Şiddet mağduru kadınların ekonomik sıkıntılar nedeniyle adli mercilere ulaşamaması üzerine, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi adli yardımların bir bölümünü karşılama kararı aldı.
Belediye ve Diyarbakır Barosu arasında imzalanan “Kadınlara Adli Yardım ve Belediye Personeline Yönelik Eğitim Hizmeti Alınması İşbirliği Protokolü” uyarınca, şiddet mağduru kadınlar, hukuki destek almak için belediyeye ve baroya başvuru yapabilecek. Kadınları sadece kadın avukatlar savunacak.
Protokol, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanları Serra Bucak ve Doğan Hatun ile Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, Büyükşehir Belediye Meclisi Kadın Komisyonu ve Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi üyelerinin katıldığı bir törenle imzalandı.
İmza töreninde konuşan Bucak, kadına yönelik şiddetin her geçen gün arttığına dikkat çekerek, şiddetin durdurulması, şiddetle ilgili farkındalık çalışmaları ile şiddet gören kadınların hukuki ve adli yardım alması konusunun önemli bir gündem olduğunu söyledi.
Kadın hakları alanında çalışan kişi ve kurumların deneyimlerinin de protokole aktarıldığını hatırlatan Bucak, “Diyarbakır’a özgü bir çalışma açığa çıktı. Bu yönüyle şiddet gören kadınların adli yardım alma konusunda baronun hukuki desteği ve büyükşehrin de desteği ve katkılarıyla bu protokolü açığa çıkardık. Burada önemli bir detay var, diğer kentlerdeki sözleşmede, adli yardım alacak olan kadınlar için avukatların cinsiyetleri belirtilmemişken, bizim protokolümüzde adli yardım alacak olan kadınların, kadın avukat tarafından savunulması ve bu hukuki sürecin kadın avukat tarafından yürütülmesine dair bir ibare var ve biz bunu çok önemsiyoruz” dedi.
Bucak, protokol çerçevesinde belediye çalışanlarına yönelik bazı eğitim hizmetleri alacaklarını ifade ederek, şöyle konuştu: “Bu da bizim hem kurumsal yapımızı hem de kadına yönelik şiddetle mücadele ile toplumsal cinsiyet konusunda çalışma yürüten yapılarımızı güçlendirecek bir eğitimi de açığa çıkaracaktır.”
“Hükümetin sağladığı kaynaklarla adli yardımı sağlayamıyoruz”
Daha sonra söz alan Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren ise yargıya ulaşabilmenin önemli bir ekonomik sorun olduğunu vurguladı.
Hükümetin sağladığı kaynaklarla adli yardım sağlayamadıklarını savunan Eren, “Adalete ulaşabilmek önemli bir ekonomik külfet, hükümetin sağladığı kaynaklarla adli yardımı karşılayamıyoruz. Sadece Diyarbakır Barosu şiddet mağduru olan kadınlara destek sunma çalışması içerisinde ama maalesef bunu mevcut kaynaklar dolayısıyla yerine getiremiyoruz. Büyükşehir Belediyesi’nin çok anlamlı ve kıymetli katkısıyla hazırlanan protokolun kadın hakları alanında çalışmaları barındırıyor olması bizler açısından anlamlıdır. Hak arama mücadelesinde kadınların daha fazla şiddete maruz kaldıklarını biliyoruz” diye konuştu.
Konuşmaların ardından Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Bucak ve Diyarbakır Barosu Başkanı Eren, protokolü imzaladı.
“Kadınlar adalete daha rahat ulaşabilecek”
Protokolü VOA Türkçe’ye değerlendiren Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Danışma ve Uygulama Merkezi Koordinatörü Gevriye Atlı, protokol sonrasında kadınların adalete daha rahat ulaşabileceğini söyledi.
Şimdiye kadar bazı başvuruları reddetmek zorunda kaldıklarını dile getiren Atlı, “Kadınların daha rahat ve hızlı bir şekilde yargı makamlarına ulaşmasına ve adalete erişimini sağlayacak. Çünkü adli yardıma yapılan başvuruları maalesef biz ödenek sıkıntısı nedeniyle yarısından fazlasını reddediyorduk. Bu protokol ile Belediye’nin sağladığı maddi destek ile daha çok şiddet mağduru kadının talebini kabul etmiş olacağız” şeklinde konuştu.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Zuhal Işık ise protokolün şiddeti azaltacağını vurgulayarak, “Şiddet mağduru kadına kadın avukat atanacak. Aynı zamanda da kadının yargı makamlarına daha hızlı ulaşması ile koruma tedbirleri alınarak şiddet önlenmiş olacak” dedi.
Protokolde neler var?
Kadına yönelik şiddetin yaygın bir insan hakkı ihlali olduğuna dikkat çekilen protokolde, dünya üzerinde her üç kadından birinin yaşamında en az bir kez şiddete ve ayrımcılığa maruz kaldığı belirtildi.
Protokolde, Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW), 20 Aralık 1993 tarihli Birleşmiş Milletler Kadınlara Yönelik Şiddetin Önlenmesi Bildirgesi, Anayasa’nın 10. maddesi ile Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesine atıf yapıldı.
Toplumsal cinsiyet temelli ayrımcılığa dikkat çekilen protokolde, “Tüm bu uluslararası standartların ortak vurgusu; kadına yönelik şiddetin ana kaynağı olan ‘toplumsal cinsiyet temelli ayrımcılığın’ köklerinin, toplumsal olarak çok derinde olduğu, bu bilinç ile ayrımcılığa karşı yaşamın her alanında mücadele edilmesi ve bu arada kadınların pozitif ayrımcılık kapsamında ayrıca ve özel olarak desteklenmesi gerektiğidir. Bu kapsamda yukarıda anılan uluslararası standartlar; şiddet mağduru kadınların, adalete erişimi ve hak mücadelesinde özel olarak desteklenmesi gerektiğini ayrıca ve özellikle vurgularken kökleri çok derinde olan bu ayrımcılık türünün ortadan kaldırılması için yaygın toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimlerinin de yapılmasını önerir” denildi.
İmzalanan protokol ile adli yardım hizmetlerinin bir kısmı, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi imkanlarıyla karşılanacak. Şiddet mağduru kadınlar, hukuki destek almak için Büyükşehir Belediyesi ve Diyarbakır Barosuna başvuru yapabilecek.
Kadınların başvuruları, Diyarbakır Barosu Adli Yardım Merkezi tarafından belirlenen şartları taşıyıp taşımadığı incelendikten sonra karara bağlanacak. Diyarbakır Barosu, protokol çerçevesinde Büyükşehir Belediyesi bünyesindeki personele eğitimler verecek.
Şiddet durmuyor
Bu arada kadına yönelik şiddet Türkiye’nin gündemi olmaya devam ediyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun her ay yayınladığı şiddet raporuna göre Temmuz ayında 23 kadın cinayeti işlenirken, 23 kadın da şüpheli şekilde hayatını kaybetti.
Kadınların hedef alındığı cinayetler raporda şu cümlelerle yer aldı: “Öldürülen 23 kadından 4’ü boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak istemesi bahanesi ile, 1’i annelerinin boşanmak istemesi bahanesiyle öldürüldü. 18’inin ise hangi bahaneyle öldürüldüğü tespit edilemedi. 18 kadının hangi bahaneyle öldürüldüğünün tespit edilememesi, kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin görünmez kılınmasının bir sonucudur.”