Japonya borsasında son 37 yılın en büyük düşüşü Borsa İstanbul’u da vurdu. Borsa İstanbul’da bugün iki kez devre kesici uygulandı.
Küresel piyasalarda yaşanan düşüşler nedeniyle ilk seansta BIST 100 Endeksi güne yüzde 7 düşüşle başlayınca ilk tüm işlemler durduruldu.
Ancak düşüş beklendiği hızda engellenemeyince kısa süre sonra devre kesici yeniden çalıştı.
Güne 10 bin 473 puandan başlayan BIST 100 Endeksi günü 9 bin 893 puandan kaparken bir günlük düşüş yüzde 5,54 oldu.
Haftanın ilk günü faktoring endeksi yüzde 8,67, madencilik endeksi yüzde 8,56, metal endeksi yüzde 7,60, bankacılık endeksi ise yüzde 5,58 düşüş yaşadı.
Borsa düştü döviz çıktı
Aslında bugün açıklanacak enflasyon verisi ile Türkiye ekonomisi güven tazelemek istiyordu. Fakat umulan gerçekleşmedi.
Borsa düşerken Türk Lirası ise Euro ve ABD Doları karşısında uzun zaman sonra ilk kez dikkat çekici bir kayıp yaşadı.
Euro, TL karşısında yüzde 1,27 değer kazanarak piyasa kapanışında 36,71 seviyesini görürken ABD Doları/TL paritesi de 33,41’e geldi.
Prof. Başlevent: “Küresel kasırganın Türkiye’ye etkilerini biz de devre kesicilerle hissettik”
Kültür Üniversitesi öğretim üyesi Cem Başlevent, ABD’deki Cuma günü açıklanan tarım dışı istihdam verisinin beklentilerin altında kalması kadar Japonya Merkez Bankası’nın faiz oranını beklenmedik bir şekilde arttırmasının tüm dünya borsaları gibi Borsa İstanbul’u da olumsuz etkilediğini söyledi.
VOA Türkçe’nin konuştuğu Prof. Başlevent, “Bugün borsada yaşananlar bizden kaynaklanmıyor. ABD’de belirsizlik var. Japonya’da umulmadık bir faiz artışı oldu. Faiz artışı olunca Japonya’da ‘carry trade’ yapanlar paniğe kapılmış gözüküyorlar. Çünkü Japon Yeni değerlenince karlar azalıyor. Bu da kâr realizasyonunun neden olduğu bir satış dalgası yarattı. Dışarıdan Türkiye’ye para girişi az olduğu için ‘bizde etkisi sınırlı olur’ diye düşünüyorduk. Ama süreç umulduğu gibi gelişmedi, iki kez devre kesici devreye girdi. Küresel kasırganın Türkiye’ye etkilerini de biz de bu şekilde devre kesicilerle hissettik” dedi.
Merkez Bankası geçen ay X üzerinden carry trade’in ne olduğunu açıklayan bir video paylaşmıştı.
Videoda carry trade için “Yatırımcıların, düşük faizli para birimlerinden borç alarak daha yüksek faizli para birimlerine yatırım yapmasına carry trade denir. Carry trade işlemleri, döviz kuru değişmediği sürece iki ülke arasındaki faiz farkı kadar getiri potansiyeli taşır. Bu işlemlerin getiri sağlanmasına etki eden en önemli unsur döviz kurlarıdır. Çünkü, yüksek faizli para biriminin, aradaki faiz farkından daha çok değer kaybetmesi halinde yatırımcı için zarar oluşur” ifadeleri kullanılmıştı.
Japonya’da 37 yıl aradan sonra bir kez daha “Kara Pazartesi”
Japonya Merkez Bankası 31 Temmuz’da politika faizinde binde 25 indirime giderken ABD Doları son 10 günde Japon Yeni’ne karşı yüzde 11’den fazla değer kaybetti.
Japon Yeni değer kazanırken Tokyo Borsası’nda işlem gören 225 şirketin piyasa değerine dayalı Nikkei 225 Endeksi haftanın açılış günü yüzde 13,47 düştü. Bu düşüş 1987’de yaşanan “Kara Pazartesi”den beri Nikkei 225 Endeksi’nin yaşadığı en büyük değer kaybıydı.
Amerikan borsaları NASDAQ ve S&P de güne düşüşle başladı.
Güldem Atabay: “Japonya parasal genişleme politikasından yavaş yavaş uzaklaşacağının işaretlerini veriyordu”
Ekonomist Güldem Atabay da Nikkei 225 Endeksi’nde düşüşe neden olan Japonya Merkez Bankası’nın faiz indirimi kararının şaşırtıcı olmadığını söylüyor.
VOA Türkçe’nin konuştuğu Atabay, “Aslına bakarsanız Japonya Merkez Bankası 2023 başından beri parasal genişleme politikasından yavaş yavaş uzaklaşacağının işaretlerini veriyordu. FED’in faiz arttırımı gecikince bu yıl ikinci kez faiz artışına gittiler ki Japonya uzun zamandır sıfır faiz politikası ile ‘carry trade’ işlemlerini cazip kılıyordu. Japonlar neredeyse 30 yıldır ekonomik durgunluk içinde oldukları için varlıklarını ağırlıklı olarak başta ABD ve Çin olmak üzere bu piyasalara yatırmış durumdalar. Bu çıkış devam ederse piyasalarda deprem etkisinin daha da büyümesi mümkün olur” dedi.
Ekonomi yönetimi “Kara Pazartesi” hakkında sessiz
Türkiye’de borsada yaşanan düşüş ile ilgili ekonomi yönetiminden henüz bir değerlendirme gelmedi.
Temmuz ayı enflasyon verisi açıklandıktan sonra Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Eylül ayında enflasyonun yüzde 50’nin altına gerileyeceğini söylerken Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de enflasyondaki düşüşün gerileyeceği umudunu paylaştı.
Atabay: “Sanayi ve tarım politikanız da olmayınca yaz ortasında ayazda kalırsınız”
Ekonomist Güldem Atabay, küresel kasırganın birkaç gün daha devam etmesi halinde en ciddi sıkıntıyı yaşayacak ülkelerden birinin Türkiye olduğu kanaatinde.
Atabay, “Bizim sıkıntımız şu. Merkez Bankası’nın rezerv artışı tamamen ‘carry trade’ üzerine kurduk. Yabancı yatırımcıya ‘doları 33-34 liraya sabitliyoruz, faizi 50’ye çektik, sen gel kazan’. Bu para geldi ve Türkiye’nin rezervleri arttı. Borsada satış fiyatlaması iyidir, alım için fırsat yaratır. Bu iş devam eder de ‘carry trade’ yapanlar parasını alır giderse, buna yerliler eklenirse ne olacak? Orası sıkıntılı. Peki biz dişe dokunan bir tasarruf politikası açıkladık mı? Hayır. Sanayi ve tarım politikanız da olmayınca yaz ortasında ayazda kalırsınız. Faizle gideceğimiz son yerdeyiz. Sınırdayız, dahası kısır döngü içindeyiz. Küresel gelişmelere karşı çok kırılgan bir ekonomimiz var. Umarım bu küresel kasırga kısa sürede durur ve en az hasarla atlatırız” dedi.
Prof. Başlevent: “Faiz indirimi gecikebilir, stagflasyon gözükebilir”
Kültür Üniversitesi’nden Cem Başlevent ise bardağın dolu tarafına dikkat çekerek küresel kasırganın Cumhurbaşkanlığı’nın sonbahar aylarıyla birlikte Merkez Bankası üzerinde kurması çok muhtemel “faizi indir” baskısının ertelenme ihtimalinin altını çiziyor.
Prof. Başlevent, “Son dönemde carry trade’in sağladığı bir rahatlama vardı. Brüt uluslararası rezervler 150 milyar doları aşmıştı. Sonra ne gördük? Kur Korumalı Mevduat epey zayıfladı. Suudi Arabistan’la 5 milyar dolarlık depo alımı sonlandırıldı. Şimdi bu kasırgadan sonra bir daha düşüneceklerdir. Tabii şu konuyu da unutmamalı. Merkez Bankası üzerinde şimdiden ‘faiz indir’ baskısı kurulmaya çalışılıyordur. Saray’dan da bu baskı gelecekti. Bu durum Merkez Bankası üzerinde Saray’dan kurulacak baskıyı azaltabilir. Merkez Bankası, ‘yaşananları görüyorsunuz’ deyip indirim kararını geciktirebilir. Faiz indirimi Kasım veya Aralık aylarına ertelenebilir. Ama tabii şu da var. Türkiye’de bir süredir piyasaların durgunlaştığı haberleri önümüze düşüyordu. Bu dalgalanma sürerse ekonomide stagflasyon yaşanacak gibi görülüyor” diye konuştu.