WAN – Van Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan FMA hastası Seyfettin Demhat’ın eşi Tuba Demhat, “Tedavi edilmezse böbrekleri biter. Herkesin odaklanması gereken yer cezaevleri olmalıdır” dedi.
Wan’da 2016 yılında gözaltına alındıktan sonra tutuklanan 39 yaşındaki Seyfettin Demhat, hakkında açılan davalarda “Örgüt üyesi olmak”, “Polise mukavemet” ve “Örgüte yardım etmek” iddialarıyla toplam 26 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Hasta tutsak Demhat’ın Akdeniz Ateşi (FMF) hastalığı bulunuyor. Yaşadığı hastalık nedeniyle vücudunda iltihaplanma meydana geliyor ve eklemleri ağrıyor.
‘BÖBREKLERİNİ KAYBEDEBİLİR’
Tutsak eşinin durumuna dair konuşan Tuba Demhat, eşinin sağlık sorununun ağırlaştığını söyledi. Demhat, “Seyfettin davasına ve halkına bağlı bir yaşam sürdü ve bu yaşamına devam ediyor. İki çocuğumuz var ve her duruşma çıkacak umuduyla bekliyoruz. Eşim çok rahatsız ve hastalıkları da ağırlaşıyor. Eşim, dışarıda bile çok kötü bir durumdaydı. Bir şeyi stres yapınca ağrılar kaslarına, böbreklerine vuruyordu” dedi.
Eşinin sağlık sorunlarının yanı sıra cezaevinde bazı hak ihlalleriyle de karşı karşıya kaldığını aktaran Demhat, “Onunla konuştuğum zaman ‘duş alırken daha üzerimizde köpük var ve onlar suyu üzerimize kapatıyorlar’ diyordu. Yine kantin fiyatlarının yüksek olduğunu ve bir şey alamadıklarını söyledi. Koşulların giderek zorlaştığını aktardı. Eşimin, ilacını sürekli kullanması gerekiyor ama bu durum cezaevinde mümkün değil. Tedavi edilmezse böbrek yetmezliğine kadar gider ve organları biter” uyarısında bulundu.
‘BAŞVURULARIMIZ SONUÇSUZ KALIYOR’
Eşinin tahliyesi için yaptıkları başvuruların reddedildiğini aktaran Demhat, “Hem maddi hem manevi açıdan çok zorlanıyorum. Çocukların bütün sorumluklarını tek başıma yüklendim. Çocuklarım babalarının bırakılmasını istiyorlar. Geceleri bazen gizli gizli ağladıklarını duydum. Bu durum onların psikolojileri için de iyi değil. Tüm tutsaklar özgürlüklerine kavuşmalı” diye konuştu.
Tüm kesimlerin hasta tutsaklara sahip çıkması gerektiğini vurgulayan Demhat, şunları söyledi: “Ben bir Arap bir kadınım ve eşimin mücadelesine sahip çıkıyorum. Bütün tutsak aileleri ve diğer aileler birlik olup tutsaklarının özgürlüğü için mücadele etmeliler. Bu artık evde oturup beklemekle olunmuyor. Kürtler kendi çocukları ve mücadeleleri için hiçbir şeyden korkmamalı, mücadele etmelidir. Artık odak noktası sadece cezaevleri ve tutsaklar olmalıdır. Cezaevi sorunu çözülürse diğer sorunlar da çözülür. Artık yeter bu kadar zülüm nereye kadar devam edecek?”
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***