Birlik Sağlık Sen üyesi memurlar, İzmir’de “Memur yoksul olmaz” sloganıyla hayat pahalılığına ve maaşlara yapılan zamları ellerine zincir dolayarak protesto etti. Açıklamada, “ Bugün yaşanan ekonomik sıkıntının sebebi hiçbir zaman memur, işçi, emekli olmamıştır. Ancak, bozuk ekonominin faturası her zaman sabit ücretlilere kesilmektedir. Asgari ücretliler ve emeklilerimiz aç, memurlarımız yoksuldur” denildi.
İzmir’de Birlik Sağlık Sen üyesi memurlar, “Memur yoksul olmaz” başlıklı basın açıklamasında bulunarak geçim şartlarını protesto etti. “TÜİK şaşırma, maaşları aşırma” sloganları attan memurlar, ellerine doladıkları plastik zincirlerle “Bizi açlık sınırı ile yoksulluk sınırı arasında bir ücrete mahkûm eden prangaları kırmak için haykırıyoruz” diyerek taleplerini dile getirdi.
“Ortalama memur maaşı yoksulluk sınırının kat be kat altında”
Basın açıklaması metnini okuyan Birlik Sağlık Sen Genel Başkanı Ahmet Doğruyol, “Memur yoksul olamaz. Memur, soyut olan devletin somut varlıklarındandır. Devletin görünen yüzü devlet memurlarımızdır. Devlet, memurun şahsında temsil edilir. Ondan dolayı memurun aldığı ücret memurun geçimini sağlayabilmelidir ki, memur borçla yaşamasın. Memurun şahsında devlet itibar kaybetmesin. Yıllardır enflasyon oranında verildiği ifade edilen zam, zam değildir. Sadece ve sadece, memur ve emeklinin maaşını enflasyon karşısında koruma çabasıdır. Kaldı ki verilen zam, vatandaş gözünde de inandırıcılığını yitirmiş olan TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranında yapılmaktadır. Maaş artışları reel enflasyon üzerinden yapılmadığı için, bırakın alım gücünü artırmayı, memuru fakirleştirmeye devam etmektedir. Memur, emekli, işçi gibi sabit ücretlilerin enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde maaşlarının her ay enflasyon oranında artırılarak hesaplanması gerekmektedir ki, sabit ücretliler ekonomik kayba uğramasın. Yaklaşık olarak, açlık sınırının 19 bin TL, yoksulluk sınırının 62 bin TL olduğu ülkemizde ortalama memur maaşı yaklaşık 45 bin TL, ortalama emekli memur aylığının 15 bin TL, BAĞKUR-SSK emekli aylığının 10 bin TL olduğu günümüzde sabit gelirliler için yaşam koşulları oldukça zorlaşmıştır. Ortalama memur maaşı yoksulluk sınırının kat be kat altındadır” ifadelerini kullandı.
“Zam oranları enflasyonun altında kaldı”
“Bugün yaşanan ekonomik sıkıntının sebebi hiçbir zaman memur, işçi, emekli olmamıştır. Ancak, bozuk ekonominin faturası her zaman sabit ücretlilere kesilmektedir. Asgari ücretliler ve emeklilerimiz aç, memurlarımız yoksuldur” diyen Doğruyol, şunları söyledi:
“2024 enflasyon beklentisi yüzde 38 iken, göz göre göre memur ve emeklilerine yüzde 15 artı yüzde 10 artış verilmiş ve enflasyon altında kalmaya devam edin denilmiştir. Yetkili sendika olarak masaya oturan sözde sendikalar aldıkları maaş zammının enflasyonla düzlenmesinden dolayı, yıllardır 5 kuruş zam almamışlardır. 7 dönemdir yaptıkları sözde toplu sözleşmelerin hemen hepsinde imzaladıkları zam oranları enflasyonun altında kalmış, maaşlar enflasyon oranına yükseltilmiştir. Bugüne dek yapılan toplu sözleşmeler zaman kaybıdır. Oynanan tiyatrodan ibarettir. Memur ve emeklilerimiz siz o masaya otursanız da oturmasanız da zaten enflasyon oranında zam alacaklardır. Zam, alım gücünün artırılması demektir. Bugün memura yüzde 100 zam yapsanız bile 2003 yılındaki alım gücüne ulaşamadığınızı hepiniz biliyorsunuz. Mevcut hükümetin hesaplarına göre bile olsa, temmuz ayında memura yapılacak zam, enflasyon artı yüzde 10 olmalıydı. Bu zammın oranı da, yılın ilk 6 ayına ilişkin enflasyon rakamı olan yüzde 24,73 artı toplu sözleşme gereği yüzde 10 yüzde 34.73 olarak belirlenmeliydi. Ocak ayında verilmiş olan yüzde 15’lik toplu sözleşme zammının temmuz ayında geri alınmasıyla memura verilen zam yüzde 19.31 olmuştur. Bu gün itibarıyla memur hükümetin hesaplarına göre bile yüzde 10 alacaklıdır. Emeklilere verilen zam oranları ve kök maaş karmaşasıyla maalesef emeklilerimiz de ekonomik çıkmaza itilmişlerdir.
“Haklı taleplerimizi her yerde ve her fırsatta haykırmaya devam edeceğiz”
SSK-BAĞKUR emeklilerimizin maaşının emekli sandığı emeklilerimizden 5 puan daha yüksek olmasının bir sebebi de acaba tüm emeklilerimize aynı seviyeye mi getirmek istiyorlar diye düşünmeden geçemiyoruz. Emeklilerimizin maaş artışlarındaki yüzde 5’lik farkın da acilen giderilmesi gerekmektedir. Diyoruz ki, siyasetin kontrolündeki sendikalar ve hükümet iş birliğiyle memurlarımızın eli kolu bağlanmıştır. Memurlarımızın kaybolan itibarının iadesi için, insan onuruna yaraşır hayat sürebilecek bir ücret için, eşit işe eşit ücret için, yılda iki kez bir maaş tutarında ikramiye için güvenceli ve sağlıklı çalışma koşulları için, yolluk, harcırah kıyafet ve benzeri tüm yardımların günün şartlarına göre güncellenmesi için, emeklilikte insanca geçinecek emekli maaşı için, kariyer ve liyakati esas alan yöneticilik anlayışı için, devlet memurları üzerinden siyasetin gölgesini de kaldırmak için, yardımcı hizmetler sınıfını ne iş olsa yapar zulmünden kurtarmak için, sözleşmeli memur köleliğini kaldırmak için, kanun ve yönetmelikleriyle çağdaş ve adaletli bir personel mevzuatı için haykırıyoruz. Bizi açlık sınırı ile yoksulluk sınırı arasında bir ücrete mahkûm eden prangaları kırmak için haykırıyoruz! Hak için, hukuk için, adalet için, liyakat için, emek için, ekmek için, büyük Türkiye için, haykırıyoruz! Biz; emeğinizin ve meslek onurunuzun bekçileriyiz! Biz birlik beraberlik ruhuyla eşitliğin, özgürlüğün, hukukun üstünlüğünün gerçekleştiği bir Türkiye istiyoruz. Alanlara çıkamayan siyasetin kontrolündeki sarı sendikalara inat en haklı taleplerimizi her yerde ve her fırsatta haykırmaya devam edeceğiz.” (ANKA)