NECİP F. BAHADIR | YORUM
Emniyet ve yargıdaki ‘çürümeyi ve yozlaşmayı’ fırsat buldukça yazmaya çalışıyorum. “Yargı sistemine olan güven 1071’den bu yana bu kadar aşağılara düşmemişti.” demiştim. Prof. Dr. Sami Selçuk’un bir yazısında gördüm. Üstad daha gerilere götürmüş, Türk yargısını ‘Tunç Çağının’ uygulamalarına benzetmiş. Selçuk, “Mahkemeler verdiği kararlarla kanunlara işkence yapıyor” da dedi, “Hükümlerin yüzde 99’u geçersiz!” de…
Acaba bu tespitleri okuyan hakim ve savcılar ne düşünüyordur? Hayrettin Karaman’ın fetvasına göre cihat yaptığını mı? Bir hakim ve savcının kulak vermesi gereken isim, hakikatleri, AKP iktidarının menfaatine göre eğip büken Hayrettin Karaman değil, daha ilk günden gerçeği en yalın haliyle dile getiren Sami Selçuk olmalı. Karaman’ın fetvaları değil Selçuk’un öğütleridir adaleti tesis edecek olan….
Kim ne derse desin, ilerleyen yaşına rağmen her türlü risk ve tehlikeyi göze alarak konuşan Selçuk’un AKP yargısına ilişkin tanıklığı çok kıymetli… Karaman güya dindar bir adam… Ondaki vicdana bak, Selçuk’daki vicdana bak… Din tek başına insanı ‘vicdan sahibi’ yapmıyor demek ki… Vicdanı olmayanın dini olur mu? Olursa böyle olur işte…
Tarihe not düşüyorum!
Emniyet ve yargının hali pürmelalini dile getiren bir röportaj okudum, mesajları beni çok etkiledi, yazıp yazmama konusunda tereddüt ettim. Çünkü söyleyenin ‘kıblesi sabit’ değil, ‘seyyar’ rüzgara göre değişen, savrulan biri. Adı mı? Hanefi Avcı… Durun hemen burun kıvırmayın. Emniyet teşkilatı söz konusu olduğunda Hanefi Avcı ismi görmezden gelinemez.
Geçmişte yaptıklarına, yazdıklarına, söylediklerine elbette benim de çok itirazım var. Ama bu doğru söylediklerini görmeyeceğiz anlamına gelmez. Keşke doğruları hep doğru adamlar söylese… Bazen eğri adamların doğru sözleri daha fazla dikkat çeker. Ben özellikle emniyet teşkilatı hakkındaki mesajlarını önemsedim. Tarihe not düşmek adına, biraz çekinerek de olsa sizinle paylaşmak istedim.
Ey okur, yarın yargı ve tarih hükmünü verirken ‘Avcı’nın tanıklığını’ dikkate alır. Her konuda mı? Değil elbette… ‘Doğru tanıklık’ başka, ‘yalancı tanıklık’ başka… Tarih de biz de Avcı konuşurken hangi dilini kullandığını bilecek kadar bir akıl ve vicdana sahibiz. “Avcı gibilerin tanıklığı muteber değildir!” dediğinizi duyuyorum. Ben yine de bir döneme ilişkin tespitlerini tarihe ‘not düşmekten’ yanayım.
İtirazı olanları da anlıyorum ama unutmasınlar ki ben bu yazıyı onlara değil tarihe ve Ankara’ya yazıyorum. Nazım’ın tabiriyle ‘kalbimi pul’ diye yapıştırıp geleceğe dilekçe gönderiyorum. Bugün alıcısı olmasa bile yarınlarda bu dilekçeyi işleme koyacak savcı ve hakimler çıkacaktır.
Ülkü Ocakları eski başkanı Sinan Ateş, Ankara’da uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetmişti.
“Vatan millet sakarya diye başladı, sonra ceplerine baktılar!”
Hanefi Avcı, t24’ten Gökçer Tahincioğlu’na konuşmuş. Uzun bir röportaj… Türkiye’deki hukuk ve demokrasi anlayışı ve toplumun geldiği yerle ilgili yorumları kayda değer: “Şu anda Türk insanı güdükleşti, büzüldü. Hukuk derseniz yerle bir olmuş. Demokrasi derseniz zaten iktidar kendisi de demokrasiye inanmıyor. Devletin tüm kurumları çürüyor…”
Emniyetin röntgenini çekerken ise şunları söylüyor: “Emniyet’te MHP’li bir grup oluştu. Bilgileri farklı yerlere taşıyorlar. Tayin, terfi, atamalarla hep MHP uğraşıyor. Sinan Ateş olayında gördük ki MHP, genç kadrolarda örgütlenmiş. Hiçbir hiyerarşik sistemi tanımaksızın bilgi alışverişi yapıyorlar. Bir amir, ‘A kişisinin bana bulunduğu yer lazım, bu bilgiye ihtiyacım var’ diyor. (Sinan Ateş cinayetini kastediyor.) O teknik birimi arıyor, ‘Şunun adresi lazım’ diyor, çıkartıp veriyor. Böyle bir şey eskiden imkansızdı. Bizim zamanımızda böyle bir şey olmazdı. ‘Vatan – millet – Sakarya’ diye başladı sonra ceplerine baktılar…”
Hanefi Avcı devam ediyor anlatmaya; “Alttaki memurlar sizden habersiz çok kritik bilgileri bir yerlere taşıyorlar. Bu az gibi gözüküyor ama yarın bir gün çok vahim bir durumda kullanıldığında buna karşı tedbir almak mecburiyetindeler. Bu tahmin edilemeyecek kadar zararlı bir şey aslında. Bu bilgileri farklı yerlere taşımadıklarına nasıl emin olalım? Emniyet bakanla yakın durana, fotoğraf çektirene kolay kolay dokunamaz. Mafyayla mücadelede çok ciddi boşluk oluşmuş, uyuşturucuyla mücadelede çok ciddi boşluk oluşmuş. Bu boşluğun zararını daha çok çekeriz. Mafyayla bağlantılı Emniyet mensupları her zaman vardır.”
MHP’nin emniyette kadrolaştığı herkesin bildiği bir sır!
MHP – Emniyet ilişkisinin hangi boyutlara vardığını görüyor musunuz? MHP’nin özellikle İçişleri ve Adalet Bakanlıkları’nda örgütlendiği, kadrolaştığı herkesin bildiği bir Ankara sırrı… EGM Özel Harekat Daire Başkanı Süleyman Karadeniz’in Bahçeli’nin elini nasıl öptüğünü hatırlayın! Bahçeli’nin zaman zaman sinir uçlarına dokunulmuş gibi tepki vermesinin arka planında da devletteki kadrolarına dokundurmama düşüncesi var.
AKP mi? Çok rahatsız. Erdoğan fırsatını bulsa neşteri vuracak. Şimdilik sadece küçük küçük operasyonlarla yetiniyor.
Hani bir zamanlar ‘paralel yapılanma’ deniyordu ya; işte bu paralel yapılanmanın daniskası. Bir parti ve mafyayla iç içe geçmiş bir emniyet teşkilatı ‘beka sorunudur’. Tuzun koktuğu yerdir burası. Siyaset her zaman ‘yargı ve emniyet’ üzerine egemenlik kurmak istedi. Ama bu kadarı hiç yaşanmamıştı. Devletin omurgasını oluşturan iki hayati kurum, amirlerinden ve yasalardan değil bir partiden talimat alır hale geldi.
Emniyet bir gecede bu hale gelmedi!
Emniyet’in bu hallere düşmesinden Hanefi Avcı’nın payı yok mu? Olmaz olur mu? Bir gecede bu hale gelmedi Emniyet… Bilinçli bir sürecin sonucu oluştu… Emniyet komplo teorileriyle alt üst edilirken alkışlayanlar, sessiz kalanlar ne bekleniyordu ki… Az bile. ‘Namuslu – vicdanlı’ kadroların tehlike diye tanımlandığı ve muamele gördüğü bir yapı başka neye dönüşebilirdi? Avcı keşke bu konuda da bir özeleştiri yapsa, yapabilseydi.
Avcı’nın ‘yargı’ hakkında söyledikleri de önemli…
O, Sami Selçuk gibi yargıyı hukuk ve adalet açısından değerlendirmiyor, tespitleri ‘kriminal’ açıdan; “Şimdi yargıda üç tip oluştu. Bir tamamıyla işini rüşvete bağlamış insanlar oluştu. Daha vahimi bir de hiçbir ciddiyetle davaya bakmayan bir sistem oluştu. Düzeltemeyeceğimiz bir yargı tipi oluştu. Hukuk okumayan, dosya okumayan, incelemeyen adamlar oluştu. Ve çok vahim inanılmaz saçma sapan kararlar çıkıyor. Mağdur adamı mahkum ettiler. Türkiye’de yargı sisteminin çöktüğünün resmidir bu. Şimdi bu nasıl düzelir. Bunu düzeltmek çok kolay bir şey değil. Yani böyle bir saçmalık…”
AKP iktidarının ‘sözüne kulak verdiği’ ve bir zamanlar ‘yere göğe sığdıramadığı’ bir adam söylüyor bunu…
Ey AKP’liler duyuyor musunuz?
Bakın Hanefi Avcı emniyetiniz ve yargınız hakkında neler anlatıyor? Avcı size göre muteber biri değil mi? Niye kulaklarınızı kapatıyorsunuz? Söylediklerini duymazdan mı geleceksiniz? Uzaklardan değil, içeriden, yakından kendi mahallenizden hatta sokağınızdan bir ses bu. ‘Yeni Türkiye, yeni yüzyıl’ diyerek tanımladığınız yeni sistemin hali pürmelalini içinizden biri bakın nasıl resmediyor? Size hastalıklarınızı haber veren Avcı’nın çektiği bu röntgene de mi bakmayacaksınız?
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***