CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, parti tüzüğünde değişiklik yapılmak üzere gerçekleşecek kurultay hazırlığı nedeniyle genel başkanlık seçimi de yapılabileceği iddialarına yanıt verdi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in partiyi birinci konuma getirdiğini belirten Günaydın, “Ekoseli ceket giydi diye genel başkan değişimi olmaz” dedi.
Günaydın, bugünkü basın mensuplarıyla sohbet toplantısında, TBMM’deki çalışma takviminde son günlerde yaşanan sıkışıklık ve kavga görüntülerinin yanısıra Ankara siyasetine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. CHP Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut da, dünkü basınla buluşmasında CHP’yle ilgili eleştirilere yanıt verdi.
İYİ Parti’de istifa rüzgarına son bir hafta içinde Ankara Milletvekili Aylin Cesur, İstanbul Milletvekili Ahmet Ersagun Yücel ve İstanbul Milletvekili Nimet Özdemir’in istifa açıklamaları eklendi. Şimdi TBMM’de bağımsız milletvekili sıfatını taşıyan vekiller açısından CHP’ye mi yoksa AK Parti’ye mi geçişler olacağı ise merak konusu.
Öncesinde liderler düzeyinde Özgür Özel ile Müsavat Dervişoğlu’nun “muhalefete muhalefet etmemek” yaklaşımıyla artık İYİ Parti’den CHP’ye milletvekili geçişi olmayacağı yönünde görüştüğü iddia edilmişti. CHP ise, istifacı isimlere kapıyı açık tutuyor görünüyor.
Bu konuda ilk açıklamayı CHP Genel Başkan Yardımcısı Bulut yaptı. Bulut “Biz kapımızı açık tutmuş durumdayız zaten. O konuda yeni bir kararımız yok. Biz seçimlerden önce Türkiye İttifakı’nı söylerken buranın bir baba ocağı olduğunu, herkese kapımızın açık olduğunu ifade ettik. Bu süreçte yeni bir karar alınıncaya kadar bu anlayışımız devam edecek” dedi.
Bugün de Gökhan Günaydın, geçmişinde CHP’yle sorunu olmayan herkese kapıyı açık tuttuklarını söyledi.
Günaydın, özetle, “Hiçbir partinin içini boşaltma yaklaşımında değiliz. İYİ Parti bütünlüklü kalırsa, ama İYİ Parti seçmeninin onlara söylediği şekilde AKP’ye muhalif olarak kalırsa, siyaseten ben bunun en yararlı iş olduğunu düşünürüm. Birisi ‘CHP’ye gelmek istiyorum, çoluğum çocuğum annem babam bunu istiyor, geçmişime de bakın sorun yok’ diyorsa; biz de o arkadaşa ‘Buyur’ deriz. Biz böyle kabul ediyoruz. Çok sayıda insana ‘Hayır’ dedik ama bunu kimseyi rencide etmemek için açıklamıyoruz. Bunu söylediğimiz zaman da biz İYİ Parti düşmanı oluyoruz. Ben bunları anlamakta zorluk çekiyorum. Umarım bir an evvel kendilerini toparlarlar” diye konuştu.
CHP’de yönetim değişikliği olabilir mi: “Siyasi meşruiyet meselesi var”
CHP ise, Eylül ayı başında parti tüzüğünde değişiklik yapmak üzere kurultay hazırlığı içinde. Eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun geçtiğimiz gün İzmir’de temaslarda bulunması ve gelecek hafta da Diyarbakır’da temaslarda bulunmayı planlamasıyla birlikte CHP’de seçimli kurultay yapılması talebi olduğu iddiası var. Dolayısıyla “CHP’de parti içi muhalefet” varlığıyla birlikte Özgür Özel’in liderliği ve Parti Meclisi’ndeki mevcut isimleri değiştirmek üzere çalışma yürütüldüğü öne sürüldü.
CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın ise, CHP’de geçtiğimiz yıl 6 Kasım itibariyle göreve gelmiş mevcut yönetimi değiştirmek üzere hamle yapılması için gerekli “siyasi meşruiyet” olmadığını söyledi.
Günaydın, “Tüzüğümüz itibariyle Eylül ayındaki kurultay, seçimli kurultaya dönüşemez. Bunu abesle iştigal görüyorum. Şimdi 1400 delegemiz var. Seçimli kurultay için 700 delege imzası gerekiyor. Eğer zaten 700 delege imzası toplanırsa olağanüstü kurultay çağrısı da yapılır. Korkak siyaset yapılabilir mi? Eğer olağanüstü kurultay gücün varsa çağrısını yaparsın. Bu durumdan hiç kimse kaçmaz, korkarak siyaset yapmaz. Bizim ‘değişim’ sürecimiz için ‘hainlik’ olarak tanımlayanlar olduysa, şimdi de olağanüstü kurultay toplamaya çalışanlar olur ise ve buna ‘hainlik’ tanımlaması yapılırsa ilk ben karşı çıkıyorum. Niye hainlik olsun? CHP’nin yönetilmesine ilişkin muhalefet her zaman olur. Biz bu sesi dinleriz. Bu işlere bu demokratlıkla bakmalıyız. Ama tüzük kurultayı zehirlenmemeli” diye konuştu.
“CHP’de şimdi genel başkanlık sorumu mu var? Siyasi meşruiyet çok önemli bir kavramdır. Bu tartışma, buraya geldiği zaman bunu söylemek zorundayız” diyen Günaydın, “Bu parti son seçimde birinci parti çıktı. 47 yıl sonra. 412 tane belediye aldı. Ve bunları yaptığında CHP’nin bir genel başkanı var. Şimdi siz bu genel başkan için nasıl ‘başarısız’ diyeceksiniz? Siyasi meşruiyet meselesi var. Böyle işte ekose ceket giyerek, dolaşılmasını ben de eleştirdim, iyi bir şey olduğunu düşünmüyorum. Eleştirilmesi mümkün ama ekoseli ceket giydi diye genel başkan değişimi olmaz” dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’la tokalaşma eleştirisine parti yönetimi tepkili
Normalleşme süreci kapsamında Cumhurbaşkanı ve AK Parti lideri Recep Tayyip Erdoğan’la görüşülmesiyle ilgili CHP’de eleştiriler de söz konusu.
Son olarak Kemal Kılıçdaroğlu, “Halkımıza ‘sürtük, çapulcu’ dediği için onun elini sıkmıyorum. Partime ve kendinden olmayan seçmene ‘terörist’ dediği için elini sıkmıyorum. Vatandaşlığımızı üç kuruşa sattığı için elini sıkmıyorum. Hayatını kaybeden, Gezi’de hayatını kaybeden Ali İsmail Korkmaz, Berkin Elvan için elini sıkmıyorum ve yüzüne bakmıyorum. Beni tehdit ettiği, hakaret ettiği için değil linçlere, suikastlara uğradığım için değil, saldırılara uğradığım için değil gazeteciler, öğrenciler, akademisyenlerin hakkını hukukunu savunmak için onun elini sıkmadım ve sıkmayacağım. Türkiye’yi bir sığınmacı deposuna dönüştürdüğü için elini sıkmayacağım. Demokrasi lütufla verilmez. Demokrasi kararlı mücadeleyle olur” açıklaması yaptı.
CHP yönetimi, Kılıçdaroğlu’na yanıt olarak Erdoğan’la tokalaşmak gerektiği mesajlarını paylaştı.
Gökhan Günaydın, “Erdoğan’la görüşürsün, nasıl görüşüldüğü önemli. Orada bir taviz mi veriyorsun, taviz mi alıyorsun? Hangi ilkeyle oturuyorsun, hangi ilkeyle kalkıyorsun? Bütün bunlar tartışılabilir ama siyasi meşruiyet meselesi açısından CHP’de bir liderlik sorunu iddia etmek doğru değildir. CHP 31 Mart’ta birinci parti çıktı ve CHP seçimden bu yana birinci parti olma özelliğini, AKP ile aradaki farkı koruyarak sürdürüyor” diye konuştu.
Burhanettin Bulut da, “Bu normalleşme, AKP’yle bir ittifaka tekabül eden bir normalleşme değil. Türkiye’de anormallikler normalleşmişti. Biz şimdi o anormalliklerin kalkmasını ve insanların birbirine ‘merhaba’ diyeceği bir normalleşme evresine dönmesini istiyoruz. Burada, AKP mevcut politikasını değiştirecek diye bir beklentimiz yok. Kıbrıs’taki görüntüler sonrası değişik açıklamalar yapabiliyorlar. Ama küçük de olsa bir adım atılmasını olumlu buluyoruz ve buna da devam edeceğiz. Biz yine gölge kabinemizle ilgili bakanlarla görüşmeye, her konuda fikrimizi söylemeye devam edeceğiz. Ama maalesef iktidar bizim bu yakınlaşmamıza aynı karşılığı vermiyor” dedi.
TBMM’de neden yasama takvimi sıkıştı, sinirler gerildi: “Amaç uzlaşma değil”
TBMM’de çoğunluğa sahip iktidardaki AK Parti’nin 31 Mart’taki yerel seçimler sonrasında yasama çalışmalarını ilk önce yavaşlattığı ve şimdi Temmuz ayında pek çok önemli yasal düzenlemeyi gündeme getirdiği görüşü gündemde.
TBMM gündeminde Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun (ÖMK) askıda bırakılmasının ardından vergi paketi, yargı paketi ile sokak hayvanlarıyla ilgili yasa değişikliği var. Bu yasa değişiklikleriyle ilgili görüşmelerde ise son günlerde TBMM Genel Kurulu’nda iktidar ile muhalefet vekilleri arasında kavga görüntüleri kamuoyuna yansıyor.
CHP Grup Başkanvekili Günaydın, AK Parti’nin hem Anayasa Mahkemesi’nin geçmişte iptal ettiği düzenlemeleri yeniden yasalaştırmaya çalıştığını hem de muhalefet ile uzlaşmak değil uzun mesai saatleriyle gerilim yaratmaya çalıştığını öne sürdü.
AK Parti’nin muhalefet cephesine TBMM’de yaz tatili kararı alınabilmesi için tartışmalı yasal hükümlere itiraz etmeme baskısı yaptığını anlatan Günaydın, CHP Grubu olarak çalışmaktan asla kaçmadıklarını ve eğer uzlaşma sağlanacak sağlıklı bir yasama çalışması olacaksa Ağustos ve Eylül’de de TBMM’nin açık kalabileceğini söyledi.
Günaydın, “Aslında bir müzakereye, bir soğukkanlılıkla birbirimizi anlayan bir görüşmeye değil, sinirlerin gerildiği provokasyona açık ortamlar yaratmaya hevesliler. Ben kendi adıma utandığımı ifade edeyim. Her bir saatte bir yumruklu kavganın çıktığı, galiz küfürlerin havada uçuştuğu bir TBMM hiçbirimizin arzu ettiği bir meclis değildir. Muhalefet iç tüzükten kaynaklanan söz hakkını kullanıyor. Ve bu arkadaşlar dayatma ile Meclis’i çalıştıramayacaklarını gördüler. Tabii şunu ima ettiler bize, dediler ki; ‘1 Temmuz’da kapatmak gerekiyordu. 31 Temmuz’a kadar uzattık. Ağustos’ta da çalışabiliriz’. Bizim kendilerine verdiğimiz en hızlı yanıt ise ‘Biz buna razıyız’ oldu” dedi.