ADEM YAVUZ ARSLAN | YORUM
Yine yanıltmadılar.
Haberi ilk duyduğumda “Kesin Yargıda Birlik Derneği Üyesidir” dedim. Van Büyükşehir Belediyesini kazanan DEM Parti adayı Abdullah Zeydan’ın başkanlığını engellemek için ayak oyunları çeviren hakimin kim olduğuna baktım.
Tahmin ettiğim gibi, Abdullah Zeydan’ın başkanlığını engellemeye çalışan Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Erhan Çavuşoğlu, Yargıda Birlik Derneği üyesiydi.
Yani Saray’ın yargıçlarından!
Tıpkı Ekrem İmamoğlu ve Canan Kaftancıoğlu’na verilen siyasi yasak veya Osman Kavala ile ilgili skandal kararlara imza atanlar gibi.
Son 8 yılda alınan skandal kararlara bakın hepsinin altında Yargıda Birlik Derneği üyesi hakim ve savcıları görürsünüz. Hakim Erhan Çavuşoğlu’na daha yakından bakacağız ancak önce çerçeveyi net çizelim ki tehlikenin büyüklüğü anlaşılabilsin.
17 Aralık 2013 büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda suçüstü yapılan Erdoğan ve AKP kurmayları kamu gücünü kullanarak yargıya darbe yaptı. Ardından da ‘Gülen Cemaati’yle mücadele için’ dini cemaatlerden suç örgütlerine, gayri memnunlardan kariyer için siyasete yamanan kullanışlı ne kadar adam varsa yanlarına aldılar.
Bu hakim ve savcılar Erdoğan’ın tek adam rejimini inşaa sürecinde kullanacağı kişilerin dosyalarını temizledi. Suça bulaşmış yargı mensuplarına sicil affı getirdiler. Geriye doğru bakın, tartışmalı kararların altında imzası olan hakimlerin mutlaka bir soruşturma veya yargılaması vardır.
2014 yılında hakim ve savcılara açıkça rüşvet vererek kurdukları Yargıda Birlik Derneği ile yargıyı dizayn ettiler. Önce Sulh Ceza Hakimlikleri ile yüzbinlerce kişiyi tutukladılar.
Sonra terör suçlarına bakan ağır ceza ve bölge adliye mahkemelerine dernek üyelerini yerleştirdiler. Ardından Yargıtay üyelerini görevden alıp oraya da kendi üyelerini atadılar. Böylece sulh ceza, ağır ceza ve istinaf mahkemelerinden kolaylıkla geçen dosyaların Yargıtay’da da onanması garantiye alındı.
Hem idari yargı hem de Anayasa Mahkemesi’nde de benzeri bir tablo; yani Yargıda Birlik Derneği üyeleri olduğunu tahmin etmeniz zor değil. Erdoğan rejiminin AKP ve MHP teşkilatlarından topladığı avukatları hakim savcı yapıp kritik yerlere atadığını da unutmamak lazım.
Böylelikle yargı tamamen ‘kontrol altına alınmış’ oluyor.
Yargılama yok; tiyatro oynanıyor!
Düşünün; örneğin Yüksel Yalçınkaya davasında olduğu gibi hakkınızda ‘F.töcü olabilir, araştırılsın’ diye bir ihbar geliyor… Bazıları isimsiz, delilsiz… Saray’ın polisi hemen alıyor sizi. YBD üyesi bir Sulh Ceza Hakimi savunmanızı bile almadan tutukluyor. İtirazını bir başka YBD üyesi sulh ceza hakimi tarafından reddediliyor.
YDB’li bir savcı iddianame hazırlıyor. Sonra YDB’li üç ağır ceza hakimi ve bir duruşma savcısı tarafından yargılanıp hapse mahkum oluyorsunuz. İstinafta itiraz ediyorsunuz ve dosyanıza bakan hakim YBD üyesi. Noter gibi onaylıyor! Çaresiz Yargıtay’a gidiyorsunuz ve dosyanıza bakan beş yüksek yargıç da YBD üyesi.
Yani ortada bir yargılama yok aslında, tiyatro oynanıyor…
Bu kadar kesin hüküm vermemin iki nedeni var: Birincisi dernek yöneticileri hatta dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, Yargıda Birlik Derneği’nin Cemaat’i yok etmek için kurulduğunu açıkça itiraf etti.
İkincisi de son 8 yılda verdikleri hukuksuz, akla ziyan kararlar ortada. Yani geldiğimiz yer tesadüf değil.
Rejim bileşenleri yani Erdoğan, Ergenekon, MHP ve Perinçek kadroları, bilerek isteyerek militan bir yargı inşaa ettiler. Tabi böyle militan bir yargı etik ilkelere bağlı, dürüst yargı bürokratları ile yapılamazdı. Onu da 15 Temmuz kumpası ile yaptılar.
Bir gecede 4 bin hakimi boşuna görevden almadılar!
Yargıda Birlik üyesi hakim ve savcılar dönemin TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un koordinesinde ülke genelinde fişlemeler yaptılar. ‘Allah’ın lütfu’ dedikleri 15 Temmuz kumpasıyla daha o akşam, Genelkurmay Başkanının yeri bile bilinmezken 4 bin küsür hakim -savcı açığa alınıp tutuklandı.
Eğer hukuku bağlı hakim savcılar görevde olsa Erdoğan’ın tek adam rejimi inşaa edilemezdi. Tıpkı suç işlemek için emniyetten hukuka ve etik değerlere bağlı polisleri tasfiye edip yerine ‘Mehmet Ağar polisleri’ olarak bilinen kriminal tipleri göreve getirmeleri gibi.
Gerek emniyet gerekse de yargıda göreve getirilen bu isimler ‘gözlerini kırpmadan’ Saray’ın talimatlarını yerine getirdi.
Bu aşamada Van Belediyesi ile ilgili kararı veren Hakim Erhan Çavuşoğlu’na geri dönelim. Hakim Çavuşoğlu’nun icraatlarına baktım,mesai arkadaşları ile görüştüm. Edindiğim bilgiler beni hiç şaşırtmadı. Daha önce Van’da 4 yıl görev yapmış.
Meslektaşlarının fişlenip tutuklanmasına öncülük etmiş, Erdoğan’a övgüler düzen sosyal medya paylaşımları yapmış ve Kürt siyasilerin tutuklanmasını üstlenmiş. Hatta bu yüzden kayyımlar adını bir parka vermişler.
Suç dosyası kabarık
Bu tip ‘vatan millet’ ya da ‘fetö fetö’ diye bağırıp çağırın herkesin örtmek istediği bir suçu olduğunu sayısız defa gördük. Nitekim hakim Çavuşoğlu’nun da suç dosyası çok kabarık.
Mesela Adalet Komisyonu başkanlığı yaptığı dönemde Van Adliyesi emanet bürosunda bulunan uyuşturucuları un diye kayda geçirip sonra da piyasaya vermişler. Çavuşoğlu’na rüşvet soruşturması başlatılmış. Erdoğan’a övgü dolu tweetlerin karşılığını alıp Diyarbakır’a terfien atanmış, dosyası kapatılmış.
Yargıda Birlik Derneği’nin 3113 nolu üyesi olan Çavuşoğlu’nun kapatılan tek dosyası bu değil. Çünkü bu tip isimler hep böyle işlere karıştığı için Erdoğan rejimi tarafından seçilip kritik yerlere getirildiler.
Meslektaşlarından aldığım bilgiye göre Kayseri Tomorza’da 2006-2008 yılları arasında görev yaparken de soruşturmalara konu olmuş. Yozgat Boğazlıyan Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmış, ceza almış ancak dosyasına Yargıtay’da, Erdoğan’ın tabiriyle ‘yargıda şeyini’ yapmışlar.
Müfettiş raporuna yansıyan uzun bir liste var; alkollü araç kullanırken yakalanması, katipsiz yaptığı duruşmalara sonradan yazı işleri müdürünü katip olarak çıkmış gibi gösterip tutanaklara imza attırması, boşanma davasına baktığı aynı adliyedeki icra memurunun karısıyla yasak ilişki yaşaması ve bu olayın duyulmasıyla adliyede kavgaların yaşanması…
Liste hayli uzun. Rüşvetten tacize bir sürü yüz kızartıcı suç not düşülmüş. Yani Erdoğan rejimi için tam kullanışlı bir figür.
Erdoğan durmayacak!
Bu detayları anlatmamın nedeni şu: Van’da yaşanan darbe girişimi kamuoyunun el ele vermesiyle püskürtüldü. Hak- adalet yerini bulacak.
Ancak seçimi kaybeden ve bu yüzden deliye dönen Erdoğan durmayacak. Bakmayın propaganda bakanı Fahrettin Altun’un ‘café’de gençlerle buluştu’ mizansenlerine. Orası zaten AKP elitlerinin gittiği , AKP milletvekiline ait bir café. Dahası Next Level iş merkezinin içinde.
Yani ne sokak var ne de sıradan halk.
AKP seçim sonuçlarından ders aldı diyenlere kulak asmayın, Erdoğan öfkeden delirmiş vaziyette. Koltuğunu ve saltanatını korumak için herşeyi yapacak. İşte bu planlarını hayata geçirmesi sürecinde iki kurum çok önemli; güvenlik ve yargı bürokrasisi.
Yaşanan süreci analiz ederken bu gerçeği özellikle de Yargıda Birlik Platformu’nu göz ardı ederseniz sorunu doğru teşhis edemezsiniz. Eh sorunu doğru teşhis etmezseniz tedavi üretmeniz de mümkün değil. Van darbesi atlatıldı ama sorun ortada duruyor.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***