Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin 22 sanıklı davanın ilk duruşmasının 4’üncü celsesi görülüyor. Duruşmada konuşan Ayşe Ateş, daha önce korktuğu için veremediğini söylediği isimleri ilk kez açıkladı. Ateş’in beyanına göre öldürülen eşi Sinan Ateş kendisine, MHP Genel Başkan Yardımcıları Semih Yalçın ve İzzet Ulvi Yönter’in verdiği talimat doğrultusunda Olcay Kılavuz ve Ülkü Ocakları Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım’ın kiralık katil aradığını anlattı. Ayşe Ateş, “Sinan bana tam olarak şunu söyledi: ‘Ayşe; Ulvi İzzet Yönter ve Semih Yalçın, Olcay Kılavuz ve Ahmet Yiğit Yıldırım’a talimat vermiş, onlar da kapı kapı dolaşıp kiralık katil arıyorlar.’”
Ankara’da uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybeden eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin 22 sanıklı davanın 4’üncü celsesi başladı. Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’ndeki salonda sat 09.00’da başlayan duruşmaya, sanıklar, taraf avukatları, müşteki Ayşe Ateş ve yakınları katıldı.
Beni de öldürürler diye korktum!
Beyanları alınan Ayşe Ateş, eşi Sinan Ateş’in kendisine suikast hakkında daha önce aldığı duyumlarla ilgili verdiği bilgileri anlattı. “Şu an bunları ilk defa anlatacağım çünkü beni de öldürürler diye korktum. Bugün bunları burada söylemezsem bir daha söyleyemem çünkü bana ne olur bilmem. Ölürsem bunlar mezara gitmesin benle.” ifadelerini kullanan Ayşe Ateş, ardından şunları söyledi: “Sinan Ateş tam olarak şunu söyledi: ‘Ayşe; Ulvi İzzet Yönter ve Semih Yalçın, Olcay Kılavuz ve Ahmet Yiğit Yıldırım’a talimat vermiş, onlar da kapı kapı dolaşıp kiralık katil arıyorlar.’”
İnsanların aklıyla alay etmeyin!
Sözlerine, “Sizden merhamet ya da rahmet dilenmiyorum. Sizden yalanlarınızı, kumpaslarınızı dinledik. Birazdan da mahkeme gerçekleri dinlesin. Bakalım; bir baba, kardeş, arkadaş nasıl katledildi. Onları dinleyin sayın hakim!” diyerek başlayan Ayşe Ateş, kendisinden önce verilen sanıklara ait ifadelere tepki gösterdi:
- İşlerine geldiği kısmı alıp, işlerine gelmediği kısımları almayıp aymazca savunmalar yaptılar. O kadar ileri gittiler ki ‘Sinan’ı Selman vurdu’ dediler. Sinan’ı kimin vurduğunu çok iyi bilmelerine rağmen, yanından ayrılmayan, canını önünde feda eden adamı katil çıkarmaya çalıştılar. Kamera kaydını anlatmak istiyorum. Kamera kaydında katil Eray Özyağcı geliyor ve silahı Sinan’ın üst kısmına doğrultarak ateş ediyor. Ve Sinan yere düşerek hareket etmiyor.
- Sinan bilinci kapalı bir şekilde yere düşüyor. İnsanların aklıyla alay etmeyin! Selman’a da sıkıyor Eray, Selman arabanın arkasına geçiyor. Siz ne anlatıyorsunuz? Kime anlatıyorsunuz? Yeter be yeter. Üç gündür burada tiyatro oynuyorsunuz. Yattığınız suçlardan kahramanlık uyduruyorsunuz. Selman, katil değildir. Sinan’ın katilleri bellidir. Sinan’ı öldürmesi için azmettirenler ve saldırıların merkezinde bulunanlar, saldırıyı yönetenler.
Orhun Haber sitesinde hedef gösterildi
Şubat 2022’den itibaren eşinin kendisine defalarca tehdit edildiğini söyleyen Ateş, bu süreçte, Sinan görevi bıraktıktan sonra önce bot hesaplardan tehditler ve hakaretler iletildiğini Orhun Haber sitesindeki ‘Bir ihanet ateşi’ haberiyle Ateş’in ‘FETÖ’cü ilan edildiğini anlattı. Ülkü Ocakları’ndaki hiyerarşiyi ‘Tabiri yerindeyse habersiz tuvalete bile gitmezler’ diyerek anlatan Ateş, şöyle devam etti:
- Ahmet Yiğit Yıldırım’ın talimatıyla eşim hakkında bir iftara kampanyası başlatıldı ve eşimin katliyle sonuçlandı. Sinan’ın yanında olan tüm arkadaşları da bu iftiralara ve tehditlere maruz kaldı.
- Bu işin fitil Mersin’de ateşlendi. Çağrı Önel eşimin yakın arkadaşıdır, dostudur. Akşam bir telefon görüşmesi yaptı. Eşim Çağrı’ya ‘Çağrı bunlar iyice azıttı, kendine dikkat et’ dedi. O da dedi ki ‘Reis biz senin yanındayız, onlar istiyor diye yolumuzdan dönmeyiz.’ Ertesi gün 11 kişi Çağrı Ünel’e arkasından haince saldırdı, sopalarla ve bıçaklarla.
- Çağrı Ünel de refleksle ateş etti, bunun sonucunda Emrullah Kaplan isimli gencecik bir çocuk vefat etti. O çocuğun katili de Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Yiğit Yıldırım ve bu işte dahil olanlardır.
- Sinan’a dedim ki ‘lanet olsun, bırak bu işleri gidelim’ dedim. Sinan kabul etmedi, ‘Devletim beni korur, ben yanlış bir şey yapmadım’ dedi. Bunu Sayın Cumhurbaşkanına da söyledim bunu. Aynen ifade ettim. Cumuhrbaşkanı, kendisiyle yaptığımız görüşmede ‘Kızım sana söz kocanın katilleri yakalanacak” dedi. Benim karşımda Sayın Cumhurbaşkanı’nın da iradesine meydan okuyan bir karanlık suç örgütü var.
Sinan birilerini dövdürdü
- Ben çok iyi biliyorum, Ülkü Ocakları’nda, MHP’de süreç nasıl ilerler, aradaki ast üst nasıldır bilirim. O dönemde Ülkü Ocakları etiketiyle ‘Sinan Ateş kimleri dövdürdü, şu paylaşımı yaptı’ diye paylaşımlar yaptırdı. Evet Sinan Ateş bunları yaptı, yaptırdı. Aldım karşıma Sinan’ı ‘Sen akademisyensin, sana yakışıyor mu? Senin iki kızın var’ dedim. O da dedi ki ‘Ben MHP Genel Merkzi’nden gelen talimatları uyguluyorum. Eğer yapmazsam bana da dokunurlar.’ Sonrasında eşim apar topar görevden alındı, hiçbir gerekçe gösterilmeden. Kim bilir belki bir bildiği vardı!
- Arkadaşlarım da dedi ki ‘Devlet gerekeni yapar’. Ama biz bekledik bekledik, buradaki tabloyu izledik. Görüyoruz ki buradaki çoğu kişi tahliye olup gidecek. Ben korksam da korkmasam da bildiklerimin benimle mezara gidecek. O yüzden anlatıyorum.
- Eşim bana, ‘İzzet Ulvi Yönter, Semih Yalçın, Ahmet Yiğit Yıldırım’a ve Olcay Kılavuz’a beni öldürmesi için talimat verilmiş. Onlar da kapı kapı gezip katil arıyorlarmış’ dedi. Eşimin bana söylediği aynen bu. Katline ferman verdiler.
- Karşımıza geçip şimdi ahlak dersi veriyorlar. Ama ben size bu hayatı dar etmeye devam edeceğim. Suçu olmayan kimse ceza almasın. Ama benim kocamı öldürüp sonra tesadüfen karşılaşmış gibi bir senaryo anlatıp devam demezler.
- Ben kocamın katilini nerede arayacağım. CHP’liler mi DEVA Partililer mi Ümit Özdağ mı gönderdi benim kocamın katilini. Ne istiyorsunuz kafamızı kuma gömüp evde oturup ağlayalım mı? ‘Devletin üzerindeyiz biz’ diyorlar. Devletin namusuna dil uzatıyorlar. Delil karartıyorlar. Ben sadece suçluları, kiralık katilleri hedef alıyorum. Ama torbacılar, gaspçılar burada ayak ayak üstüne oturmuş.
***
Ayşe Ateş, duruşma öncesinde de basın açıklaması yapmıştı. Şunları söyledi:
Duruşma salonunda yaşananları günlerdir sessizce izliyorum. Avukatımız dışarıya atılıyor, izleyenler salondan kovuluyor. Mahkeme heyetinin mükellefiyeti buradaki müştekileri, sanıkları, tanıkları tek tek dinlemek, anlatılanları kayda geçirmek, beyanlardan yola çıkarmak soruşturmanın genişletilip genişletilmeyeceğine karar vermek. Fakat gidişat hiç öyle değil. Kovuşturmanın genişletilmemesi için bir irade gösteriliyor. Soru sormamız engelleniyor. Ne sorsak ‘dosyayla ilgisi yok’ deniliyor. Nasıl yok, niye yok? İfadem orada, açın bakın.
Tutuklu şahsın bir iki saat hayat hikayesini anlatmasını dinledik, biri mermi dedi, öbürü alttan girdi üstten çıktı dedi, ayak dedi, bacak dedi, diğeri unuttum dedi, şifremi unuttum dedi, diğeri ise şifremi vermek istemiyorum dedi. Devlete iftira atıldı, daha önceki savcılar hedef tahtasına konuldu. Mahkeme heyetini etki altına almak için yoğun bir çaba sarf edildi. Sabırla dinledik. Bir yandan da mevcut savcı hakkında belirli bir kesim tarafından sosyal medyada ‘bu nasıl iddianame, savcı ne yapmak istiyor’ diye yazılıp çizilmeye başlandı.
Diğeri ise ne dedi biliyor musunuz? Tüm raporlar ortada olmasına rağmen ‘Sinan Ateş’i ben öldürmedim, yanındaki Selman öldürdü’ dedi. Sayın başkan da bunu dinledi. Hatta dosyadaki hiçbir belge ve bulguyla uyuşmayan katil beyanlarını kanun kabul edip sosyal medyada aklama mahkemeleri kuranlar oldu.
Üç gündür bu zırvaları dinliyoruz
Vicdanı bir kenara bırakıyoruz. Aklı olan herkes izlediğinde Sinan’ı kimin, nasıl öldürdüğünü gördüğü kamera kaydı mevcutken, biz 3 gündür bu zırvaları dinledik. Peki, kamera kaydında ne var? İzlemeyenler, anlamayanlar için bir daha anlatıyorum. Kiralık katil arabanın arkasından çıkıyor, silahını Sinan’ın vücuduna doğrultup üst kısmına doğru ateş ediyor. Sinan ne ayağından vurulan insanın refleksini veriyor ne de başka bir hamlede bulunuyor. Sadece bilinci kapalı bir şekilde yere düşüyor ve hareketsiz kalıyor.
Yere düşen bir insan eğer ayağından vurulduysa bir refleks vermez mi? Hiçbir tepki göstermez mi? Bu akıl ve mantık dışı ifadelerle saçma sapan zırvaları bize 3 gündür dinletiyorlar.
Sinan düşerken kiralık katil Eray Özyağcı, Selman’ı da vuruyor. Selman can havliyle kaçıyor ve kaçarken eli silahına gidiyor. Elini beline atıyor. Bunlar kamera kaydında çok net görünüyor. Kiralık katil devam ediyor. Sinan’a tekrar ateş ediyor. Sinan’ı etkisiz hale getirip kaçıyor. Selman geri döndüğünde ise Sinan’ın cansız bedeniyle karşılaşıyor ve dizlerinin üstüne çöküyor.
Bildiklerimin sır kalmasını istemiyorum
Bugünkü duruşmada vereceğim ifadede sanıkların yaptığı gibi katillerden karton kahraman çıkarma hikâyelerini değil, Sinan hayattayken yaşadıklarımızı, Sinan’ın bana anlattıklarını, canilerin bize yaşattıklarını anlatacağım. Hem de hiçbir ismi pas geçmeden. Tıpkı ilk gün hastanede savcıya verdiğim ifadede yaptığım gibi. O günden sonra yakın arkadaşlarım bana “Ayşe, bu isimleri söyleme. Seni de yaşatmazlar. Sen, Sinan’ın sana söylediği alt kademedeki isimleri ver. Diğerlerini devlet ortaya çıkarır.” dediler. Ölmekten, öldürülmekten, çocuklarımı bir de annesiz bırakmaktan korktum.
Bugün ölümü göze almadım. Burada, sosyal medyada ve Tv ekranlarında ortaya konulan tabloyu gördükten sonra yargıda, emniyette, medyada, sosyal medyada, yer altı dünyasında bu kadar güce sahip bu karanlığın konuşsam da konuşmasam da beni öldüreceğine ikna oldum. Bu yüzden bildiğim hiçbir şeyin sır kalmasını istemiyorum.
Yok Pensilvanya yok bilmem ne!
Müdafiler duruşmada bu siyasi cinayetin Pensilvanya’da kurgulandığını, senaryosunu da Mustafa Özcan isimli şahsın yazdığını iddia ettiler. İddiaya göre ben de onlara hizmet ediyormuşum. Bu; MHP ve Ülkü Ocaklarına karşı yapılan bir kumpas girişimiymiş. Böyle arsızlık, böyle kurnazlık tarih boyunca görülmemiştir.
Sinan Ateş’e ölmeden önce Ülkü Ocakları ve MHP yöneticileri tarafından sosyal medya üzerinden yöneltilen tehditler, edilen hakaretler, atılan iftiralar orada dururken arkadaşları aynı odaklar tarafından saldırılara maruz kalmışken deliller de aynı merkezi işaret ederken kocamın katilini nerede arasaydım?
Sinan’ı CHP’liler mi tehdit etti, arkadaşlarına DEVA Partililer mi saldırdı, dostlarına İYİ Partililer mi elçi gönderdi, ofisinin önüne Zafer Partililer mi bir araba adam yolladı? Şimdi müdafiler diyorlar ki senaryoyu Mustafa Özcan yazıyor. Yok Pensilvanya, yok bilmem ne! Bu ne cüret, bu ne aymazlık, bu ne kurnazlık? Hiç heveslenmesinler, hiç sevinmesinler. Cambaza bakmayacağımızı, katillerden gözümüzü ayırmayacağımızı da bilsinler.”
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***