Suzan DEMİR
76’ncı Emmy Ödülleri için adaylar geçtiğimiz günlerde açıklandı. Bu köşede daha önce yazdığım ve bu yıl üçüncü sezonu yayımlanan ve 23 dalda aday olan The Bear, yine 25 dalda aday gösterilen Shōgun ile birlikte adeta rekor kırdı. Bu hafta adaylıklar üzerinden birkaç değerlendirme yapacağım.
The Bear’ı geçtiğimiz haftalarda yazmıştım. Temposu hiç düşmeyen bu dizi -ki bazı izleyenlere göre yorucu gelebilecek bir yapıya sahip- komedi dalında yarışıyor. Hatta geçen yıl da En İyi Komedi dalında hem En İyi Dizi ödülünün sahibi oldu hem de Jeremy Allen White, Bir Komedi Dizisinde En İyi Erkek ödülünü aldı. İlk olarak buna iki yıldır şaşırdığımı söylemek istiyorum.
Önceki yazıda da yazmıştım dizi hem temposuyla izleyeni geren, hatta karakterleri bakımından da gergin bir dizi hem de son derece dramatik. Dizinin neden komedi olarak kategorilendirildiği cidden muamma! Sürekli depresif, neredeyse hiç gülmeyen Carmy’nin bu kategoride en iyi oyuncu ödülü alması da ayrı muamma. Komedi dizilerinde elbette karakterler sürekli gülmüyor, komik duruma düşüyor ama dizide bu anlamda komik bir durum da bulamıyorum.
Shōgun
Emmy ödüllerinde parlayan ikinci yapım Shōgun fakat ben de henüz izlemediğim için yorum yapamıyorum. Hatta ana adaylıklardaki birçok diziyi izlemediğimi itiraf etmeliyim. Ama yine de bazı adaylıklar üzerinden birkaç dizi önerim olacak. Tabii drama dalındaki adayları izlemediysem de özellikle komedi dalında son derece iyi diziler olduğunu söyleyebilirim.
What We Do in the Shadows, Hacks, Only Murders in the Building bunlara örnek verilebilir. Yine bu kategoride The Bear da var, onun iyi bir dizi olduğu bana göre su götürmez ama sadece bu anlamda yarışmaya girdiği kategori kafamı epey karıştırıyor. What We Do in the Shadows, Hacks, Only Murders in the Building ise son birkaç yıldır hatırı sayılır hayran kitlesi yaratmış diziler. Bunlar arasında benim açımdan en öne çıkan dizi ise artık 6’ncı sezon ile final yapacak olan What We Do in the Shadows dizisi.
Hacks
Aynı adlı ve Türkçeye Aylak Vampirler olarak çevrilen filmden uyarlanan dizinin yaratıcısı Jemaine Clement. Clement’in filmde birlikte çalıştığı yönetmen Taika Waititi de dizin yapımcıları arasında yer alıyor. Hatta bazı bölümlerde rol de alıyor. Dizi, Staten Island’da yaşayan dört vampir oda arkadaşının “fake” belgeselini konu alıyor. Sürekli kameramanlar tarafından takip edilen vampirler Nandor, Laszlo, Nadja ve enerji vampiri Colin Robinson ile birlikte, Nandor’un hizmetkarı Guillermo Staten etrafında dönen olaylar son derece eğlenceli. En azında dramatik değil!
What We Do in the Shadows
Vampirlerin modern dünyaya adaptasyonunu son derece absürt anlatan dizi, karakterler bakımından da başarılı. 2024, Komedi dalında En İyi Erkek Oyuncu rolünde Laszlo’yu canlandıran Matt Berry de bulunuyor. İngiliz oyuncu Matt Berry’nin etkileyici performanslarından biri de bilmeyenler için 2006-2013 yılları arasında yayımlanmış The IT Crowd dizisidir, tavsiye ederim. İngiliz mizahının en iyi örneklerinden biri olarak adlandırabileceğimiz dizide Douglas Reynholm karakterini canlandıran Matt Berry’i kesinlikle izlemelisiniz. Sosyal medyada karşımıza çıkıp duran “Bir şeyi defalarca izlemek depresyona işarettir. Zira sonunu bildiği şeyi izlemek insanları rahatlatır.” Cümlesi ile tanımlanan “araştırmaya” inat defalarca izlenebilecek bir komedi.
The IT Crowd
Yine komedi kategorisindeki bir diğer dizi ise Hacks burada da adaylık konusunda anlamadığım bir diğer konu da kadın ve yardımcı kadın oyuncu kategorisi. Hacks komedyen olan Deborah ve kendisine metin yazarı olarak tuttuğu Ava’nın hikayesin anlatıyor. Deborah’ı canlandıran Jean Smart daha önce de En İyi Kadın Oyuncu, Ava’ya hayat veren Hannah Einbinder ise yine yardımcı kadın oyuncu kategorisindeydi. Açıkçası diziyi seven biri olarak, iki uzlaşmaz kadını canlandıran bu iki kadının da başrolde gibi izledim hep. O yüzden buradaki ayrım sanırım oyuncu geçmişi ve kaşesi ile açıklanıyor. Yoksa dizide Hannah Einbinder’in yardımcı kadın oyuncu olması bana biraz imkânsız gibi geliyor.
Only Murders in the Building bazı sezonlarda düşen temposuna rağmen son dönemin iyi komedi dizilerinden biri. Dizi hem komedi dalında hem en iyi kadın ve erkek oyuncu dalında hem de yardımcı karakterlerde adaylık aldı. Selana Gomez’in bu yıl Cannes’da En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü aldı. Bu yıl ödülü The Bear’dan Ayo Edebiri ya da bir başkası almazsa Selana Gomez ilk kez aday gösterildiği Emmy’den heykelcik ile ayrılabilir.
Baby Reindeer
Tüm dizileri izlemediği için zaten izlediklerimden bahsedeceğimi başta da söylemiştim. Gelelim “mini dizi” kategorisine. Buradaki yarış bana kalırsa çok da çekişmeli. Zira kategorideki dizilerin çoğu çok güçlü. Baby Reindeer, Fargo, Lessons in Chemistry, Ripley ve True Detective: Night Country’den oluşan adaylardan sadece Fargo ve Lessons in Chemistry izlemedim. Lessons in Chemistry daha tek sezon yayınlanan bir dram. Fargo ise yıllardır devam eden epey güçlü bir dizi. Ama bu yıl yeni kategorilerde epey dikkat çeken ve beğenilen diziler var.
Fargo
Baby Reindeer örneğin herkesi şoke eden bir sonla bitip uzun zamandır Netflix’te görmeye alışkın olmadığımız bir hikâye ile gündeme oturdu. Patricia Highsmith’in Becerikli Bay Ripley kitabından önce beyazperdeye sonra da beyaz ekrana uyarlanan Ripley de son derece iddialı bir yapım. Her sezonu farklı hikayeler anlatan ve uzun bir aradan sonra yeniden çekilen True Detective serisinden True Detective: Night Country de bu yılın iddialı yapımlarından bana kalırsa. Daha önce hep erkek dedektiflere odaklanan ama bu defa son derece mistik bir yapıyla ve kadın odağı ile çıkan dizi son derece başarılı. Elbette Baby Reindeer’ın bu yarışı önde bitireceğini tahmin etsem de bu kategorideki dizilerin hemen hemen hepsi ayrı değerde.
Emmy Ödülleri 15 Eylül’de sahiplerini bulacak. Bu süre zarfında özellikle izlemediğim dizileri ben de izlemiş olacağım. Bakalım rekor adaylıklar ya da iddialı kategorilerde kimler o geceyi mutlu terk edecek…
Suzan Demir kimdir?
Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde okudu. Hayat TV, ardından Evrensel Gazetesi’nde çalışmaya başladı. Taraf Gazetesi kültür sanat servisinde muhabir ve editör olarak çalıştı. Arka Pencere (www.arkapencere.com) online dergide haftalık sinema eleştirileri kaleme aldı. Ayrıca BİR+BİR Express dergisinde (hem online hem matbu dergide) www.sabirfikir.com ve Kritik 24 (K24) sitelerinde de haber ve yazıları yayınlandı. Yeni E Dergisi’nde kültür, sanat ve sinema röportajları yapıyor. Hala Avrupa’da çeşitli ajanslara politika, ekonomi ve kültür sanat dalında haberler üretiyor. Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ) ve SİYAD üyesi.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***