Hale GÖNÜLTAŞ
ANKARA – Ezidi Kürtler, IŞİD’in yaptığı Soykırım’ın 10’uncu yılında endişe verici bir gelişmeyle karşı karşıya. IŞİD’in Irak’ta işlediği suçların hesabının sorulabilmesi adına delil toplamak için Irak hükümetinin talebi üzerine kurulan BM soruşturma komisyonu UNITAD’ın görevi, yine Irak hükümetinin kararıyla sonlandırılıyor.
Peki, UNITAD’ın Irak’taki çalışmalarına Eylül 2024’te son vermesinin ardından Ezidi Soykırımı’nda ceza adaleti nasıl sağlanacak? UNITAD’ın Irak’ta sahadaki çalışmalarından elde ettiği delil ve bulgulara ne olacak? UNITAD’ın kapatılması, Ezidi Kürtler için ne anlama geliyor?
Bu soruları, Ezidi sivil toplum örgütleriyle adalet ve onarım üzerine çalışan hukukçu ve araştırmacı Güley Bor ile konuştuk.
UNITAD’ın kuruluş amacını açıklar mısınız?
Biraz geriye gidip Ezidilerin adalet talebi için savunuculuğuna bakmak iyi olabilir. 74 soykırımdan hayatta kalmanın kolektif kimliğini taşıyan ve gerek Osmanlı’nın gerek Irak devletinin tarihsel ve sistematik olarak eşit yurttaşlıktan mahrum bıraktığı bir halktan bahsediyoruz. Dolayısıyla Ezidilerin adalet adına onları Soykırım’dan korumayan devletten -Irak’tan- beklentileri olsa da, devlete güvenmiyorlar. Bu nedenle de uluslararası adaleti önceliklendirdiler. IŞİD’in 2014 Soykırımı’nın ardından öncelikli talep bu soykırımın Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanmasıydı ancak yetkiyle ilgili sorunlar gerekçe gösterilerek bu gerçekleşmedi.
Bunun üzerine BM içerisinde giderek yaygınlaşan soruşturma ekibi modeli önerildi. Bu talep başarılı oldu. Irak hükümeti IŞİD’in Irak’ta işlediği uluslararası suçlara -yani Soykırım, insanlığa karşı suçlar ve savaş suçlarına- ilişkin yargılamalar için BM’den resmi olarak destek istedi. Bunun üzerine 2017’de BM Güvenlik Konseyi kararıyla BM-Irak ortaklığında UNITAD kuruldu ve 2018’de Irak’ta faaliyetlerine başladı.
UNITAD’ın Irak’ta sahada topladığı deliller hangi mahkemelerde, yargılamalarda kullanılabilir?
UNITAD bir mahkeme olarak öngörülmedi, sadece delil toplamak ve muhafaza etmekle sınırlı bir görev tanımı var. Bu soruşturma ekipleri tasarlanırken topladığı delilleri kullanarak hangi mahkeme yargılama yapacak sorusunu da düşünmek gerekiyor. UNITAD’ın kuruluş belgesine göre öncelikli olarak bu deliller Irak mahkemelerinde yargılamalar için kullanılacak, Irak’ın izniyle üçüncü devletler de delillere erişebilir.
UNITAD katliamın gerçekleştiği bölgede nasıl bir çalışma yürüttü?
UNITAD son 6 yılda hayatta kalanların ve tanıkların ifadelerini topladı, toplu mezarların açılması ve cenazelerin kimliklerinin tespiti üzerine çalıştı, IŞİD’le ilgili kayıtları dijitalleştirdi ve ayrıca IŞİD’e dair açık kaynak soruşturması yaparak çevrim içi deliller topladı. Ayrıca Irak yargısının ve hayatta kalanlarla çalışan sivil toplum örgütlerinin güçlendirilmesi için çalışmalar yaptı.
‘BİRKAÇ AYDA BİR SOYKIRIM’I YENİDEN YAŞIYOR GİBİYİZ’
Toplu mezarların açılması sonrasındaki süreç nasıl ilerledi?
Toplu mezarlar özellikle çok önemli çünkü Soykırım’dan sonra Irak ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi ortaklığında başlayan çalışmalar Erbil-Bağdat gerilimi nedeniyle durmuştu. UNITAD’ın gelişiyle birlikte 6 yılda 67 toplu mezar açıldı ve DNA eşleştirmesi yoluyla cenazelerin kimliği tespit edildi. Ayrıca kimliği tespit edilen kişileri ailelerine teslim etti ve bu sayede aileler dini ve kültürel ritüellerine uygun cenaze töreni düzenleyebildiler. Bugün 2600’den fazla Ezidinin halen kayıp olduğu düşünülüyor. Çok sayıda Ezidi kadın ve çocuğun hem Irak’ta hem de komşu ülkelerde -özellikle al Hol kampında- halen IŞİD esareti altında olduğu biliniyor, nitekim senin haberlerinden Türkiye’de de esir altında tutulan kadın ve çocuklar olduğunu da biliyoruz. Kayıp aileleri için bu bilinmezlik her şeyden daha ağır. Sevdikleri henüz açılmamış olan toplu mezarlarda mı, yoksa IŞİD esaretinde mi? Hayatta kalanlar cenazelerin isimleri periyodik olarak açıklandıkça “Birkaç ayda bir Soykırım’ı yeniden yaşıyor gibiyiz” diyorlardı.
UNITAD’ın topladığı delil/bulgularla şu ana kadar yargılanan IŞİD’li var mı?
UNITAD, topladığı delillerin Irak mahkemelerinde kullanılacağı varsayımıyla kuruldu. Fakat 2017’de UNITAD’ın görev tanımı için Irak’la BM arasında müzakereler sürerken masada olan iki büyük sorun halen çözülmedi. İlki, uluslararası suçlar Irak kanunlarında tanımlanmıyor. Yani UNITAD’ın topladığı delilleri Irak mahkemeleri kullansa bile uluslararası suçlar altında bir yargılama yapamaz, bu suçları soykırım olarak tanıyamaz. Irak’ta uzun süredir devam eden uluslararası suçlar kanun tasarısı tartışması halen tamamlanamadı. Dolayısıyla yargılamalar terör kanunu altında yapılıyor. Bu da oldukça sorunlu bir kanun.
‘IRAK’TAKİ YARGILAMALAR, EZİDİ HALKININ ADALET TALEBİNE KARŞILIK VEREMİYOR’
Irak’ta halen uygulamadaki terör kanuna dair en temel sorun nedir?
Irak’ta idam cezası var. IŞİD yargılamalarında adil yargılanma hakkı ve işkence yasağı dahil olmak üzere çeşitli insan hakları ihlalleri yaşanıyor ve sanıklar hızla idama mahkûm ediliyor. Bu yargılamalar hem sanıkların haklarını ihlal ettiği ve idam cezasını içerdiği için sorunlu hem de aslında Ezidi halkının adalet taleplerine karşılık gelecek yargılamalar değiller. Hayatta kalanların katılımı diye bir şey söz konusu değil, hatta yargı sistemi birçok Ezidi hayatta kalan için travmayı yeniden tetikleyen bir faile dönüşüyor. İşlenen suçlar soykırım olarak tanınmıyor, Ezidilere ve diğer halklara yönelik ihlallere dair hakikat ortaya çıkarılmıyor. Genel bir terör tanımı altında mahkûmiyet veriliyor. UNITAD’a ifade veren pek çok Ezidi hayatta kalan, yargıya güvenmediğinden ifadelerinin Irak devletiyle paylaşılmasını istemiyor. Üstelik intikamı hedefleyen bir yargı pratiği Irak’taki mezhep çatışmasını daha da derinleştiriyor ve bu da şiddet döngüsünü besliyor. Bu yargılamalar gerçekten caydırıcı mı yoksa sorunları daha da mı körüklüyor sorusunu sormak lazım.
‘KURULMASI DA KAPATILMASI DA POLİTİK KARARLAR’
UNITAD’ın Irak’taki soruşturması bir ay sonra bitiyor. Soykırım’ın gerçekleştiği sahada delil, bulgu toplayan uzmanların görev yaptığı uluslararası bir kuruluşun varlığına Irak hükümetinin onay vermemesini nasıl yorumlarsınız?
Eylül 2023’te BM Güvenlik Konseyi’nde UNITAD’ın görev süresinin uzatılması tartışılırken Irak en fazla 1 yıl daha uzatacağını açıkladı. Bu Ezidi halkı ve sivil toplum için de sürpriz oldu. Yani Eylül 2024’te UNITAD Irak’tan ayrılacak, ki çalışmalarını da henüz tamamlayabilmiş değil. Bu kararı için Irak’ın resmi olarak verdiği gerekçe UNITAD’ın Irak’la delil paylaşmaması.
UNITAD’ın kurulması gibi kapatılması da politik bir karar. Delillerin bu şartlar altında paylaşılmayacağını herkes başından beri biliyordu. Irak’ta ayrıca 2003’teki ABD işgalinden sonra kurulan BM Irak Yardım Misyonu (UNAMI) var, Irak Mayıs 2024’te UNAMI’nin de görev süresini 2025 sonuna kadar uzattığını bildirdi. Yani işgalden beri ülkede hem politik olarak hem yeniden inşa/kalkınma alanında yoğun varlık gösteren BM’nin politik birimi de kapanacak. Bu kararlara etki eden iç ve dış politikaları, özellikle de bölgesel dinamikleri uluslararası ilişkiler ve siyaset bilimi çalışanlar daha iyi değerlendirir.
‘EZİDİLERİN EN UMUT BAĞLADIĞI KURUM…’
UNITAD’ın Irak’taki faaliyetlerinin hükümetin isteği üzerine sonlandırılması Ezidi toplumunda nasıl karşılık buldu?
Ezidi halkı bakımından ise büyük bir hayal kırıklığı ve endişe söz konusu. Soykırımın 10. yılının hemen öncesinde ceza adaleti için en umutlu oldukları kurumun kapanacağını öğrendiler. Üstelik UNITAD’ın kapanışıyla birlikte çok sayıda soru işareti ve belirsizlik var. Bu süreçte Ezidi halkının ve hayatta kalanların beklentileri iyi yönetilemedi. Adalet günün sonunda siyasi iradeyle çok ilişkili. BM ve UNITAD destekçisi devletlerin Irak hükümetinin kararları üzerindeki beklenen etkisinin fazla büyütüldüğünü anlıyoruz. Uluslararası suçların kanunlaştırılmasına yönelik süreç tıkalı olmasına rağmen delil toplama çalışmaları çok hızlı ilerledi, bu da halkın beklentilerini artırdı.
UNITAD’ın sahada topladığı delilleri Irak hükümetine teslim edip etmeyeceği yönünde süregelen tartışmalar var.
Ortada yargılama yapacak mahkeme yok! Irak’ta yargının hali buyken Irak’la paylaşılmayacağı kesin. Uluslararası suçları kanunlaştırmak, idam cezasını kaldırmak ve adil yargılanma hakkını teminat altına almak gibi tüm kaynaklar seferber edilse dahi yıllar alacak süreçlerden bahsediyoruz. Bunca delil bir arşivde çürüyecek mi kaygısı var haklı olarak. Uluslararası Ceza Mahkemesi de bir opsiyon olmadığı için yine Soykırım’ın hemen sonrasından beri tartışılan bir alternatif olarak Irak ve BM ortaklığında hibrit bir ceza mahkemesi kurulması önerisi yapılıyor, daha önce Sierra Leone ve Kamboçya’da yapıldığı gibi örneğin. Tabii bunun için Irak hükümetinin de buna istekli olması lazım. UNITAD’ın görev süresini bitiren, uluslararası suçları kanunlaştırmayan bir hükümet buna sıcak bakar mı? Zor görünüyor.
UNITAD topladığı delilleri Irak hükümeti ile ne ölçüde paylaştı?
Kısmen. UNITAD Irak’la hiçbir şey paylaşmıyor değil tabii, bugüne kadar IŞİD’in işlediği belli suçlara dair -birçoğunu Iraklı hakimler ile yürüttüğü- çeşitli analizleri ve destekleyici belgeleri paylaştı. Ama idam cezasının uygulanabileceği bir yargılamada kullanmak üzere delilin kendisini paylaşmıyor ve Irak yargısını uluslararası standartlara uygun hale getirmeden ve delil muhafaza etme kapasitesini geliştirmeden bunları paylaşmayacağını söylüyor. Ayrıca tanık ifadelerini yalnızca kişinin aydınlatılmış onamı varsa paylaşıyor. Bunlar üçüncü devletlerle delil paylaşma şartları aynı zamanda.
’40 TERABAYTLIK VERİ TOPLANDI’
UNITAD’ın topladığı deliller nerede saklanacak?
BM Genel Sekreteri, bu delillerin uluslararası yargılamalarda kullanılabilecek standartlarda muhafazası için bir veri havuzu oluşturulmasını önerdi. Toplanan tüm deliller -toplam 40 terabaytlık veriden söz ediyoruz- şartları sağlayan devletlerle paylaşıma hazır olarak bu havuzda saklanacak. Daha önce Almanya ve Hollanda gibi Avrupa ülkelerinde UNITAD’ın topladığı deliller kullanılarak hem Avrupa hem Irak vatandaşı IŞİD üyeleri hakkında bazı yargılamalar yapıldı. Hatta Ezidi soykırımını tanıyan ilk mahkeme Frankfurt mahkemesi oldu.
Bu tanıma ve Irak’ta gerçekleşmeyen yargılamaların bir yerlerde ciddiyetle yürütüldüğünü görmek Ezidi halkı için çok önemli, ama bu yargılamalar da adalet talebini tek başına karşılamaya yetmez tabii ki. Soykırım faillerinin büyük çoğunluğu Irak ve Suriye vatandaşı, özellikle Irak’ta komşusunun IŞİD’e teslim ettiği Ezidiler var. Dolayısıyla halk için bu yargılamaların yerinde yapılmasının başka bir amacı var tabii ki, o da devletin “buna müsaade etmeyeceğim, seni koruyacağım” mesajını vermesi.
Irak hükümeti IŞİD mağduru Ezidilere yönelik “onarım programı” başlatmıştı. Bu program Ezidi toplumuna nasıl fayda sağladı?
IŞİD mağdurları için başlatılan onarım programı kapsamında geçen yıldan beri binlerce Êzidî hayatta kalan aylık tazminat ödemesi alıyor. Ayrıca programdan faydalananlara Şengal’de toprak tahsis edilmeye başlandı, ki Ezidi halkı Baas Partisi’nin Araplaştırma politikaları kapsamında sistematik olarak yerinden edilmiş ve tapu kaydından mahrum bırakılmıştı. Bu toprak tahsisinin böyle bir yönü de var yani, Ezidilerin yurdu Şengal.
Bu onarım programı cinsel şiddeti de ayrıca tanıyan iyi bir kanun sonucunda kuruldu. Kanunda ceza adaletine de referans veriliyor ve Ezidilere uygulanan Soykırım’dan söz ediliyor. Yani adalete dair hiç siyasi irade olmadığını söylemek de doğru olmaz, onarım programı -uygulamaya dair sorunlar olmakla birlikte- son derece başarılı bir program. Ama Ezidiler için adalet daha bütünlüklü, şu an bu ceza yargısı ayağının sallantıda oluşu, devam eden cezasızlık politikaları halkın taleplerinin karşılanmadığı anlamına geliyor.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***