(Serbest Görüş) – HÜSNÜ YUSUF TURABİÇ
Bu cümleyi sıradan bir hukukçu söyleseydi, üzerinde fazla durulmazdı. Bu ülkede yargı problemi olduğu konusunda kimsenin şüphesi yok. Hafta içinde yargıya güvenin yüzde 24’lere düştüğü bir anket sonucu okudum. Mahkemeler adalet dağıtmaktan çok uzak. Adalet ara ki bulasın.
İzmir’de bir yargı mensubunun fotoğrafını görmemiş olamazsınız. Beyefendi’nin dinlenme odası varmış, duvar boydan boya silahlarla dolu. Sadece tabanca değil uzun namlulu tüfekler bile var. Onlarca silah… Meraktır olabilir… Fakat böyle Adliye içinde sergilenmesi tuhaf.
Bu fotoğraf öyle ‘merakla’ falan açıklanamaz. Merak antika silahlara falan olabilir. Haydi silaha çok düşkün diyelim iki üçü geçmez kişinin sahip olduğu silahlar. Onları da ortalık yerde tutmaz. Çalışma ofisinin yanında sergilemez. Sanat eseri değil ki onlar… Bildiğin silah. Bir tabura yetecek kadar. Yargı mensubunun bu kadar silahla ne işi olur.
Bakan Tunç, söz konusu kişi hakkında HSK’nın soruşturma başlattığını ve Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanlığı yetkisinin sonlandırıldığını duyurdu. Haber olmasaydı, kamuoyuna yansımasaydı silahların gölgesinde müfettişlerle, yetkililerle fotoğraf çektirmeye devam edecekti.
Yargı olumsuz haberlerle gündemde olduğu için toplumun gözünde güven kayboldu. Ve Cumhuriyet tarihinin en düşük seviyelerine geriledi. Yargısına güvenin diplerde olduğu bir ülke bunu normal karşılayamaz. Karşılamamalı da… Güveni yeniden kazanmanın yollarına bakmalı. Bu bir devlet sorunu…. Beka meselesi dense yeri.
Otomatik uzun namlulu silahların önünde poz vermiş yargı mensuplarının fotoğrafına bakarken başlığa koyduğum cümlenin yer aldığı haberi düştü önüme. Evet, bunu söyleyen sıradan bir isim değil. Yargının zirvelerinde bulunmuş biri. Sami Selçuk. Yargıtay Başkanlığı yaptı. Makamının hakkını öylesine verdi ki ayrıldıktan sonra ‘Yargıtay Onursal Başkanlığı’ unvanı tevdi edildi. İlerleyen yaşına rağmen köşesine çekilmedi. Hukuk ve Adalet alanında çalışmaya devam etti. Bilkent Üniversitesi’nde dersler verdi. Gazetelerde hukuk ve adalet çığlığı olarak değerlendirilecek makaleler yazdı.
Selçuk bir panelde konuşmuş. Sık sık değişen mahkeme yargıçlarına atıfta bulunarak şunları söylemiş: “Bakın söylüyorum Türkiye’de bugün verilen kararların yüzde 99’u geçersizdir. Nokta. Çünkü mahkeme yargıcı değişmez. Dünyanın hiçbir yerinde değişmez. Bu nedenle yedek yargıç kurumu getirilmiştir. Yasada dünde vardı bugünde var. Yedek yargıç kurumunun hiç işlediğini gördünüz mü? Ben bile hak arama özgürlüğünü kullanamıyorum. Mahkemenin ne karar vereceğini bilmiyorum. Ne zaman karar vereceğini hiç bilmiyorum. İki hürriyete dokunamazsınız; İfade ve inanç hürriyeti… Hukuk insanın içiyle ilgilenmez.”
Ben her duruşmada heyetin değiştiği mahkemelerde yargılanan insanlar tanıdım. Bir sanığın “Niye heyet değişiyor?” sorusuna da başkan mahkemenin numarasını söyleyerek “değişen bir şey” diye cevap verebildi. Sanığın “Sizin oturduğunuz yerde önceki duruşmada başkası oturuyordu” itirazını sessiz kalarak geçiştirdi. İstisna kabilinden olsa kabul edilebilir. Neredeyse kural haline geldi. İddianameyi kabul eden heyetle kararı veren heyetin aynı kişilerden oluştuğu mahkeme var mı acaba?
Eğer heyetlerin değiştiği mahkeme kararlarının yüzde 99’u geçersiz ise yandı memleket. Hukuki sağlam bir karar yüzde 1’i bile bulmayabilir. Peki adaleti kim tesis edecek? İstinaf mı? Yargıtay mı? AYM mi? Oralara giden nice dosyada heyetler değişmesine rağmen yargılamanın temel ilkelerinden olan bu husus görmezden gelindi. AİHM mi son sözü söyleyecek?
Peki, şimdi ne olacak? AİHM kararları da 6-7 yılı buluyor. Karar olumlu çıkmasa bile başka sorun var; Yerel mahkemeler AİHM kararlarına uymuyor. Emsal uygulamadan geçtik doğrudan dosyayla ilgili kararları bile takmıyor Türk yargıçları. Sadece Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş değil yüzlercesi var, kamuoyunun gündemine gelmeyen, haber olmayan.
Kamuoyuna yoklamalarında yargıya güven yüzde 20’ler bandına düştüyse, Onursal Yargıtay Başkanı “Kararların yüzde 99’u geçersiz” diyorsa orada “çok büyük sorun” var demektir. Asla görmezden gelinemez. Sistem alarm verir… Vermeli de… Adaletin olmadığı bir ülkede ne refah olur ne de huzur…
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***