Sahipsiz hayvan popülasyonunu azaltmayı öngören kanun teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda 224 ret oyuna karşı 275 oyla kabul edildi. Yasa, “acı ve ıstırap çektiren veya iyileşme durumu bulunmayan hastalık durumlarında” ayrıca “akut bulaşıcı hastalıkların önlenmesi” amacıyla sokak köpeklerine “ötanazi” uygulanmasına imkan tanıyor. Bunlara ek olarak “insan sağlığı için risk oluşturdukları, davranışları insan ve hayvanların hayatı ve sağlığı için tehlike teşkil ettiği ve olumsuz davranışları kontrol edilemediği durumlarda” da veteriner onayıyla sahipsiz köpeklere “ötanazi” işlemi yapılabilecek.
Bunun sağlıklı oldukları halde sokak hayvanlarına ötanazi uygulanmasının önünü açtığı eleştirileri yapılıyor.
Düzenleme ayrıca belediyelere sahipsiz hayvanları barınaklarda toplama ödevi veriyor. Böylece bugüne kadar geçerli olan “yakala-kısırlaştır-sal” metodu terk edilmiş oldu. Aktivistler, Türkiye’deki barınak sayısının yetersizliği ve buna bağlı kötü koşullara dikkat çekerek uygulamanın pratikte hayvanların uyutulmasıyla sonuçlanacak bir süreç olduğunu söylüyor.
Türkiye’de toplam 105 bin hayvan kapasiteli 322 adet barınak bulunuyor. Yasayı hazırlayan AKP milletvekilleri önerdikleri metni gerekçelendirirken “valiliklerin yaklaşık 2 milyon sahipsiz köpek bildiriminde bulunduğunu, ancak sayının gerçekte 4 milyona ulaştığını” kaydetmişti.
Avrupa Konseyi ne söylüyor?
Avrupa ülkeleri hayvan haklarıyla ilgili çeşitli düzenlemelerde uzlaşmış olsa da sahipsiz hayvanlar konusunun nasıl çözüleceğine dair ortak bir çerçeve bulunmuyor. Öte yandan Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan ve Türkiye’nin 2003 yılında onayladığı “Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi” ötanazi uygulamasına yasal dayanak oluşturuyor.
Sözleşme, taraf ülkelere sokak hayvanı popülasyonunun kontrol altına alınması için hayvanları öldürme izni veriyor. Ancak bu tedbirin, “acı, ıstırap ve sıkıntıya neden olmayacak şekilde” alınması zorunluluğunun altı çiziliyor. “Taraflardan biri, başıboş hayvan sayısının sorun yarattığını düşünürse, gereksiz ağrı, acı ve ızdırap çekmelerine sebep vermeyecek şekilde sayılarını azaltmak için uygun yasal ve idari tedbirleri alacaktır” denilen sözleşme metninde “Yakalanan hayvanların muhafaza edilmesi veya öldürülmesi işlemlerinin sözleşmede belirtilen prensiplere uygun olarak yapılabileceği” belirtiliyor.
Almanya
Sokaklarda sahipsiz kedi veya köpek bulunmayan Almanya’da ne Türkiye’nin terk etmeye hazırlandığı “yakala-kısırlaştır-sal” yöntemi ne de yeni düzenlemede yer alan ucu açık bir ötanazi uygulanıyor. Yasalar gereği ancak “yaşamlarını sadece acı ve ıstırap içinde sürdürebilecek olan tedavi edilemez hasta hayvanların” uyutulmaları mümkün. Ayrıca terapisi mümkün olmayan saldırgan hayvanlara da ötanazi uygulanabiliyor. Ancak bu sıkı kurallara tabi. Uyutma kararı verilmeden önce uygulanan terapi yöntemleri ve ötanazinin neden kaçınılmaz olduğunu açıklayan karara ilişkin kayıtlar, ileride bir inceleme gerekirse diye hayvanın öldürülmesinin ardından beş yıl süreyle saklanmak zorunda.
Nüfusu Türkiye ile benzer olan Almanya’da evcil hayvan sahipliği Türkiye’ye kıyasla oldukça yüksek. Avrupalı mama ütericilerini temsil eden FEDIAF’ın 2024 raporuna göre Almanya’da sahipli 10 milyon 600 bin köpek ve 15 milyon 200 bin kedi bulunuyor. Türkiye’de ise 1 milyon 400 bin köpek ve 4 milyon 737 bin kedi olduğu sanılıyor. Bu en azından kağıt üstünde, her yıl sokağa terk edilen hayvan sayısının Türkiye’de Almanya’ya kıyasla daha az olması gerektiğine işaret ediyor. Ancak 2018’de getirilen mikroçip zorunluluğuna rağmen Türkiye’de evcil hayvanların kayıt ve takibinde aksaklıklar sürüyor. Ankara Bölgesi Veteriner Hekimler Odası geçen yıl başında yaptıkları açıklamada sahipli hayvanların sadece yüzde 25’inin kimliklendirildiği bilgisini vermişti. Çipi olmayan hayvanlar sokağa terk edildiklerinde sahiplerini bulup cezalandırmak da mümkün olmuyor.
Türkiye’deki 322 barınağa karşında Almanya’da Hayvan Refahı Federasyonuna bağlı 550 barınak bulunuyor, eğer sahiplendirilemezlerse burada hayvanlara ömür boyu bakılıyor. Ayrıca Almanya’da köpek sahiplerinden alınan ek verginin bir kısmı barınaklara aktarılıyor. Ancak hayvan hakları savunucuları özellikle koronavirüs pandemisinden sonra Almanya’daki barınakların da dolduğunu, bir çoğunun artık yeni hayvan kabul edemez durumda olduğunu söylüyor.
Yunanistan
Yunanistan dahil birçok Balkan ve Doğu Avrupa ülkesinde “yakala-kısırlaştır-sal” yöntemi tercih ediliyor. Sokakta bulunan ve kısırlaştırılıp tedavisi tamamlanan hayvanlar eğer belirli bir süre içinde sahiplendirilemezlerse alındıkları yere bırakılıyorlar. Uzmanlara göre doğru uygulanırsa bu sokak hayvanı popülasyonunu azaltmak için en etkili yöntem olabilir. Ancak hayvan hakları organizasyonu PETA bu uygulamaya itiraz ediyor. PETA’ya göre özellikle sahipsiz kediler için yaban hayata verdikleri zarar ve sokakta yaşam koşullarının ağırlığı nedeniyle bu yönteme başvurulmamalı. Örgütün önerisi kısırlaştırma programlarına hız vermek. Örneğin bazı Alman kentlerinde dolaşmak için sokağa çıkmasına izin verilen evcil kedilerin kısırlaştırılması zorunlu.
AKP hükümetinin kanun teklifinde yer alan bilgiye göre, Türkiye bir yılda en fazla 342 bin 879 hayvana kısırlaştırma operasyonu uygulayabildi. Sokak hayvanı varlığı 4 milyon olarak kabul edildiğinde bu toplam popülasyonun sadece yüzde 8,5’ine karşılık geliyor. Öte yandan Yunanistan’da 2021’den beri sokak hayvanlarının yanı sıra tüm sahipli hayvanların da kısırlaştırılmalarını zorunlu tutan katı bir hayvan koruma yasası yürürlükte. Yine de ülkede sokak hayvanı sorunu devam ediyor, sahipsiz kedi ve köpek sayısının üç milyondan fazla olduğu tahmin ediliyor. Ayrıca kırsal kesimde 70 bin sahipsiz çoban köpeği olduğu sanılıyor. Hükümetin geçen yıl belediyelere kısırlaştırma programı için 15 milyon euro kaynak aktardığı Yunanistan’da sağlıklı hayvanların devlet, veterinerler veya bireyler tarafından öldürülmeleri yasak.
İngiltere
Türkiye’de düzenleme tartışılırken İngiltere’deki uygulamalar sıkça gündeme geldi. Ancak iddia edilenin aksine, yakalandıktan yedi gün içinde sahibi bulunamayan her hayvana ötanazi uygulanması söz konusu değil. Bir haftanın sonunda hayvanlar yeniden sahiplendirilmek üzere ilgili kurumlara teslim ediliyor. Bazı durumlarda yıllar süren beklemenin ardından uyutma seçeneğine başvuruluyor. Dünyanın en eski hayvan hakları organizasyonu olan 200 yıllık RSPCA, uyutma seçeneği için belirli bir gün sınırı olduğu iddiasını kesinlikle reddediyor. Ancak son çare olarak bu yönteme başvurduklarını, hayvanlara ömürlerinin sonuna kadar bakmadıklarını kabul ediyorlar. İngiltere’deki düzenlemelerdede hayvanların öldürülmesi için “ötanazi” ifadesi kullanılıyor.
Fransa
Evcil hayvanlarını sokağa terk edenlere 45 bin euroya kadar para cezası uygulanıyor. Sahipsiz canlıların akıbeti konusunda son karar ise barınaklara bırakılıyor. Sokaktan alınan bir hayvan, sekiz gün içinde sahibi bulunamazsa barınağa ait sayılıyor. Veterinerler hastalık, tehlike veya başka nedenlerle barınaklardaki hayvanlara “ötanazi” uygulanmasını isteyebiliyor. Koruma örgütlerine göre genelde sahiplenilmesi güç veya problemli hayvanlar uyutuluyor.
İspanya
Fransa’ya benzer para cezaları burada da uygulanıyor ancak İspanya, yıllık olarak en fazla köpeğin terk edildiği ülkeler arasında yer alıyor. Ülkede 2022 yılında yaklaşık 170 bin köpek terk edildi veya kayboldu. En yaygın neden istenmeyen yavrular olarak görülüyor. Yine de ülkede yaygın bir başıboş köpek sorunu bulunmuyor. Bin 500 barınak bulunan ülkede köpekler ancak tedavi edilemez bir hastalık yüzünden acı çekmeleri halinde öldürülebiliyor.
İtalya
İspanya ve Polonya gibi İtalya’da da ötanazi yalnızca tedavisi mümkün olmayan hastalık halinde uygulanabiliyor. Ülkede sokak köpeklerinin öldürülmesi 1991 yılında yasaklandı. Ancak barınaklardaki koşulların oldukça kötü olduğu belirtiliyor. Hayvan hakkı örgütleri çok sayıda köpeğin küçük kafeslerde tutulduklarını ve yetersiz bakım aldıklarını söylüyor. Resmi istatistiklere göre geçen yıl 50 bin köpek terk edilirken bunlar en çok tatil sezonu olan Temmuz ve Ağustos aylarında yaşandı.
Romanya
Türkiye’de yaşanmasından korkulan toplu öldürme kampanyasının bir benzeri yakın dönemde Romanya’da gerçekleşti. Yaklaşık 600 bin sokak köpeğinin yaşadığı sanılan ülkede 2001’de, hükümet kararıyla toplu ötanazi uygulaması başladı. Yakalandıktan sonra 7 gün içinde sahibi bulunamayan hayvanlar uyutuldu. İlerleyen dönemde bekleme süresi uzatılsa da hayvan hakları savunucuları barınak koşullarına itiraz etti. Uygulama, Avrupa genelinde derneklerin Romanya’dan sokak köpeği ithal etmeye başlamasına yol açtı. Eleştiriler üzerine izleyen yıllarda daha az hayvan öldürülürken 2013’te yaşanan bir olay yeni bir öldürme dalgasını tetikledi. Dört yaşındaki Ionut Anghel’in bir köpek tarafından öldürülmesi üzerine hızla yeni bir yasa hazırlandı. Anghel’e saldıran köpeğin sahipli olduğu tamamen gözardı edilerek hazırlanan yasa, başıboş köpeklerin sokaktan toplanmasını, sahipleri bulunamayanların 14 gün içinde öldürülmelerini emretti. Bir grup milletvekili konuyu anayasa mahkemesine taşıdı ancak mahkeme, içinde “ötanazi” ifadesi geçen düzenlemenin anayasaya uygun olduğuna hükmetti. Romanya’da sokak köpeği sorununu çözmeye yaramayan ötanazi kampanyası bazı Avrupa Parlamentosu milletvekillerinin, hayvan haklarının ihlal edildiği endişesi üzerine Romanya’ya yönelik Birlik yardımlarını tartışmaya açmasına neden olmuştu.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***