Abdullah EZİK
Hendeseli Tasarım ve Sanat Topluluğu, geçtiğimiz günlerde bağımsız sanatçıları ve sanatçıların bağımsızlığını destekleme fikriyle yola çıktı.
Tasarım, estetik, etik ve bağımsızlık gibi temel meseleler üzerinden hareket eden topluluk, aynı zamanda ortaya koyduğu misyonla da dikkat çekiyor.
Hendeseli Tasarım ve Sanat Topluluğu’ndan Nil Has ile topluluğun misyonu, temel değerleri ve hikâyesi üzerine konuştuk.
Hendeseli Tasarım ve Sanat Topluluğu, geçtiğimiz süreçte faaliyetlerine başladı. Öncelikle bu topluluğun temel amaç ve hedefi nedir? Ne tür bir boşluğu doldurmayı öngörüyorsunuz?
Hendeseli’nin temel amacı, “sanatçıların bağımsızlığını desteklemek” konusunu bir PR malzemesi olarak kullanmak yerine, herkesin hak ettiğini kazandığı gerçekçi bir alan yaratmaktır. hendeseli.com’da bunu bağlayıcı olmayan ve adil sözleşmelerle sunarken, önümüzdeki süreçte mekân ve hammadde erişimini daha kolay hale getirmek gibi birçok çalışma planlarımız arasında yer alıyor. Bu bağlamda bir boşluğu doldurmaktan ziyade, bir topluluk olarak öne çıkmayı hedefliyoruz.
Başlıkta yer alan iki temel vurgu dikkat çekici: “tasarım” ve “sanat topluluğu”. Sırasıyla bunları sormak isterim. Hendeseli, tasarım dünyası ile ne tür bir bağ öngörüyor? Tasarım konusuna nasıl bir yaklaşım getiriyorsunuz?
Hendeseli, nitelikli tasarım ürünlerinin değerini vurgularken, ürün ve eser ayrımını da net bir şekilde ayırmaktadır. Hendeseli’de yer alan tasarım dükkanlarının neredeyse tamamının güzel sanatlar mezunlarından oluşuyor olması buna en önemli örnek olabilir. Bu yüzden tasarım konusunda, trendlerin aksine bir yaklaşım sergilemeye gayret gösteriyoruz.
“Sanat topluluğu” ifadesi de yine üzerine düşünmeye değer bir vurgu. Söz konusu bu “sanat topluluğu” neyi gerçekleştirmek için bir araya geldi ve bu toplulukta kimler yer alıyor?
Sanat topluluğumuz, hem sanatsal ifadelerini özgürce gerçekleştirmek hem de kolektif çalışmalara katılmak amacıyla bir araya gelen sanatçılar ile sanatçının bağımsızlığını ve sanatın sürdürülebilirliğini destekleyen sanatseverlerden oluşmaktadır.
“Hendeseli Dükkân” ve “Hendeseli Galeri”, projenin gelecek ayakları olarak ön plana çıkıyor. Bu noktada dijital dünya ile fiziksel mekân arasında nasıl bir ilişki olacak?
Planlarımızın önemli bir kısmını yenilikçi çözümler oluşturuyor. Ancak, bu konuda ilham kaynağı olmaktan kaçınıp, bunu gelecekte deneyimlenmek üzere bir merak konusu olarak bırakmayı tercih ediyoruz. (Gülüyor)
Tasarım ürünlerine değer katmak, sanatçıların bağımsızlığını desteklemek ve uluslararası bilinirlik kazandırmak Hendeseli’nin temel hedefleri arasında yer alıyor. Bir yandan bağımsızlığı korurken öte yandan bunu kolektif bir şekilde gerçekleştirmek size nasıl bir alan açacak? Bağımsızlık ve kolektif üretimi nasıl bir araya getirdiniz?
Her sanatçının fikirlerine zaman ayırmak ve mümkün olan koşullarda herkese alan yaratmak öncelikli hedefimizdir. Bu, sanatçılarımızın yaratıcı süreçlerinde bağımsız olmalarına olanak tanıyacaktır. Ayrıca, topluluk olmanın birlikte hareket etmeyi gerektirdiğini de göz önünde bulundurduğumuzda, bu da kolektif çalışmalara zemin hazırlayacaktır.
“Etik”, yine sizin ekip olarak üzerine yoğunlaştığınız ve özellikle de sanat gibi disiplinlerde daha da anlam kazanan bir kavram/mesele. Hendeseli’nin etik yaklaşımı nasıl şekillendi? Ne tür bir etik burada söz konusu?
Bu bir yaklaşımdan ziyade etik kaygımız üzerinden şekillenen bir konu. Yine de Hendeseli olarak “tutumumuz etiktir” demekten kaçınırız, zira bu sizin tasarrufunuzdadır. Fakat etik dışı örnekler vermek mümkündür. Mesela galerilerin yüzde 60-75 arasındaki komisyon oranlarına ne dersiniz? Ya da ilgili yasalar her kazancın vergilendirilmesi gerektiğini, bununla birlikte mükellef değilseniz hiçbir platformda satış yapamayacağınızı açıkça belirtmişken, neden pek çoğu bundan söz etmiyor? Peki platformlar komisyon bedeli faturasıyla işlemlerini resmileştirip vergisini öderken, ödeme aracılık hizmetleriyle satıcıların hesaplarına aktarılan ödemeler vergiden muaf mı oluyor? Bunlar gibi etik kaygımızdan doğan soruları göz önüne aldığımızda, Hendeseli’nin bir tepki olarak kurulduğu düşüncesinin de oluşmasını istemeyiz, zira biz sektörden çok topluluk üyeleriyle ilgiliyiz.
Son olarak sanatçılarla/tasarımcılarla ilişkinizi sormak istiyorum. Hendeseli bu alanda nasıl bir diyalog öngörüyor? Nasıl bir çalışma süreci yürütüyorsunuz?
Topluluğa katılmak biraz uğraştırıcı olabiliyor. Sıkı bir araştırma sonunda adil kararlar vermeye gayret gösteriyor ve topluluk üyelerini bu şekilde seçiyoruz. İşlerin niteliği ve referans en önemli iki aşama diyebiliriz. Hendeseli olarak bilginin ve iletişimin gücüne inanıyoruz. Bu bağlamda her bir topluluk üyesiyle yakından ilgiliyiz ve şeffaf bir iletişim sürdürüyoruz. Topluluğa katıldığınızda özellikle vergi konuları başta olmak üzere her detay hakkında bilgi sahibi olabiliyorsunuz. Mükellef olmayan tasarımcıların muafiyet belgesi almalarına ya da şirket kurmalarına destek oluyoruz. Mükellef olmayan sanatçılar içinse daha düşük komisyon oranlarıyla tüm vergi yükümlülüklerini Hendeseli olarak yerine getiriyoruz. Ve evet, “bağımsızlık böyle desteklenir” demekten de çekinmiyoruz.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***