Yücel Demirer, Evrensel gazetesindeki köşesinde Türkiye’nin enerji sektörüne dair ciddi eleştiriler bulundu. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın 2015’teki açıklamalarına ve 2023 hedeflerine değinerek, Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılıktan kurtulma iddialarını sorguladı. Demirer, bu iddiaların arkasında yatan özelleştirme ve yandaş kapitalizmi pratiklerine dikkat çekiyor ve enerji sektöründeki özelleştirmelerin, devlet eliyle sermayeye yeni rant alanları açarak toplumsal ve ekonomik dinamikleri altüst ettiğini belirtiyor.
Neoliberal politikaların etkisi ve yolsuzluklar
Demirer, 1980’lerden başlayarak Türkiye’de özelleştirme politikalarının özellikle enerji sektöründe nasıl derinleştiğini anlatırken, Uzan Grubu örneğini ele alarak, özelleştirmelerin nasıl büyük yolsuzluklara ve ekonomik krizlere yol açtığını örneklerle açıkladı. Elektrik faturalarının şişirilmesi, bakım hizmetlerinin ihmal edilmesi gibi uygulamalarla halkın mağdur edildiğini ve bu süreçlerin adaletsiz gelir dağılımını pekiştirdiğini vurguluyor.
“Adalet ve Kalkınma Partisi yönetimleri Türkiye’de toplumsal yaşamı, siyaset yapma biçimlerini ve ekonomik dinamikleri altüst etti. Bilinçaltında yeni rant alanları icat etmek, yandaşını zenginleştirmek ve seçmeni ekonomik çıkar sağlayarak ikna etmek olan bir siyasal akıl tozu dumana kattı. Bu dönemde, siyasal rıza üretimi süreçlerinde akçalı yöntemler açık ara öne geçirildi.
1980’ler, neoliberal politikaların etkisiyle özelleştirmelerin yoğun olarak yaşandığı bir dönemin başlangıcı olmuştu. Bu eğilimin ilk örneklerinden biri ‘kamu-özel iş birlikleri’ ve ‘özelleştirmeler’ şeklinde enerji alanında başladı. Elektrikte Türkiye Elektrik Kurumunun tekelinin kalkması, özellikle 1990’lardan itibaren dönemin iktidarına yakın aktörlerce bir yolsuzluk imkanına dönüştürüldü.
Bu dönemde özelleştirilen Çukurova ve Kepez Elektrik’in hisselerinin bir bölümünü alan Uzan Grubu, daha sonra küçük hissedarların hisselerini toplayarak kontrolü ele geçirdi. Çok geçmeden bu şirketlerin kaynaklarını kendi grubunun İmar Bankasına boşaltması sürece damgasını vurdu; sonrasını hatırlıyorsunuz, banka battı(!?), Uzan kardeşler başka bir ülkede refah içinde yaşamak üzere kaçtı. Sonradan şirket hesaplarında yapılan incelemelerde, yurttaşlara gönderilen elektrik faturalarının şişirildiği ve tesislere gereken bakımların yapılmadığı ortaya çıktı. Ancak, daha ucuz ve yaygın elektrik sunumu iddiasıyla başlatılan bu kötü deneyimden ders alınmadı. Bu dönemde gerçekleştirilen talanın izleyen yıllarda geliştirilerek model alındığı görüldü. Yakın geçmişte Isparta’nın kış ortasında saatlerce elektriksiz kalmasının sorumlusunun, gerekli bakım ve iyileştirme çalışmalarını zamanında yapmayan dağıtım şirketi olduğu biliniyor. Son olarak Diyarbakır Mardin arasında büyük bir alanın yanmasına, 15 kişinin hayatını kaybetmesine, sayısı henüz bilinmeyen binlerce hayvanın telef olmasına neden olan yangının da dağıtım şirketinin sorumluluğunda olan elektrik tellerinden kaynaklandığı bilirkişi raporunda belirtildi.”
Yücel Demirer’in yazısının tamamını okumak için tıklayın.