Zonguldak’ta, ruhsatsız maden ocağında çalışan Afganistan uyruklu Vezir Mohammad Nourtani‘nin cesedinin ormanda yakılmış halde bulunmasına ilişkin 3’ü tutuklu 6 sanığın yargılanmasına devam edildi.
1. Ağır Ceza Mahkemesindeki ikinci duruşmada, Kırat Mahallesi’nde 9 Kasım 2023’te, Nourtani’nin cesedinin yol kenarındaki ormanlık alanda bulunmasıyla ilgili tutuksuz sanıklar A.Ç. (46) ve E.D. (22) ile maktulün ve sanıkların yakınları ile taraf avukatları hazır bulundu.
Tutuklu sanıklar A.A. (52), E.G. (34) ve H.K. (46) de duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Tutuksuz sanık S.K. ise duruşmaya gelmedi.
Akaryakıt istasyonu çalışanı tanık S.K, ifadesinde, olay tarihinde tanımadığı 2 kişinin, akaryakıt istasyonuna gelerek araca mazot koymasını ve bidonla benzin vermesini istediğini belirtti.
Pet şişeye benzin koyduğunu aktaran S.K, “Sanıklar bildiğim kadarıyla alkollüydü. Kendilerinden çekindiğim için TC yazamayıp plaka üzerinden benzin verdim. Sonra nakit olarak ödemeyi yapıp gittiler. Aracı kullanan araçtan hiç inmedi. Ayrıca gece vaktiydi, yüzlerine dikkat etmedim. Şu an benzin alan kişilerin hangi sanıklar olduğunu söyleyemem.” dedi.
S.K, normalde TC kimlik numarasını alarak bidonla yakıt verdiklerini aktararak, “Olay gecesi TC kimlik numarası almadım. Gelen araç hatırladığım kadarıyla çift kabin pikap tarzı bir araçtı. Şahıslar donuk bir şekilde hareket ediyorlardı, konuşurken yere bakıyorlardı. Bu nedenle yüzlerini hatırlamıyorum. Zaten lavaboya giden kişiyi arkadan görmüştüm, benim bulunduğum tarafta değildi. Bu nedenle onu hiç teşhis edemem. Lavaboya giden şahısla hiç konuşmadık.” diye konuştu.
Diğer tanık S.K. de H.K’yi daha önce devamlı müşterileri olması dolayasıyla tanıdığını, bilgilerinin sistemlerinde mevcut olduğunu belirterek, “Olay gecesi şoför olarak H.K. pompaya yaklaştı, jeneratöre benzin almak istediğini söyledi. H.K’nin yanında oturan kişi ise bidonla beraber geldi. Ben bidona yakıtı doldurdum. Sonrasında gittiler. Benzini 5 litrelik bidona koyup vermiştim.” ifadelerini kullandı.
Tanık E.D. ise sanıklardan E.D’nin kardeşi olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
“Olay gecesi evdeydim. Kardeşim E.D. beni aradı. Dışarı çıkmamı, bana bir şey söyleyeceğini belirtti. Kendisine ne olduğunu sordum. E.D. bana, ‘H.K. ve E.G. ocakta çalışan bir işçinin bayıldığını veya kalp krizi geçirdiğini, ölmüş olabileceğini’ söyledi. Ben de ‘Hastaneye getirdiler mi’ diye sordum. E.D, H.K’nin kendisinden battaniye getirmesini istediğini söyledi. Bir süre sonra E.D’yi arayıp yanlarına çağırmışlar. Kardeşimin söylemesine göre H.K, E.D’den kazma kürek getirmesini istemiş. Kardeşim korkup olayı anlatmak için yanıma geldi. Kardeşimle evden ayrılıp madene giderken madenin çıkışında onlarla karşılaştık. Araçtan indiğimizde kendi aralarında ne yapacaklarını konuşuyorlardı. H.K, E.D’ye, ‘Kazma kürek getirdin mi’ diye sordu. E.D. de getirmediğini söyledi. Bunun üzerine ben de H.K’ye, ‘Adamı hastaneye götürün, kendi başınızı da kardeşimin başını da yakmayın’ dedim. Daha sonra H.K, E.D’ye para uzatıp benzin almasını istedi. Kardeşim kabul etmedi.”
“Benden kimse böbrek istemedi”
Tanık Afgan madenci K.B, sanıklardan H.K. ve E.G’yi tanıdığını söyleyerek, ocağa indiklerinde çalışanlar arasında Nourtani’yi görmediklerini öne sürerek, Nourtani’nin nerede olduğunu sorduğu, E.G’nin işçinin çalışmayıp eve gittiğini söylediğini anlattı.
Yakınlarını arayıp Nourtani’yi sorduğunu, kendisine eve gelmediğini, çalıştığını söylediklerini aktaran K.B, şöyle devam etti:
“Arkadaşına gittiğini düşündüm, bir daha da aramadım. Sabah oldu, eşi beni aradı. Nourtani’nin dünden beri eve gelmediğini, nerede olduğunu sordu. E.G’yi aradım, Nourtani’nin eve gitmediğini, eşinin beni aradığını söyledim. E.G. de ‘Ben nereden bileyim’ diye cevap verdi. Ben de Nourtani’nin arkadaşını aradım. Arkadaşı, ‘İşteyim, Nourtani yanıma gelmedi’ dedi. E.G’yi arayıp, ‘Adam kayıp, ailesi ve herkes onu arıyor’ dedim. Bana, ‘Çarşıya gel, seninle bir şey konuşacağım’ dedi. Telefon görüşmesinden sonra E.G. beni aradı, çarşıya gittiğini söyledi. Türkçe bilmediğim için E.G’nin yanına oğlumu gönderdim. Oğluma çarşıdan geldiğinde ne olduğunu sordum. E.G’nin dediğine göre, polis Nourtani’yi bir sokakta bulmuş, birileri onu bıçaklayıp öldürmüş. Tüm bildiklerim bunlardır.”
K.B, iki ocak arasında 2-3 kilometre mesafe olduğunu, olay günü üst ocağa gittiğini, her günkü işini yaptığını, saat 20.00 sıralarında ocakta yemek molası verildiğini dile getirerek, ocak ruhsatsız olduğu için sağlık güvencelerinin olmadığını bildiğini belirtti.
Katılan avukatının, organlarının, özellikle böbreğinin istenip istenmediğine ilişkin sorusu üzerine K.B, “Olay öncesi veya sonrasında çalışanlardan böbrek istendiğini ne duydum ne de gördüm. Benden kimse böbrek istemedi. Oğlum okula gidiyor, ondan da böyle bir şey istendiğini görmedim, duymadım. Kızımla aramızda 20 bin dolar karşılığında böbrek istendiğine dair bir konuşma geçmedi.” ifadelerini kullandı.
Söz alan sanık E.G, K.B’ye, “Nourtani’yi yaktılar. Ailesine haber ver.” dediğini söylemesi üzerine tanık, “E.G. benim evime gelmedi.” dedi.
Nourtani’nin eşi Qamer Gül Meliki, akaryakıt istasyonunda çalışanların kaç litre benzin alındığını hatırladığını ancak sanıkların yüzlerinin nasıl hatırlanmadığını sorarak, “Tanıklar bence yalan söylüyorlar. Birini gerçekten yok etmek isteseler neden sadece karın bölgesini yakmışlar. Bir şeyi gizlemek istemişler. Tanık böbrek meselesini bildiği halde söylemek istemiyor.” diye konuştu.
Müşteki avukatı da tanık beyanlarında çelişkiler olduğunu ileri sürdü.
Sanık H.K. “Sanık S.K. elinden ya vagonu kaçırıyor ya da halatı vagona takmayıp bırakıyor ve sonunda vagon rahmetliye vuruyor. S.K. bunu gizliyor, doğruyu söylemiyor.” iddiasında bulundu.
Cumhuriyet savcısı, mütalaa için süre isteyerek, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesi talep etti.
Mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına karar vererek, duruşmayı 18 Eylül’e erteledi.
Bu arada DEM Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki de duruşmayı takip etti.
Ne olmuştu? Kırat Mahallesi’nde yol kenarındaki ormanlık alanda 10 Kasım 2023’te yanmış halde bulunan cesedin, iki gün önce öldüğü anlaşılan 3 çocuk babası Afganistan uyruklu Vezir Mohammad Nourtani’ye (50) ait olduğu belirlenmişti. Soruşturma kapsamında, ruhsatsız işletildiği iddia edilen maden ocağı sahiplerinin de aralarında bulunduğu 6 şüpheli gözaltına alınmıştı. Zanlılardan A.A, E.G. ve H.K. tutuklanmış, E.D, A.Ç. ve S.K. adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı. Ruhsatsız ocakta çalıştığı öne sürülen Nourtani’nin, iş sırasında fenalaşıp hareketsiz kaldığı ve buradan araçla ormana götürülüp benzin dökülerek yakıldığı iddia edilmişti. Nourtani’nin cesedinin bulunmasından 4 gün önce jandarma ekiplerince ruhsatsız çalıştırıldığı belirlenen maden ocağının, patlayıcıyla kullanılamaz hale getirildiği fakat zanlıların yeni giriş açarak maden ocağını yeniden faaliyete soktuğu tespit edilmişti. |