NECİP F. BAHADIR | YORUM
Ve ‘çelik yürekli kadın’ Ayşe Ateş duruşmanın dördüncü gününde ‘üzerine yüreğinden başka muska takmadan’ konuşmaya başladı. Sanıklara dönerek, “Bugüne değin senaryolarınızı dinledik. Şimdi başkan gerçekleri dinlesin…” dedi. Başkan dediği Ankara 32. Ağır Ceza Reisi Mehmet Güven… Mahkemenin başkanı yani. Acaba Devlet Bahçeli’ye de bir gönderme düşünülebilir mi? Niye olmasın… Çünkü MHP davanın tam göbeğinde.
Ayşe Ateş’in muhatabı mahkeme salonundaki başkandı ama söylediklerini tüm Türkiye dinledi. Çünkü toplumun gözü kulağı bu davada. Onun için sözleri kelimesi kelimesine, an be an dışarıya yansıdı. Cümleleri sosyal medyada nehir gibi aktı. İnternet sitelerinde manşet oldu.
Ardından Ayşe Ateş, “Ben ölünce yanımda mezara gitmeden burada kalsın diye anlatacağım.” dedi. Ve ‘ağlamadan, dilleri dolaşmadan, yumruğu çözülmeden’, ölümü bile göze alarak anlattı: “Sinan başkanlıktan ayrılınca bana, ‘Ayşe, İzzet Ulvi Yönter ve Semih Yalçın beni öldürtmek için Olcay Kılavuz’a ve Ahmet Yiğit Yıldırım’a talimat vermiş. Onlar da beni öldürmesi için kiralık katil arıyorlarmış’ dedi.”
İsimleri ima etmedi, doğrudan açık açık söyledi. Mahkeme Başkanı’na ve Türkiye’ye gerçek katillerin yerini, ‘vur emrinin’ adresini gösterdi. Bütün gözler bundan sonra ne olacağında… Mahkeme tutanaklarına geçen bu beyanların ne tür gelişmeleri doğuracağını hep birlikte göreceğiz. Herhalde Erdoğan’ın Saray’da ağırladığı Ayşe Ateş’e, “Gerçek katilleri ortaya çıkaracağız!” sözü havada kalmaz. MHP ile Ayşe Ateş arasında kalan Erdoğan’ın en çetin sınavlarından biri bu. Bir yanda verdiği söz diğer yanda iktidar…
Anne Saniye Ateş: Ocak’ta Bahçeli’den habersiz çay içilmezdi!
Gerçek katillerin adresini gösteren sadece Ayşe Ateş mi? Değil, bütün bir aile benzer beyanlarda bulundu. Anne Saniye Ateş, sanıkları göstererek, “Bunlar maşa… Oğlumun katilleri çıkacak ve burada hesap verecek. Ocak’ta (Ülkü Ocakları’nı kast ediyor) Bahçeli’den habersiz çay içilmezdi.” dedi. Annenin yüreği daraldı ve fenalaştı. Ambulansla hastaneye kaldırıldı. Abla Ateş, “Sinan’ın katilleri ne Eray ne de Doğukan’dır. Sinan’ın öldüren MHP’nin içindeki bu insanlardır!” ifadelerini kullandı.
Ailenin kişisel olarak MHP’ye bir husumeti olduğu düşünülebilir mi? Ayşe Ateş’in MHP ile şahsi ne kavgası ve ne derdi olabilir? Aile neden durduk yere MHP üst düzey isimleri hedef haline getirsin?
Bu bir adalet arayışı…
Kamuoyunda da eleştirilerin odağında yer alan iddianame aileyi de tatmin etmedi. Onlar gerçek katillerin peşinde. Ve ellerindeki bilgilerle, belgelerle, somut delillerle iz sürüyorlar. Bu iz MHP Genel Merkezi’ne, Ülkü Ocakları’na çıkıyorsa onlar ne yapsın?
İddianameyi yazan savcı ve ifade veren sanıklar cinayeti MHP’den uzaklaştırmaya çalışsa da beyhude. Gerçeklerin ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır. İlanihaye hiçbir hakikat nihan kalmaz.
‘Azmettirici’nin MHP’li vekilin evinde yakalandığı kesinleşti!
Mahkemede bir başka gerçek daha ortaya çıktı. Cinayetin soruşturulması sırasında Asayiş Şube Müdür Yardımcısı olan Kerem Gökay Özay, ‘Sinan Ateş’i cinayetini azmettiren olarak davada yargılanan Tolgahan Demirbaş’ın sokakta gözaltına alındığına’ ilişkin haberler hakkında suç duyurusunda bulunduklarını dilekçeyle bildirdi mahkemeye. Tolgahan Demirbaş’ı dönemin MHP Mersin Milletvekii Olcay Kılavuz’un evinde yakaladıklarını’ itiraf etti. Böylece dosyaya ‘sahte tutunak’ konduğu ortaya çıktı.
Varan 1 değil, 2 değil. Daha ilk duruşmada bunca gerçek ortalığa saçıldı. Dava genişletildiğinde olacakları tahmin etmek zor. Olcay Kılavuz konuşmak için can atıyor. Eğer MHP’nin ‘sus emri’ olmasa çoktan mahkeme salonunda yerini alırdı. Bu da MHP’nin üzerindeki soru işaretlerini arttıran unsurlardan biri. Neden aileye bir taziye bile çok görüldü? Neden Kılavuz’un konuşması engellendi? Neyin korkusu bu? Mahkemeden ne kaçırılıyor?
Polis eğer katili bulamadıysa görgü tanıklarının anlatımları doğrultusunda ‘robot resmi’ çizer. Kamuoyundan gelecek ipuçlarıyla katilin peşine düşer. Ailenin anlatımları bir robot resmine ihtiyaç duymayacak kadar net. Gerçek katiller bir sisin içinde ya da flu halde değil. Robot resme falan gerek yok! Çok az siyasi cinayet bu kadar kendini açık etti. ‘Kırmızı Pazartesi’ gibi… Her şey ortada. Tetikçiyi yakalamakla iş bitmiyor, aksine yeni başlıyor. Amaç arkasındakilere ulaşmak. Vur emrinin kimin verdiğini bulmak…
Organize bir siyasi cinayet var ortada
Artık olayın basit bir alacak verecek meselesi olmadığı açıkça görüldü. Organize bir örgüt ve cinayet suçu söz konusu. Ve MHP’de tam cinayet mahallinin göbeğinde. Bütün izler, tüm işaretler MHP Genel Merkezi’ni ve Ülkü Ocaklarını gösteriyor. Semih Yalçın ve İzzet Ulvi Yönter sıradan isimler değil, partinin genel başkan yardımcıları… Bahçeli’nin en etkin kurmayları. Yalçın’ın Bahçeli’nin konuşmalarına kaleme alan isimlerden biri olduğunu Ankara’da herkes biliyor.
Genel başkan yardımcılarının her sözü ve eylemi partiyi bağlar. Bahçeli, “Neden MHP’nin üzerine yıkılıyor?” diyemez. Daha önceki iddiaları atarlanarak savuşturmaya çalıştı. Yalçın ve Yönter de aynı şekilde… Semih Yalçın hızını alamadı, CHP lideri Özgür Özel’i, “Yanlış yolda olduğunu kafasına çuval geçirildiğinde anlayacak!” diyerek tehdit etti. Kafaya çuval geçirmek tabiri ilginç. Yalçın bunu nereden çıkardı? Acaba Bahçeli, bu sözü duyduğunda ne hissetti?
Başına çuval geçirilerek öldüresiye dövülen bir kişiyi duydum ben. O da Devlet Bahçeli… Yeni değil, çok eski… Genel Başkan olmadan önce. MHP camiası bu olayı bütün ayrıntılarıyla bilir. Dövdüren de yabancı, dışarıdan biri değil. O isim MHP’de milletvekilliği de yaptı. 12 Eylül öncesinin yarasını üzerinde taşıyanlardan. Semih Yalçın’ın, Özel’i ‘başına çuval geçirmekle’ tehdit etmesi Bahçeli’yi rahatsız etmiştir herhalde, unutmak istediği acı bir olayı hatırlattığı için.
Bahçeli çıkıp konuşmalı
Bu işin şakası yok. Bahçeli’nin iki yardımcısı Yalçın ve Yönter bir cinayetin arkasındaki isimler olmakla itham ediliyor. MHP lideri mahkeme tutanaklarına geçen bu itham karşısında ne yapacak? Normal bir ülke ve partide isimleri çıktığı an görevden uzaklaştırılırdı. Cinayet zanlısı isimlerle çalışmaya devam etmeyi göze alabilir mi? Eğer hiçbir şey olmamış yaparsa kendisini ‘olağan şüpheliler’ arasında yer almaktan kurtaramaz. Cinayetin ilk anından itibaren ‘bir şeylerin üzerini örtüyor’ izlenimi doğurdu zaten.
Değil MHP, hiçbir parti bu ağır yükü ve vebali taşıyamaz. Bahçeli bir şeyler yapmak zorunda. Başka seçeneği yok. Sadece aile olsa neyse… Kamuoyunun gözü de üzerinde. MHP’ye komplo falan kuruluyor değil. MHP’li isimler bir cinayete karıştı ve ellerine yüzlerine bulaştırdı. İyi ki öyle oldu. Bakan herkes cinayetin lekelerini görüyor. Bahçeli bu hafta grup toplantısı yapmadı. Rahatsızlığından olsa gerek. Yoksa Sinan Ateş davası mı suskunluğun sebebi? Bu iddia ve ithamlar karşısında susulmaz.
Kral değil bu kez Devlet Bahçeli çıplak…
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***