla ve kararlılıkla meclisi hakların meclisi, kadınların, emekçilerin, yoksulların, engellilerin, cümle canlının, doğanın meclisi haline getirmek için elimizden gelen mücadeleyi yürüttük. Ezilenlerin sesini ve sözünü meclis kürsüsüne taşıdık. DEM Parti meclisin ana muhalif gücüdür, ana muhalefet partisi gücündedir. Nerede haksızlık, hukuksuzluk varsa bunu mecliste ifade ettik” dedi.
‘EDİRNE’DEN KARS’A MÜCADELE ETTİK’
Koçyiğit, şunları söyledi: “Bu yasama döneminde her direnişte, her barikatın arkasında, her mücadele alanında olduk. Barikatların arkasında yükselen sesi, mücadele alanlarında yükselen itirazı meclis kürsüsüne taşımaya çaba sarf ettik. Sokağın sesinin güçlendiği her yerde Meclis’in sesini ne de güçlü olduğuna tanıklık ettik. O yüzden önceliğimiz mücadele oldu. Sokaktan Meclis’e kadar bir mücadele döngüsünü büyütmeye çalıştık. Genel seçimlerdeki sandık hilelerine, taşıma seçmenlere rağmen kayyımların elinden bütün belediyelerimizi aldık. Yerel seçimlerden sonra gasp edilmek istenen Van Belediyemize karşı ülkenin dört bir yanından demokrasi güçleriyle beraber mücadele ettik ve Van’ı ikinci kez kazandık. Hakkari’de haksız ve hukuksuz kayyım atanan belediyemizin gasp edilmesine karşı alanlardaydık, mücadele ettik. Sadece Hakkari’den değil, Edirne’den Kars’a kadar alanlarda sokaklarda mücadele ettik, bu mücadelemiz hali hazırda da var”
KÜRTÇEYE SALDIRILAR
Bugün 12 Eylül darbe dönemini aratmayacak bir konseptle Kürt kültürüne, diline, varlığına yönelik her gün yeni bir saldırı dalgası gerçekleşiyor. 80’lerde, 90’larda Kürtçe yasaktı, Kürtçe kasetleri toprağa gömen bir Türkiye gerçeği vardı. Bugün de Kürt olmak yasak, halay çekmek yasak. AKP iktidara geldiği günden beri Kürt diline ve kültürüne karşı ayrımcı, ötekileştirici yaklaşımını her alanda gerçekleştirmektedir.
ÇETELER CİRİT ATIYOR, HALAY ÇEKENLER TUTUKLANIYOR
Kürt kültürüne ve diline yönelik saldırılar son günlerde bambaşka bir mecraya taşındı. Emniyet bünyesinde bir ‘halay yakalama timi’ kuruldu. Kürtlerin özel alanlarına, düğünlerine girerek, oradan paylaşılan sosyal medya görüntüleri taranarak, Kürtlere yönelik yeni bir saldırı dalgasının startı verilmiş oldu. Kadınları katledenlerin ellerini kollarını sallayarak gezdiği bu ülkede çetecilerin, mafyaların, yolsuzluk yapanların özgür bir şekilde dolaştığı bu ülkede halay çektiği için Kürtler gözaltına alınıyor ve tutuklanıyor.
90’LARIN ZİHNİYETİ KENDİSİNİ GÖSTERİYOR
Buradan soruyoruz, bütün bunlar Kürt düşmanlığı değil de nedir? Düşmanca bir tavır sergileyip yoğun bir asimilasyon pratiğiyle iktidarın tam bir faşist rejimi yerleştirmek istediğini çok iyi biliyoruz. 90’larda yaptıklarını aratmayacak pratikleri bugün çok daha derin bir şekilde devam ettiriyorlar. Bugün de Kürtçe halaylar yasak, bugün de Kürt olmak yasaklı hale getirilmeye çalışılıyor. Mersin’de halay çeken bir grup gencin gözaltına alınıp tutuklanmasından sonra İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı eliyle ırkçı bir furyanın başladığını görüyoruz. Sosyal medyadan başlayan bu ırkçı güruhun hedef göstermeleri sonucunda onlarca düğünün basıldığını, onlarca insanın gözaltına alındığını görüyoruz. 25 kişi gözaltına alınmış, içinde çocuklar da var. Yine içinde çocukların da olduğu birçoğu tutuklandı. Neymiş efendim? ‘Bijî Serok Apo’ demek suçmuş. Sloganın suç olmadığı Genel Kurul’da da söylendi. Buna ilişkin Yargıtay, AİHM ve AYM kararları var. Bu meseleyi zaten suç ve suçluluk üzerinden tanımlamayı da reddediyoruz. Kürdün hakikatiyle oynamaya çalışmaktan vazgeçmenizi bir kez daha tavsiye ediyoruz
KÜRTÇEYE TAHAMMÜLSÜZLÜK
Geçmişte Kürtlere yapılan saldırıların karşısında halkımızın nasıl durduğunu bütün Türkiye halkları biliyor. Saldırıların bambaşka bir aşamayla devam ediyor. Ne oldu? Önce Wan’da sonra Amed’de, Mêrdîn’de bugün de Êlîh’te polis eşliğinde belediyelerimizin kamusal yaşamda herkesi kapsayacak şekilde sunduğu hizmetleri bir bir silmek için harekete geçtiler. Ne yaptılar? Wan’da faili polis azmettiriyor. Emniyetin avukatı Wan’daki faile akıl veriyor. Bir hukuksuzluğu bir suçu nasıl işleyeceğini bizzat emniyet teşvik ediyor. Şimdi asfaltın üstüne ne yazmış belediyelerimiz “Pêşî peya” yani ‘önce yaya’. Bu yazının size ne zararı var? Bunca yıl dilini, kimliğini, rengini yok saydığınız Kürtlerin hayatı kolaylaşsın diye yazılmış bir yazı. Bu nasıl bir akıldır sormak istiyoruz. TRT’de Kürtçe kanal açtığı için övünen bir AKP iktidarı, ‘Kürtçe siyaset yapılmasını kolaylaştırdık’ diyen bir AKP iktidarı, ‘artık cezaevlerinde Kürtçe serbest’ diyen bir AKP iktidarı ki bunların hepsinin gerçek olmadığını biliyoruz. TRT’deki yayınların içeriklerini ve Kürtlerin asimilasyonuna nasıl hizmet ettiğini çok iyi biliyoruz. Bütün bunlarla övünen AKP iktidarının belediyelerimizin halkın hayatını kolaylaştırmak için yazdığı yazılamalara tahammülsüzlüğünü nasıl ifade edeceğiz.
BELEDİYELER HALKIN DİLİYLE HİZMET ÜRETİYOR
Diyarbakır Cezaevi’ni müzeye dönüştürerek 12 Eylül’ün izlerini unutturmak istediklerini söylediler. Peki Halay operasyonlarıyla, yollardaki Kürtçe yazıların silinmesiyle Kenan Evren’in pratiklerini tekrar etmiyor musunuz? Siz Kenan Evren ve 12 Eylül darbeci zihniyetinin izinden gitmiş olmuyor musunuz? Kürt düşmanlığında sınır tanımıyorsunuz. Düşmanlığınız asfalta kadar düşmüş durumda, yakında o asfaltları da sökerseniz hiç şaşırmayız.”
‘KÜRTLERE SAYIN ÖCALAN’I UNUTTURMAK İÇİN…’
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecritteki ısrarın nedenini, “Kürtlere Sayın Öcalan’ı unutturmak için yapılıyor” ifadesiyle açıklayan Koçyiğit, iktidarın barış umudunu “darbeleme” niyetinde olduğuna dikkat çekti. Koçyiğit, “Kürtlerin ortak yaşam tahayyülünü yok etmek için yapılıyor. Kürtleri demokratik siyasetten ve halk olma gerçeğinden koparmak için yapılıyor. İşte bu politikaların karşısında halkımız bir ezgisiyle, bir gün sloganıyla, bir gün halayıyla, bir gün horonuyla bu hakikati haykırıyor, haykırmaya da devam edecek. O nedenle Kürtlerin halayına el uzatmaktan, Kürtlerin kültürünü kriminalize etmekten ve saldırmaktan vazgeçin. Hiçbir şekilde buna geçit verilmeyeceğini bilmeniz gerekir. Kürt sorunun bu ırkçı faşizan politikalar, asimilasyon politikaları ve savaş siyaseti ile çözülemeyeceği gerçeğini görmeniz için illa bunun bir sloganda açığa çıkması gerekmiyor. Milyonlarca insan Sayın Öcalan’ı siyasi iradesi olarak kabul etmiş. Milyonlarca insan Sayın Öcalan’ın 25 yılını dolduran tecrit altındaki mahpusluğu için özgürlüğünü talep ediyor. Milyonlarca insan Sayın Öcalan’ın barış ve çözüm aklına dönüş çağrıları yapıyor. Milyonlarca insan Kürt olduğunu, dilinin ve kültürünün baskı ve zor politikalarıyla yok edilemeyeceğini her gün alanlarda meydanlarda haykırıyorlar. Size tavsiyemiz, bu sese ve hakikat kulak vermenizdir” dedi.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***