Ali Balkan Kırkpınar, sahne adıyla Abkountry, Ankara çıkışlı bir müzisyen. Solo kariyerine 2019 yılında “Beni Bulun” şarkısıyla adım atmıştı. O günden bu yana yayınladığı teklilerin dışında, Fırat Ağacık’la beraber, “Surf Arabesk” adını verdikleri kolektif proje kapsamında da şarkılar yapıyor Abkountry. “Surf Arabesk” projesinin yanı sıra yine Fırat Ağacık ve Yiğit Seferoğlu’yla beraber yaptıkları başka ortak çalışmaların içinde bulunmaya da devam ediyor.
Müzikte kolektif yapılanmaların öne çıkması, bu dönemin önemli özelliklerinden biri. Bu, hem müzikal açıdan yelpazenin genişlemesini, farklı denemelerle, başka anlatım olanakları yaratma arzusunu taşırken; aynı zamanda dayanışma ruhunu diri tutmayı da pekiştiriyor. Bu anlamda ayrı bir incelemeyi hak ediyor son on yılın müzikal birliktelikleri.
Gelelim Abkountry’nin yakınlarda çıkardığı yeni teklisi “Serseri”ye. “Serseri”, Abkountry’nin çıkaracağı ilk solo albümünün ilk şarkısı. Bu şarkı, albümün nasıl olacağına dair bir fikir de veriyor. Gerçi Abkountry’i yakından takip edenler, solo şarkılarındaki müzikal tavrını az çok biliyor. Yaptığı müzikte, country, rock, caz gibi müzik türlerini birbiri içinde eriten Abkountry’nin bu tavrı daha da derinleştireceğini öngörmek mümkün.
“Serseri”, sözlerinden çok müziğinin alt yapısı, türler arası geçişin ustaca yedirilmesi, düzenlemesi ve şarkıyı yorumlama biçimiyle öne çıkıyor. Abkountry’nin sesinin çatlak rengi, “Serseri”nin şarkıda anlam olarak yarattığı “derbederlik, savruluş, hiçlik” gibi halleri fazlasıyla karşılıyor. Bir anlamda “serseri” imgesi müzisyenin duygu dünyasının, içindeki çalkantının bir yansıması olarak da yorumlanabilir.
Şarkının klibinin de dikkat çekici olduğunu söylemek gerek. Yönetmen Reha Kip’in son derece yalın bir anlatımla çektiği video, şarkının duygusunu tamamlıyor. Süt gibi beyazın her şeyi yutması, şarkıdaki anlatıcıyı da içine çeken beyaz bir düşün sebebi, biraz da fazla promilin yarattığı sarhoşluk haliyle ilgili. Anlatıcının kafasında dans eden müziğin, o uyuşuklukla, kaybolma haliyle birleşmesi hayli etkileyici. Video klipte yaratılan beyaz atmosfer sayesinde, uyuşukluk ve kaybolma hali, mekânın ve zamanın kaybolması üzerinden veriliyor.
“Serseri” şarkısı, hikâyesi gereği, Abkountry’nin diğer şarkılarına oranla o yırtıcı, sert söyleme tarzını daha aşağıya çektiği ama sesindeki o pürtüklü tadın korunduğu bir yorum olmuş. Çıkaracağı albümde bunun dengesi değişebilir kuşkusuz. Bakalım Abkountry bundan sonra neler anlatacak bize…
MİSKİNLER – AŞKIN SAHTESİ/ O YÂRE
Çiçeği burnunda mis gibi Anadolu Pop grubu Miskinler, çıkardıkları “Aşkın Sahtesi/ O Yarê” adlı ilk kırkbeşliğiyle parlıyor. Grup yeni ama Miskinler’in kadrosundaki müzisyenler yıllardır farklı projelerde beraber çalışmış beş yakın arkadaş. Miskinler’in vokalisti Uygar Çetiner aynı zamanda davulcu olarak birçok albümde imzası olan bir isim. Bas gitarda Güneş Akyürek, elektro gitarlarda Ozan Çanak ve Hüseyin Deniz Ağan, davuldaysa Durukan Yaşar’ın yer aldığı Miskinler’in her elemanının on parmağında on marifet var. Hepsinin iyi birer enstrümanist olmasının yanı sıra, yer aldıkları projelere bakıldığında, geniş bir müzikal birikimle birlikte, şarkı yazarlığı ve vokalde de yetkin olduklarını görüyoruz. Mesela, mahlası Durukan Betses olan Durukan Yaşar ve yine Güneş Akyürek’in Güneş Kardeş mahlasıyla çıkardıkları kendi solo çalışmaları, Miskinler grubu elemanlarının müzikal yelpazesinin genişliğini göstermesi açısından dikkat çekici.
Grubun bu ilk kırkbeşliği olan “Aşkın Sahtesi/ O Yarê” ye dönersek, müzikal altyapısı, düzenlemeleri, vokali ve müzisyenlerin enstrümanlardaki ustalığı, bu iki şarkılık çalışmada kendini fazlasıyla duyuruyor. Dijital mecrada da yayınlan “Aşkın Sahtesi” ve “O Yarê” adlı şarkılar, Anadolu Pop tarzının kendi içindeki dinamiklerini, özelliklerini taşıyor. Bu müzikal geleneğin sesi, bir anlamda güncellenerek bugüne taşınıyor. “O Yâre” şarkısında Direc-t’den bildiğimiz Aleksey Tsyntsaru’nun çaldığı hammond’ı duymak hem geçmişin sesine kapı açıyor hem de grubun müzikal tavrını güçlendiriyor.
Şarkıların sözlerinde, aşka ve sevgiliye ulaşmanın zorluğu, aşkın sahte olmasıyla ilişkilendiriliyor. Sahte kavramında aldanma, karşısındakine inanma vurgusu var. Her iki şarkının sözlerinde yer yer geleneksel bir bakışın söyleme yansıdığını da görüyoruz.
Miskinler, bu iki şarkıyla iyi bir çıkış yapıyor. Muhtemelen yakında yeni şarkılar da gelecektir. Açıkçası devamında ne anlatacaklarını, müzikte alacakları yolu merak ediyorum.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***