Karar yazarı deneyimli gazeteci Fehmi Koru, Meclis’teki kavgalı oturumun ilk olmadığını hatta daha önce TBMM’de silahların çekildiğini ancak bu kez farklı bir durumun olduğunu söyledi.
Koru ‘Ağız bozukluğu da, kavga da iktidarın isteyebileceği türden olaylar değil. Bu defa yaşanan ve yaşatılanlar dikkatlerin dağılmasına ve iktidarın güçlenerek yoluna devam etmesine değil, varlığının sorgulanmasına sebep olabilecek…’ dedi.
Fehmi Koru şunları yazdı:
Can Atalay milletvekili seçildiği halde cezaevinde tutulmaya devam ediliyor; hem de Anayasa Mahkemesi’nin lehine verdiği kararlara rağmen…
Meclis toplandı, kanlı bir kavgaya sahne oldu ve genel görüşme teklifi reddedildi.
Düşünün: Her kavgada ilk yumruğu attığı bilinen milletvekilini, AK Parti, Meclis grubuna kavgaları yatıştırmayla yükümlü idare amiri yapmış…
Bir milletvekilinin yediği yumruklardan yüzü gözü morardı; iki milletvekilinin kanı döküldü ve TBMM dünya TV kanallarında kavga görüntüsüyle ilk haber oldu…
İşin kan dökülmesine de yol açan kavgaya kadar varacağını öngöremesem de, sonucu tahminde hiç zorlanmadım.
Neden?
Gezi Parkı’nın betonlaşmasına karşı başlatılmış uyarı amaçlı bir eylemin ‘darbe girişimi’ olarak yansıtılması AK Parti açısından bir kesin hüküm değerinde; o hükmün zayıflatılmasıyla sonuçlanacak herhangi bir gelişmeye müsaade edilmeyeceğinden eminim de ondan…
Nitekim, AK Partililer, keskin tavırlarını, bir meydan savaşı havasına da dönüştürerek, Meclis’te bir kez daha sergilediler.
Olağanüstü toplantılarda genellikle Meclis başkanı oturumu yönetir. Herhangi bir mazereti sebebiyle katılamayacaksa, onun yerine vekillerinden sırası gelen oturama başkanlık eder.
Meclis başkanı Numan Kurtulmuş Meclis’te olduğu halde oturumu yönetmeye, yönetme sırası CHPli başkan vekilinde olduğu halde, AK Partili başkanvekili çıktı…
Kavga sonrasında başkanlık kürsüsünde Numan Kurtulmuş’u gördük ama arada kan dökülmüştü bile…
Belli ki, oturumu yöneterek siciline leke sürdürmek istememişti Kurtulmuş; ancak günün tutanağında onun da adı olacak.
…
Meclis’te kavgalı oturumlar daha önce de yaşanmıştı. Meclis çatısı altında bir-iki kez silahların konuşturulduğunu da biliyoruz. Önceki gün yaşananlar ilk ve tek örnek değil.
Ancak bu defa eski örneklerden farklı bir durum var: Ağız bozukluğu da, kavga da iktidarın isteyebileceği türden olaylar değil. Bu defa yaşanan ve yaşatılanlar dikkatlerin dağılmasına ve iktidarın güçlenerek yoluna devam etmesine değil, varlığının sorgulanmasına sebep olabilecek…
…
Vatandaşlar için de hoş bir manzara değil, siyasetten dışarıya yansıyan sözler ve görüntüler…
Fedakarlık ve sabır talep edilen kitleler, tuzu kuru bildikleri siyasileri birbirleriyle itişir-kakışır gördüklerinde, bunun kendi yararları için bir çatışma olmadığını anlamayacaklar mıdır?
Elbette anlarlar.
AK Parti kendisini zora düşürdü, fakat ortağı MHP’yi ve lideri Devlet Bahçeli’yi sevindirdi.
İktidar, ülkenin önünde nasıl olsa genel seçime kadar dört yıllık bir süre olduğu hesabını yapıyor ama, kendi kadrolarının ağızlarından çıkanlar ile Meclis’te yerlere dökülen kanların, sandığın tarihini bayağı öne çekmeyle sonuçlanacağını galiba göremiyor.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***