İSTANBUL – Türkiye’nin 40 yıldır savaş politikalarında ısrar ettiğine dikkati çeken besteci-söz yazarı Şanar Yurdatapan, “Bu ülkenin aydınları ve demokratları güçlerini birleştirerek, her zamankinden daha fazla savaşa karşı durmalıdır” dedi.
Türkiye, KDP işbirliği ile Federe Kurdistan Bölgesi’nin Zap, Avaşîn ve Metîna alanlarına dönük saldırılarını arttırdı. Son bir haftada bölgeye binlerce zırhlı araç sevk eden Türkiye, yol kontrolleri yapmaya başladı. Hristiyan Barış Timleri (Community Peacemaker Teams-CPT) verilerine göre, bugüne kadar 6 kontrol noktası inşa edildi. Türkiye, askeri üs sayısını 63-64’ten 70’e çıkartmayı hedefliyor. Son 27 gün içerisinde bölge 285 kez bombalanırken, bu nedenle en az 182 aile göç etti.
“Barışa Ses Olalım” imzacılarından besteci-söz yazarı Şanar Yurdatapan, Türkiye’nin savaş politikaları ve bölgeye dönük saldırılara dair değerlendirmelerde bulundu.
’40 YILDIR SONUÇ ALINMIYOR’
Savaş politikalarından kaynaklı Türkiye’nin hem ekonomik hem de siyasi anlamda büyük kayıplar yaşadığını belirten Yurdatapan, bu savaşa karşı barışın sağlanması için uzun yıllardır mücadele edildiğini dile getirdi. 40 yıldır sürdürülen savaşın ise hiçbir sonuç vermediğine dikkati çeken Yurdatapan, “1996 yılının başlarında yine savaşa son verilmesi için İstanbul’da siyasi partiler, sendikalar, sivil toplum örgütleri ve kanaat önderleriyle bir araya gelerek, geniş bir toplantı yapıldı. O zamanlar iki savaş söz konuydu. Birincisi Kardak Kayalıkları nedeniyle az daha Yunanistan ile savaşa girilecekti. İkinci ise Kurdistan’da devam eden savaştı. Tam savaşa karşı barışı konuşmak için bir araya gelen güçler tartışırken, Şırnak Güçlükonak’ta bir minibüse PKK’nin saldırdığı iddia edildi. Oraya bir heyet gönderdik. O gün bugündür bölgeye çok gittim ve geldim ve oradaki gerçekliğe tanıklık ettim” diye belirtti.
Şanar Yurdatapan
ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI
Geçmişten günümüze savaş politikalarında aynı noktaya gelindiğini söyleyen Yurdatapan, “Bu gün yine aynı noktaya geldik maalesef. Ne dünyayı ne de ülkemizi demokrat güçler yönetemiyor. Dünya çapında zengin ülkeleri daha zengin, fakir ülkeleri daha fakir yapan bir ekonomik düzenle karşı karşıyayız. Bunlar çoğu yerde savaşlarla sonuçlanıyor. Şu an Üçüncü Dünya Savaşı’ndayız ve kimse bunun pek farkında değil. Üstelik bu savaş eskiden olduğu gibi sadece bir ülkenin bir ülkeye saldırmasıyla değil bölgeler arasında paldır küldür gidiyor. Suriye’nin kuzeyi ve Irak’ın güneyindeki Kurdistan bölgesine Türkiye’nin yaptığı saldırılar bu bütünün bir parçasıdır” ifadelerini kullandı.
‘SAVAŞ ERDOĞAN’IN ÇIKARLARI İÇİN’
Yurdatapan, Türkiye’nin Federe Kurdistan Bölgesi ile Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırılarının AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın çıkarlarını korumaya dönük bir yöntem haline geldiğini belirtti. Yurdatapan “Erdoğan, kendi çıkarları için bu savaşı sürdürmek istemektedir. Amaç, sınırın öteki tarafından bulunan Suriye ve Irak’taki hedeflere saldırarak, Kürt meselesini savaş yöntemleriyle sonra erdirmek. Kendimi bildim bileli ‘bunlar 3-5 çapulcu köklerini kuruttuk, kuruyoruz’ deniliyor. 40 senedir hala köklerini kurutamadıysanız çok sağlam bir kök vardır demektir” dedi.
‘ERDOĞAN İSTEDİĞİNİ ALAMAYACAK’
Erdoğan’ın Federe Kurdistan’a dönük saldırılarla istediğini elde edemeyeceğinin altını çizen Yurdatapan, şunları belirtti: “Ortadoğu’da güç olmak için her şeyi hesap etmek zorundasınız. Şu an o bölgelerde Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya da var. Dolayısıyla bir yandan Kürtlerle savaşırken diğer yandan bu ülkelerle baş etmeniz mümkün değil. Komşularımızla sürekli bir savaş halinde olmaktansa barış politikalarıyla ülkemizde refahı sağlayabiliriz. Bilindiği gibi barış süreci sürdüğü sırada Türkiye bir nefes almıştı. Bu hala unutulmadı. Erdoğan istediğini alamayınca işler değişti ve yeniden savaş politikaları devreye konuldu. Son olarak geldiğimiz noktada Erdoğan, krizden çıkmak için Suriye’nin içine kadar girdi. Önceleri ‘canım kardeşim’ dediği ve yaz tatillerini Bodrum’da birlikte geçirdiği Esat, ‘katil Esed’ oldu. Şimdi ne oldu da ‘kardeşim Esat tekrar eski günlerimize geri dönelim’ diyerek uzlaşmaya çalışıyor. Hepsinin hesapları birbirinden farklı. Erdoğan bir yandan savaşı tırmandırırken bir yandan muhalifleri susturmak istiyor. AKP’nin tüm politikalarına ‘Allah’ın emri’ diyen ve ses çıkarmayan bir toplum istiyor. Bunun için de her şeyi yapar.”
‘KÜRT DÜŞMANLIĞI İÇİNE SİNMİŞ’
Erdoğan’ın hem Federe Kurdistan Bölgesi hem de Kuzey ve Doğu Suriye’de kalıcı olmak istediğini dile getiren Yurdatapan, “Oralarda karakollar kurdu ama birinden öbürüne gitmekte bile güçlük çekiyor. Dolayısıyla zor bir durumda. Ama şunu söylemek gerekiyor; Erdoğan’ın barışı tesis etmek gibi bir derdi yok. Kürt düşmanlığı Erdoğan’ın içine sinmiş durumda. Maalesef Türkiye’de kendini solda zanneden bir sürü insanda da milliyetçilik damarlarına işlemiş, farkına varmadan tekrar edip duruyoruz. Şunu söylemek mümkün Erdoğan bu savaşı yoğunlaştırmaya uğraşıyor ama bu sefer işi çok zor. Düne kadar Suriye’de kullandığı askerler de kendisine karşı çıktı. Suriye’de kendi elleriyle kurduğu çeteleri Türk bayrağını yaktı. Yani bu defa Kürtlerin üstüne saldığı kişiler kendisine karşı. Bu durumda ne yapacağını seçmesi zor” ifadelerini kullandı.
‘40 YILDIR AYNI YOL İZLENİYOR‘
Yurdatapan, devamında ise şunları belirtti: “40 yıldır aynı yol izleniyor. ‘Üç-beş çapulcu, köklerini kurutmak üzereyiz’ anlayışı var. Bu kök kurumaz. Bütün Kürtleri öldürüp atom bombası atarsanız da fayda etmez. PKK’yi yok etseniz bile başka bir örgüt çıkar ve bu iş devam eder. 40 yıldır devam eden bir bağımsızlık savaşını siz öyle lafla falan yok edemezsiniz. Şimdi her yerde çatışmalar devam ediyor. Çatışma sadece Kürtlere karşı değil, kendi besleyip silahlandırdığı ve Kürtlerin üzerine saldığı çetelere karşı da savaşıyor. En genel anlamıyla barış isteyen güçler mücadelelerine biran bile ara vermemeli ve elinden geldiğince mücadeleyi yükseltmelidir. Bu ülkenin aydınları, demokratları güçlerini birleştirerek, her zamankinden daha fazla savaşa karşı durmalıdır.”
MA / Esra Solin Dal
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***