Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, canlı yayında eğitim gündemini değerlendirdi. Tekin, kurulacak Milli Eğitim Akademisi ve öğretmen atamalarındaki mülakat sistemine yönelik sorulara yanıt verdi. Torpilin mümkün olmayacağını savunan Tekin, “Milletvekillerimiz dahil hiç kimse bize böyle bir talepte bulunmadı şu ana kadar” dedi.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, atanacak 20 bin öğretmen için uygulanacak mülakat sürecine ilişkin değerlendirmesinde, torpilin mümkün olmayacağını savunarak, “Milletvekillerimiz dahil hiç kimse bize böyle bir talepte bulunmadı şu ana kadar” diye konuştu.
Bakan Tekin, Kanal 7 televizyonunda canlı yayınlanan Başkent Kulisi programında eğitim gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
“Devamsızlık oranlarında azalma görüldü”
Yeni eğitim öğretim döneminde sınıf tekrarı ve devamsızlıkla ilgili yapılan yeni düzenlemelerle ilgili görüşü sorulan Tekin, tüm bu taleplerin öğretmenlerden geldiğini anlattı.
Yusuf Tekin, “Bir yılın sonunda devamsızlıkta çok ciddi mesafe katettik. Yani yüzde 30’a yakın devamsızlık oranlarında azalma ortaya çıktı” diye konuştu.
“Yeni müfredatla ilgili kitaplar eylül itibarıyla hazır olacak”
Bakan Tekin, yeni müfredata ilişkin soru üzerine, programı değişen 26 dersle ilgili ders kitap yazım sürecinin devam ettiğini, eylül ayı itibarıyla bütün kitapların hazır hale geleceğini bildiridi.
Bütün öğretmenlerin yarından itibaren mesleki çalışma programlarının başlayacağını hatırlatan Tekin, “Burada da bütün öğretmenlerimize değişen müfredatla ilgili genel bir bilgilendirme ayrıca yapacağız ama 720 bin öğretmen önümüzdeki yıl yeni müfredata göre ders okutacak, öğretmenlik yapacak arkadaşlarımız da yeni müfredatla ilgili olarak bir eğitim süreci alacaklar” ifadesini kullandı.
“Sistem buna müsaade etmez”
Bakan Tekin, Milli Eğitim Bakanlığına atanacak 20 bin öğretmen için uygulanacak mülakat sürecine ilişkin de açıklamalarda bulundu.
“Mülakatla alakalı kimse kimseye torpil yapamayacak mı? Siz yapmazsınız da mesela Bakanlık muhtesinde görevli, pozisyon sahibi bir kişiye gitti, ‘mülakata gireceğim, yardımcı ol bana’ dedi. Yok mudur bunun bir yolu?” sorusu üzerine Tekin, “Yok. Ben dahil hiç kimse yapamaz. Sistem buna müsaade etmez. Bir tane dahi ‘bana çocuğum mülakata girecek yardımcı olur musun?’ şeklinde bir isim gelmedi bugüne kadar. Başkasına da gidemezler. Milletvekillerimiz dahil hiç kimse bize böyle bir talepte bulunmadı şu ana kadar. Çünkü ben bu sınavın objektif, şeffaf, adil ve güvenilir olabilmesi için her türlü tedbiri aldığımızı düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Tüm süreci elektroik ortamda takip edeceklerini, alınan tüm önlemlere rağmen öngöremedikleri bir biçimde adaletsizliğe sebebiyet verecek her kim olursa hiç tereddüt etmeden gereğini yapacağını iddia eden Tekin, “Müsaade etmeyeceğiz böyle bir şeye. Bunun altını çizerek söylüyorum” dedi.
“Eğitim fakülteleriyle çok daha yakın bir çalışma ortamında bulunacağız”
Tekin, Öğretmenlik Meslek Kanunu ile kurulması planlanan Milli Eğitim Akademisi’ne ilişkin soru üzerine de belli periyotlarla Türkiye’de öğretmen yetiştirme metodolojisinin değiştiğini, dünyada da artık lisans eğitiminin yanına öğretmen olmak için gerekli formasyonları, gerekli birikimi ya da eğitimi istihdam edecek yapılarla ilgili süreç bulunduğunu anlattı.
Lisans eğitimini bitirenlere 600 saate kadar eğitim veren ülkelerin bulunduğuna işaret eden Tekin, “Lisansı bitiren arkadaşımız, Milli Eğitim Bakanlığı bünyesindeki okullarda toplam uygulama eğitimini aldığı saat 90 saat. Milli Eğitim Akademisi, sadece ve sadece öğretmen adayları için değil, aynı zamanda halihazırda bizim öğretmenimiz olan arkadaşlarımızın hizmet içi eğitimlerinin de planlanacağı, organize edileceği bir yer. Burası aynı zamanda Bakanlık bünyesindeki eğitim kurumu yöneticisi olarak çalışan, yani okul müdürü, müdür yardımcısı ve benzeri görevlerde bulunan arkadaşlarımızın eğitileceği yer” bilgilerini paylaştı.
Bakan Tekin, şunları kaydetti:
“Bu kadar büyük bir iş yükünü Milli Eğitim Bakanlığının tek başına yapması mümkün değil. Dolayısıyla biz burada eğitim fakültelerini ya da herhangi bir fakülteyi işlevsiz bırakmak yerine onlarla çok daha yakın bir çalışma ortamında bulunacağız. Buradaki eğitimi biz vereceğiz demiyoruz. Biz buradaki eğitimi zaten eğitim fakültelerinden ya da ilgili fakültelerden öğretim üyesi arkadaşlarımızla buralardaki akademisyen arkadaşlarımızla beraber yürüteceğimizi söylüyoruz. Eğitim fakülteleriyle, üniversitelerle genel olarak çok sağlıklı bir iletişim kurabileceğimiz bir mekanizma burası. Burası kurulduktan sonra taşra birimleriyle beraber Türkiye’nin her tarafındaki üniversitelerin, bu üniversitelerde çalışan öğretim üyesi arkadaşlarımızın sürece destek olacağı bir zemin oluşturuyoruz.”