AHMET KURUCAN | YORUM
1990’lı yıllardan bugüne kaç defa gündeme geldi; kız çocuklarının çok küçük yaşlarda evlendirilmesi. “Anne babanın küçük kız çocuğunu evlendirme yetkisi var mıdır, yok mudur?” bu tartışmaların merkezine oturdu. ‘Çocuk gelinler’ başlığı altında da kaç defa haftalık dergilere, gazetelerde dizi yazılarına konu oldu.
Sadece bu konu mu? Elbette hayır; darü’l İslam darü’l harb kavramları, mürtedin öldürülmesi, zimmiler ve onlardan alınan vergiler, şeriat/İslam devleti, şeriat devletinde dinsizlerin yaşam hakkı, fetih hareketleri, kadınlara verilen haklar, hırsızın elinin kesilmesi, içki içene değnek vurulması ve daha yüzlerce konu.
Çocuk yaşta evlilik ve çocuğun velisinin evlendirme yetkisi üzerinden devam edeyim; beşeri düşünceler bunlar. Örf-adet, gelenek-göreneğe ve hukuka konu olmuş ve uygulanmış. Bunu inkar etmenin hiçbir anlamı yok. Var ve uygulanmış. Hatta İslam coğrafyası da dahil dünyanın değişik ülkelerinde hala uygulanıyor.
Pekala sorun ne?
Sorun İslam hukukunun daha doğru bir tabirle Müslümanların bir zamanlar uyguladıkları hukuki sistem içinde bu bilgilerin yer alması.
İyi de bu neden sorun olsun ki?
Bizansların, Romalıların da bir zamanlar tarihlerinde uyguladıkları hukuki hükümler bugün elimizin altında! Doğru. Elimizin altında, hatta hukuk fakültelerinde hukuk tarihi derslerinde okutuluyor ama İslam hukuku için aynı şey geçerli değil.
İbadetler ve yemin keffareti, miras taksimi vb. konularda Müslümanlar kendi özgür iradeleriyle o hukuki hükümleri uyguluyor ama zannediliyor ki o hükümlerin tamamı bugün de yürürlükte olması gerekiyor.
Yani İslami değerleri idari ve hukuki sisteminin merkezine koyan bir devlet olsa bu hükümler aynıyle yeniden hayata geçirilecek. Halbuki gerek hukukun tabiatına gerekse neredeyse son 10 asrı kapsayan bir zaman diliminde Müslümanların hayatına bakanlar bunun böyle olmadığını ve olmayacağını bilir.
İşte çocuk yaşta evlenme ve/ya evlendirmede etrafında yapılan tartışmalarda bunu görüyoruz. Üretildiği dönemin sosyo-kültürel arka plan şartlarınının izini üzerinde taşıyan anne-babanın küçücük çocuğunu evlendirme yetkisinin bugün de geçerli olduğuna inanıyor bazıları ve onu da hayata taşıyorlar.
“İslam’da böyle!” diyerek de kendilerine meşruiyet devşiriyorlar. Hatta daha da öteye gidip vatandaşı olduğu devletin insanlığın ortak kazanımı diyebileceğim evlilik yaş sınırlamasını kabullenmiyorlar. “Mer’i hukuk öyle dese de İslam hukuku böyle diyor!” ve diretiyorlar. Asırlar öncesinin sosyal tabanında geçerli olan beşeri içtihadı evrenselleştiriyor, mutlaklaştırıyor.
İslam öncesi Arap toplumundan kalan bir uygulama…
Fıkıhtaki tabiriyle söyleyeyim anne-babanın “mücbir veli” olarak çocuğunu küçücük yaşta evlendirmesinin doğruluğu yanlışlığını sorgulamıyor, ‘nikah akdinde özgür irade esastır, bu tür bir akitte evlendirilen çocuğun özgür iradesi yok, dolayısıyla evlilik geçersizdir, İslam’ın genel geçer ilkelerine aykırıdır’ demiyorlar. Kadının adının olmadığı toplum şartlarında İslam öncesi Arap toplumundan kalan bu uygulamanın sosyolojik zemini olduğu için kabullenenilmiş olabileceğini ama bunun aradan geçen 14 asır içinde ve farklı sosyo-kültürel zeminlerde geçersiz olabileceğini düşünmüyorlar. Sadece bazıları alabildiğini cılız bir sesle, “Nikah ayrı zifaf ayrı, raşide olduğunda kız akde itiraz edebilir!” diyor ama bu tür izahlar da kimseyi tatmin etmiyor.
Son 15 gündür Türkiye gündemini farklı vecheleri ile meşgul eden Diamond Tema’nın Asrın Tok ile yaptığı “Şeriat” konulu tartışması yazdırdı bana bunları. 2 saat 11 dakika süren o tartışma programındaki dile getirilen konuların temelinde işte bu var. Bir din olarak İslam ile Müslümanların siyasi, iktisadi, hukuki vb alanlardaki tarihsel uygulamalarının birbirine karıştırılması. Dinin evrensel, sabit ve tarih-üstü olan değer ve öğretilerinin değişken olanları ile karıştırılması. Ne yazık ki tartışmanın iki tarafında yer alan insanların birleştiği nokta bu.
Her kafadan bir sesin çıktığı, elinde çekiçten başka bir şey olmadığı için her türlü sorunu çivi olarak gören siyasetin de bodoslamasına daldığı bu konuda ortalık durulmadan bir şey yazmama ve konuşmamaya özen gösterdim. Ortalık sakinleştikten sonra da bu yazıyı kaleme aldım. Önümüzdeki günlerde tartışmanın özünü teşkil eden ‘şeriat nedir ve şeriat devleti’ konusunda kısa bir video çekmeyi planlıyorum.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***