HABER MERKEZİ– Barış ve Demokrasi Konferansı’nın 3’üncü oturumunda konuşan İzlanda Eski Adalet Bakanı Ögmundur Jonasson, İmralı tecridinin kabul edilemez olduğunu ve bu konuda ilgili kurumların hızlıca adım atması gerektiğini belirtti.
Almanya’nın başkenti Berlin’de düzenlenen “Barış ve Demokrasi Konferansı”, “İmralı’da tecrit ve izolasyon” başlıklı panel ile devam etti. Gazeteci Hayko Bağdat’ın yönettiği oturumda, Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Cengiz Yürekli, İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin ve İzlanda Eski Adalet Bakanı Ögmundur Jonasson konuşmacı olarak katıldı.
‘TÜRKİYE TAVSİYELERİ DİKKATE ALMIYOR’
Panelde ilk sunumu gerçekleştiren avukat Cengiz Yürekli, PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik hukuksuzluğun İmralı’daki tutukluğunun ilk gününden başladığını ve bugün daha da derinleşerek devam ettiğini söyledi. 20 Temmuz 2016’da devreye konulan OHAL’ın ilk uygulamasının İmralı’da gerçekleştirildiğini belirten Yürekli, “İlk OHAL, İmralı’da aynı gecenin sabahında uygulamaya konuldu. İmralı’da önemli değişiklikler ve kısıtlamalara resmiyet kazandırıldı. İmralı’da tutulan mahkumlar, özelikle Abdullah Öcalan ağır izolasyon koşullarında tutuluyor. Bu koşullar, Abdullah Öcalan’ın diğer tutuklularla, aileleriyle ve avukatlarıyla görüşme hakları ortadan kaldırılıyor, gasp ediliyor. Ziyaret ve iletişim yasakları daha da derinleştirildi. Hak gaspları diğer tutsaklara da uygulandı. Aile ve avukat görüşmelerinin kısıtlanması CPT’nin raporlarında da mevcuttur. Fiziksel ve psikolojik koşulların sınırlandırıldığı CPT raporları ile de somutlaşmıştır. Sayın Öcalan’ın fiziksel hareket alanının sınırlandırıldığı, havalandırma sürelerinin kısaltıldığı ve doğrudan güneş ışığına erişimlerinin engellendiği bir gerçek. CPT’nin, bu izolasyonun kaldırılması, mahkumların daha fazla sosyal etkileşim ve dış dünya ile iletişime izin verilmesi yönünde raporları da var. Ancak devlet bunu hiçbir şekilde dikkate almadı, almıyor” dedi.
MUHALEFETİN SESSİZLİĞİNE ELEŞTİRİ
Ardından Skype uygulaması üzerinden panele bağlanan İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin ise, Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit politikasının Kürt sorununun çözümsüzlüğünden bağımsız olmadığına dikkat çekti. Devletin tecrit ile sadece Abdullah Öcalan’ı değil tüm Kürtleri hedef aldığının altını çizen Keskin, muhalefetin bu konudaki sessizliğini eleştirerek tutum alması gerektiğini ifade etti. İmralı’daki ziyaretlerde karşılaşılan zorlukları ve Türkiye’nin uluslararası sözleşmelere dönük adım atmayan tutumunu uymamasını eleştiren Keskin, uluslararası kurumların da bu durumu göz ardı ettiğine dikkat çekti.
‘İMRALI TECRİDİ KABUL EDİLEMEZ’
İzlanda Eski Adalet Bakanı Ögmundur Jonasson bir konuşma gerçekleştirdi. Abdullah Öcalan’ın dünyada tanınan bir lider olduğunu ve kendisinin de İmralı heyetinin 6 kez üyesi olduğunu söyleyen Jonasson, Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için mücadele ettiğini vurguladı.
Türkiye’nin Kürt sorunu karşısında yalnızca şartlı barış ve teslimiyet talep ettiğini ifade eden Jonasson, Abdullah Öcalan’dan 42 aydır haber alınamamasının bundan bağımsız ele alınamayacağını vurguladı. Abdullah Öcalan’la yapılan 2019 tarihli son avukat görüşmesini anımsatan Jonasson, Abdullah Öcalan’ın görüşmedeki mesajında, ileri adımlar olduğunu ve demokratik taleplerin dile getirildiğini söyledi. Jonasson, ayrıca 2013 Newrozu’nda Abdullah Öcalan’ın barış mesajının büyük bir etki yarattığını ve ardından 2015 yılında İmralı’nın kapılarının kapatıldığını ve Ankara’nın bu süreçte kutuplaşma yarattığını söyledi.
İmralı tecridinin kabul edilemez olduğunu ve hızlıca adım atılması gerektiğini vurgulayan Jonasson, CPT’nin taleplerine rağmen Türkiye’nin aile ve avukat görüşmelerini reddettiğini ve telefon hakkını engellediğini ifade etti.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***